İbrahim KONURALP

İbrahim KONURALP

Medyada Değişenler

Soğuk Savaş Döneminden, ‘Yeni Dünya Düzeni’ne geçiş sürecinde Türk Medyasında değişenleri-değişmeyenleri ele aldığımız yazımızın ikinci bölümünde, Türk Medyasında ne değişti sorusunun cevabını arayacağız.

 

Eskiden ‘Kartel Medyası’ ve diğerleri vardı. Şimdi, Candaş Medya, Yandaş Medya, Ana Akım Medya, Yeni Medya var.

 

Eskiden Genel Yayın Yönetmenlerini Aydın Doğan ve Dinç Bilgin belirlerdi; şimdilerde, Başbakanlık tarafından ataması yapılan Genel Yayın Yönetmenleri var: Akif Beki, Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Ocaktan, Yiğit Bulut gibi.

 

Eskiden Milletvekilleri gazete patronu olmazdı, gazete patronları da milletvekili olmazdı. Şimdilerde, milletvekilleri gazete patronu oldu (Tevhit Karakaya-Star, Durdu Özpolat-Yurt), gazete patronları da acaba milletvekili olsak mı diye düşünür oldu.

 

Eskiden –daha eskiye göre az da olsa- gazetelerde ‘Başyazarlık’ müessesi vardı ve ‘Başyazarlar’ın kamuoyu önünde belli bir ağırlığı vardı. Oktay Ekşi, Hürriyet Gazetesinden kovuldu, Mehmet Barlas’a sen artık başyazar değilsin, denildi; Mehmet Altan, Star Gazetesinden derdest edildi…eskimiş başyazarları kırpıp köşe yazarı yaptılar. Şimdilerde artık adına başyazar denmeyen bir iki başyazar kaldı; üçüncü sayfa güzeli Fehmi Koru ve orta sayfa güzeli Ahmet Altan gibi.

 

Eskiden her gazetenin, her köşe yazarının belli bir fikir kampına mensubiyeti vardı ve bu kolay kolay değişmezdi. 80’lerin sonundan itibaren köşe yazarlarıyla başlayan ‘liboşluk’, ‘döneklik’ bütün medyaya sirayet etti ve at izi, it izine karıştı. Şimdilerde bütün köşe yazarları en az bir defa kulübe değiştirdi;  o fikir kampından bu fikir kampına transfer oldu: Atatürkçüler, Sosyalist oldu; Sosyalistler Liberal oldu; Liberaller Sağcı oldu; Sağcılar Milliyetçi oldu; Milliyetçiler Sosyalist oldu; Sosyalistler Atatürkçü oldu, Atatürkçüler Cumhuriyetçi oldu, Cumhuriyetçiler İkinci Cumhuriyetçi oldu, İkinci Cumhuriyetçiler İslamcı oldu, İslamcılar Kapitalist oldu, Kapitalistler İslamcı oldu….Aydın Doğan ‘Hacı’ oldu.

 

Eskiden bir köşe yazarının gazetesinden ayrılması olay olurdu, günlerce tartışılırdı. Şimdilerde, onlarca köşe yazarının işine son verildi, pek çok köşe yazarı, bir daha hiçbir yerde yazamaz hale geldi, kimselerden ses çıkmaz oldu.

 

Eskiden Kartel Medyası büyüktü ve rakipsizdi. Diğerleri küçüktü, çelimsizdi. Şimdilerde, Kartel Medyasının bir kanadı (Sabah Grubu), Başbakanın emrine girdi. Asıl büyük kanadının da tüyleri yolundu: Milliyet ve Vatan Gazetesi, Demirören’e satıldı; Star TV, Doğuş Grubuna.. Ondan evvel de Kartel Medyasının bünyesinden koparılan bir ekiple, Ciner’in emrinde Habertürk Grubu oluşturuldu.

 

Eskiden ‘İdeolojik Basın’, kitlelere ulaşamazdı, kendilerince belli bir kesime hitap ederdi. Şimdilerde, medyadaki çok enstrümandan çıkan tek ses karşısında, kitleler, ‘İdeolojik Basın’a ulaşır oldu.

 

Eskiden sol basın deyince insanların aklına yalnızca Cumhuriyet Gazetesi gelirdi, onun dışındaki gazetelerin varlıklarına itibar edilmezdi. Şimdilerde, tirajları 50.000’in üzerinde sol muhalif gazeteler ve ciddi şekilde takip edilen ‘solcu televizyonlar’ oluştu.

 

Eskiden İslamcı Medya, garibandı, imkanları kıttı, dağıtımı kısıtlıydı, Aydın Doğan’a ağır dağıtım bedelleri ödeyerek hayatta kalmaya çalışırlardı. Şimdilerde imkanları genişledi, dağıtımları güçlendi, abonelikleri yüzbinleri buldu, fakat attıkları manşetlerin etkileri azaldı.

 

Eskiden İslamcı Medya, banka-faiz, uluslar arası tüketim markaları vb reklamlar almazdı;  kadın resimlerini yayınlamakta hassasiyet gösterirdi. Şimdilerde her türlü reklamı alır oldu, moda-magazin haberleri için tesettürlü hanımlar istihdam eder oldu.

 

Eskiden tirajı ve etkisi güçlü aylık ve haftalık dergiler (İslam, Nokta, Yeni Gündem, Vahdet, Panel, Gırgır)  vardı. Bu dergilerin özel gündemleri vardı ve bu gündemler her kesimde geniş yankı bulurdu. Şimdilerde aylık dergiler, mensubiyet dergilerine dönüştü, abonelikleri arttı fakat gündeme etkileri yok denecek kadar azaldı. Mizah dergilerinin kapakları dışında, haftalık dergilere itibar edilmez oldu.

 

Eskiden gazetelerin teknik imkanları, sayfa sayıları, renkli sayfaları kısıtlıydı. Bir gazete, en fazla 4-8 Sayfa renkli basılabilirdi. Şimdilerde pek çok gazete, tamamı-tamamına yakını renkli basılır hale geldi.Eskiden gazeteler 9 sutüna basılır, çarşaf çarşaf yayınlanırdı, son alınan ortak kararla, gazetelerin eni kısaldı, 7.5 sutüna yayınlanır oldu. Teknolojik imkanlar arttıkça benzerlik de arttı, tekdüzelik de…

 

‘Eskinin Kartel Medyası’, bu ülkede yaşayan insanlara o kadar çok kötülük yaptı ki...saymakla bitmez.  ‘Eskinin Kartel Medya’ ifşa oldu, bu medyanın nerede durduğu, hangi dili kullandığı, hangi propagandaları yaptığı pek çok okuyucuya aşikar oldu. 'Eski Medya' eskide kaldı. Bugünkü 'Yeni Medya'yı, bir zamanların 'Kartel Medyası' gibi okumaya kalkarsak eskisinden daha büyük zarar görürüz de farkında olmayız. Öyleyse bize de, ‘Yeni Medya’nın nerede durduğunu ve bu duruşa göre hangi dili kullandığını, kitleleri nasıl bir propaganda ile etkilediğini bilmek için ‘Kritik Analitik Düşünmek’ farz oldu.

 

Şimdi hepimiz, Soğuk Savaş Dönemi kapandı,  ‘Kartel Medyası’ Dönemi de kapandı; Yeni Dünya Düzeninde bu ‘Yeni Medya’yı nasıl okumalıyız? sorusuna cevaplar aramalıyız.

 

Kalın sağlıcakla. 

 

RapTİye

Yeni Medyanın Dili

Yeni Medyanın Dilini doğru okumaktan geçiyor her şey... Örneğin İsrail'in Gazze'ye saldırısını nereden, nasıl okumalıyız? Ben iktidara yakın İslamcı basının konuyla ilgili haberleri ve köşe yazarları üzerinden bir okuma yaptım, satır aralarında yapılan vurgu karşısında şaşırdım kaldım. Bu 'yeni medya' diyordu ki: "İsrail'in Gazze'ye saldırının müsebbibi İran'dır. İslam Dünyasının bünyesinde başımızın belası İran olmasaydı, İsrail, Gazze'ye saldırmayacaktı." Bu ağız karşısında çok şey söylemek geçti içimden ancak sadece 'Çüüüş' demekle yetindim.

Meselenin ne olduğunu öğrenmek kadar, medyanın meseleyi nasıl gördüğünü de tespit edebilmek gerekiyor. Meselenin gerçekten ne olduğu da o zaman ortaya çıkıyor.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar