Meğer herkes biliyormuş...

Nereye gitsem aynı türden espriler, “1 Nisan şakasıydı değil mi?” diye takılmalar... Dün burada yazdığımı “AKP yüzde 50 alır” diye iddiaya girdiğim biçiminde yorumlamış dostlar... Öyle olsun ne yapayım? Yüzde 40 ile 50 arasının parsellendiği bir iddiada “Yüzde 40'ın altı” da diyebilirdim, ama bana yakışmazdı, ben de, hiç duraklamadan “Yüzde 50” deyiverdim.

İlk buluşmamızda seçim gecesi stüdyoda sabahlayan kahraman 'Politik Açılım' programı ekibine balık ziyafeti çekeceğim işte, var mı diyeceğiniz?

Yazdım diye hiç yüksünmüyorum, o sayede neredeyse hemen herkesin seçim sonuçlarının üç aşağı beş yukarı sandıktan çıkan gibi olacağını öngördüğünü öğrenmiş oldum. “Ak Parti yine iyi aldı” diyenler arasında bu partiyi avucunun içi gibi bilenler, lider kademesini tanıyanlar, hatta çok sayıda belediye başkanıyla yüzgöz olanlar bile var.

Hiçbiri bu durumu önceden bana haber vermedi, çok alındım...

Bir dostumun dostu bir mecliste “Yüzde 40'ın altında kalacak” deyince karşısındaki “Nesine?” deyivermiş... “Hiç insan bu kadar büyük bir kaybı göze alarak iddiaya girer mi?” diyeceğiniz türden bir bahis... “Bizimki iddiayı kazandı, karşı taraf da anahtarı seçim sabahı gönderdi” dedi dostum.

Özellikle bir tanıdığımın, “Son ana kadar elim bulunduğum ilçedeki Ak Partili adaya oy vermeye gitmeyecek gibiydi; sandığın başına kadar kendi kendimi motive etmem gerekti içimdeki itirazı ortadan kaldırmak için” demesi çok dikkatimi çekti.

Yakınlarımdan birinin, babasına, “Kusura bakma, belediye başkanlığında senin adaya oy veremedim, içimden gelmedi” dediğini ise kulaklarımla işittim.

Seçimin rakamsal sonucu da bu gözlemi doğruluyor zaten... İl genel meclisinde 60 ilde Ak Parti birinci çıktığı halde, sadece 43 ilin belediye başkanlığına Ak Partili adaylar seçildi. Bunun anlamı, Ak Partili seçmenlerin kendi partileri tarafından gösterilmiş adaylara oy vermekte tereddüt etmesiydi tabii...

“Parti tarafından gösterildi, kim olursa olsun oyumu vermeliyim” düşüncesinin iflâs ettiğini gösteren bu tablonun beni üzmediğini bilmenizi isterim.

Ak Parti tabanından olduğu halde oyunu adayından esirgemiş olanlardan bazısı farklı bir belediye başkanının seçildiği gerçeğine uyandı; onların hayli üzgün ortalıkta dolaştıklarına eminim. Partileri güçlü göründüğü için “Ben vermesem de seçilir, hiç değilse vebali üzerimde kalmasın” diye düşünenler '1 oy'un ne kadar önemli olduğunu herhalde anlamışlardır.

Geçen yerel seçimde Sinop'ta iki partinin adayı eşit oy almış, kura sonucu Ak Parti'nin belediye başkan adayı 'şanslı' çıkıp koltuğa oturmaya hak kazanmıştı. Pazar günü Sinop'u açık ara CHP aldı. Bu seçimde de pek az oy farkıyla kazanılıp/kaybedilen il veya ilçeler var. Bir çoğu Yüksek Seçim Kurulu kararını bekliyor.

Beklentileri alınan sonuçtan hiç farklı olmadığı halde (biri, “Bu koridordaki herkes 'yüzde 38' diye bağırdığımı biliyor” bile dedi) tanıdıklarımın hiçbiri “Oh olsun” demiyor, tam tersi, hepsi çok üzgün... İddiayı kaybetmiş biri olarak iddia kazananları teselli etmek bana düştü, biliyor musunuz? Çoğunun üzüntüsü de Tayyip Erdoğan'ın tabloya üzüleceğini düşünmelerinden kaynaklanıyordu...

“Seçimi kendisine duyulan itimada, sevilmesine, karizmasına karşı bir referanduma dönüştürdü Tayyip Bey; çıkan sonucu da partisine değil kendisine tepki olarak yorumluyordur. Beklediğini alamadı çünkü. Ekranlara çıkanlar, sütun sahipleri de yorumlarıyla yarasına tuz basıyor. Bu durum onu kahrediyordur” dedi Tayyip Erdoğan'ı çok seven bir dostum.

Kampanya sırasında taktiği kim verdiyse, en önemli 'propaganda unsuru' olarak Tayyip Erdoğan'ı sürdü meydana Ak Parti... Podyumlarda hep eşiyle yanyana Tayyip Erdoğan figürü izledik. İl ve ilçelerdeki reklam panolarına asılan posterlerin hepsinde önce Ak Parti liderinin sonra il veya ilçe adayının fotoğrafları yer alıyordu.

Türkiye geneline hitap eden gazete reklâmlarında da durum farklı değildi.

Yine de sonucu kişiselleştirerek değerlendirmeye gerek yok. Kampanya konusunda partilere akıl satanlar uzun araştırmalar sonucu neyi öne çıkaracaklarına karar verirler; yaptıkları anketler Ak Parti için kampanya hazırlayanlara bu fikri aşılamış olmalı. CHP bu seçimde klasik propaganda konusu olan 'laikliği' öne sürmekten geri durdu; Deniz Baykal'a o aklı verenler ise haklı çıktı işte. (Burada kendime de bir pay çıkartmalı mıyım, dersiniz?)

Seçmenler her seçimde ders verir, ders almasını bilen herkese... İyi de yapar, bana kalırsa...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.