Medeniyetimizin fikir haritasının kaynağı: Litera Yayıncılık

TRT-2'de Pazar günleri yayınlanan, bizim medeniyet dinamiklerimize de pergellerini açabilen Şeyda Açıkkol'un yıllardır başarıyla sunduğu "1 + 100" programının önceki haftaki bölümünde, Hacettepe Üniversitesi'nden bir felsefe profesörü, "İslâm'da felsefenin olmadığını, İslâm felsefesi denen şeyin teolojiden ibaret olduğunu" söyledi. Şeyda Açıkkol bir şeyler diyecek oldu; ama nafile. Programın diğer konuğu Ahmet İnam, o bilge kişiliğiyle vaziyeti kurtarır gibi oldu biraz.

Bir felsefe profesörü, İslâm'da felsefî bir düşüncenin olmadığını söyleyebiliyor! Felsefenin Batı felsefesinden başka bir şey olmadığını düşünen bir kişiye Batı'da herhangi bir ülkede, bırakınız felsefe bölümünü teslim etmeyi, felsefe dersleri bile verdirmezler. Bu felsefe profesörüne, Heidegger'in, "Batı'da düşüncenin Socrates'le birlikte bittiğini" söylediği hatırlatılınca ezberi bozulur mu, bilmiyorum doğrusu.

Türkiye'de tabansız, dayanaksız hayalî bir Batılı toplum yaratma sürecinin ürünü olarak zuhûr eden körkütük Batı hayranlığı, bizim medeniyet dinamiklerimizi, düşünce, ilim ve sanat geleneklerimizi dinamitlemekten başka bir işe yaramıyor. O yüzden, bu eğitim sisteminin, ülkemizde, dünya çapında düşünürler, semasında tek yıldız olan sıra dışı kişiler yetiştirebilmemizi imkânsız hâle getirdiğini, zihnimizi körleştirdiğini, entelektüel melekelerimizi donmanın eşiğine getirdiğini, bizi kendi kendini sömürgeleştiren pergelini şaşırmış bir ülkeye dönüştürerek yaratıcı ruhumuzu yok ettiğini göremiyoruz bile!

Dünya tarihinin yapılmasında kilit rol oynayan kendi medeniyet dinamiklerimizi dinamitlemekle ve yalnızca Batılıların karikatürü figüranlar imal etmekle meşgul bir eğitim sisteminin her alanda dünya çapında sıra dışı insanlar yetiştirmesini beklemek, elbette ki, olmayacak duaya amin demek gibi bir şeydir.

Eğitim sistemimizi de hizaya getirecek atılımı artık kendimiz ortaya koymak zorundayız. Mevlânâ'nın pergel metaforundan yola çıkarak bir ayağımızı buraya basarak, diğer ayağımızla bütün dünyalara açılarak, entelektüel hayatımızı, dalga kıracak ve dalga kuracak bir yolculuğa hazır hâle getirebilecek sinerjiyi kendimiz üretebilmeliyiz. İşte bu tür zorlu bir yolculuğa soyunan girişimlerden biri, 2004 yılından bu yana sessiz sedasız İslâm düşüncesi klasiklerini Arapça orjinalleriyle birlikte özenli bir şekilde yayımlayan Litera Yayıncılık'tır.

Litera Yayıncılık, sadece İslâm düşünce klasiklerini değil, çağdaş felsefe metinleri de yayımlıyor. Ama Litera'nın İbn Sina'nın yarıya yakını basılan 20 cilt civarında olacak Şifa Projesi ile 18 cilt olacak İbn Arabi'nin 10. cildi yayımlanan Fütûhât Projesi, hem yayıncılık açısından, hem de ülkemizdeki entelektüel hayatın seyrinin değişmesi açısından gerçekten dalga kırıcı ve dalga kurucu tarihî bir hâdisedir.

Bu muazzam yayıncılık atılımının gerisinde, yaptığı işin tarihîliğinin bilincinde olan ve son derece mütevazi bir felsefe profesörü var: Muhittin Macit. Normalde ancak bir devletin yapması gereken bir işi tek başına omuzlamaya ve gerçekleştirmeye soyunmuş öncü bir kişi Macit Hoca. Ülkenin sürgit çoraklaşan entelektüel ve kültürel hayatının sığ, vulger ve popüler kültür ürünleri tarafından işgal edildiği bir vasatta Macit Hoca yeldeğirmenlerine karşı muazzam bir mücadele veriyor, sözcüklerle ifade edilmesi güç, her tür takdiri ve teşekkürü fazlasıyla hakeden kahramanca bir çaba ortaya koyuyor. Ve surda bir "gedik" açmayı başarıyor: Mukaddes, muazzam ve muhteşem bir "gedik".

Yazdıklarımda hiçbir abartı yok. Aksine bu ifadelerim, ortaya konan çabayı, medeniyetimizin fikir haritasını ilk kez bu kadar zorlu bir işe soyunarak gün ışığına çıkaran bu girişimi ifade etmekte oldukça yetersiz.

Litera Yayıncılık, medeniyetimizin fikir haritasının kaynağı; ama bu kaynağa Kültür Bakanlığı'nın ilgi göstermemesi, affedilebilecek bir şey değil. Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay'a, "Sayın Günay, lütfen bu kaynağı görün artık! Bakanlığın yapması gereken zorlu bir işi yapma cesareti gösteren bir cesur adam'ın sizin işinizi ne kadar kolaylaştırdığını görün ve takdir edin. Yoksa, ülkede, İslâm medeniyetinin bir felsefesi olmadığını söyleyebilecek kadar tuhaflaşan felsefe profesörlerinin çıkmasını önleyemeyiz," diyerek, Litera'ya en azından teşekkür etmesi gerektiğini düşünüyorum sayın Günay'ın.

Litera'nın kitaplarını sonraki yazılarda ayrıntılı olarak tanıtacağımı, önerilerimi ve eleştirilerimi sizlerle paylaşacağımı, yayınevine www.literayayin.com adresinden (veya 0216-492 43 92 no'lu telefondan) ulaşabileceğinizi, ayrıca kitapların fiyatlarının son derece uygun olduğunu hatırlatmakla yetiniyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar