Fatma Ç. KABADAYI
Mahmut Meselesi 1
“Bugünü de boş geçirdik,” dedi Handan.
Elindeki örgüsünü dizine serip düzelterek seyretti. Annesine baktı. Yetmiş yaşlarında, eli yüzü artık buruşmuş bir kadındı O.Sırtına aldığı örgü şalına sıkıca sarılmış, bedeni de sanki yalnızlıktan daha çok üşüdüğünü belli ediyordu. Her zamanki gibi köşesinde oturmuş pencereden dışarıyı seyrediyordu. O da sıkılıyordu kızı gibi ama yapılacak hiç işi yoktu. Her gün aynı şeyler oluyordu bu duvarlar arasında. Değişen hiçbir şey yoktu yüzlerine eklenen o çizgilerin dışında, ölümü de beklemiyorlardı, biliyordu.
“Keşke Fatma teyzelere gidip otursaydık, vakit geçerdi,” diye ekledi kızı. Elişi yapmak istemediği de belliydi. Ayağa kalktı, annesine su isteyip istemediğini sordu, başıyla yok demişti. Mutfağa doğru yol alırken kiloları için söylenmeye başladı;
“Oturmaktan oluyor hep bu kilolar, keşke zamanında bir işe girseydim… Şükrüye ne güzel çalışıyor, hem para kazanıyor, hem sıkılmıyor.”
Suyunu içip geldiğinde annesi anlatmaya başladı, konuşmayı severdi de hep kızıyla konuşuyor olmak onu da sıkıyordu artık;
“Zamanında evlenseydin şimdi canın sıkılmazdı işte… Bebelerinle uğraşıyor olurdun. Ah, dinlemedin beni. Hele Yaşar’ın oğlu Mahmut’u da kaçırdın ya… Nesi vardı oğlanın?”
Annesi suratını çoktan ekşitmiş, kızına düşman gibi bakmaya başlamıştı. Handan, annesine ters bir bakış atarak sözünü kesti;
“Başlama anne yine, yirmi yıl önceki meseleleri dün gibi anlatmandan sıkıldım. Mahmut’un çocukları benim boyuma geldi, sen hâlâ ne diyorsun…”
Annesi başını pencereye çevirirken Handan da duyduğu kapı ziliyle gözleri parlamış bir halde ayağa kalkmıştı;
“Kim ola ki bu saatte?” diye sordu annesi.
Handan kapıyı açtığında karşısında genç bir kız buldu. En çok yirmi yaşlarında, iyi giyimli, saçı başı düzgün bu kız Handan’a iyi günler dedikten sonra geliş nedenini açıklamaya başlamıştı;
“Ben kadın sorunları üzerine bir anket yapıyorum, müsaitseniz sizinle de yapabilir miyim?”
Kız cevabın olumlu olmasını ister gibi yalvarır gözlerle bakarken içerden gelen ses de Handan’ın cevabını geciktirmişti;
“Kimmiş gelen Handan?”
“Anketörmüş anne. Anket yapacakmış.”
Handan bayanı içeri davet ettiğinde ikisinin de gözlerinde sevinç vardı. Handan’ın sevinci tanımadığı biri de olsa sohbet edebilecek birinin gelmiş olmasındandı.
Genç kız içeride kendine gösterilen yere oturup dosyasını açtı. Handan’ın annesi henüz kızın ne amaçla geldiğini anlamış değildi, sordu;
“Kızım sen ne iş yapıyorsun, bir şey mi satıyorsun?”
Genç kız, evlerde her türlü insanla karşılaşmış olmanın verdiği bir olgunlukla cevapladı;
“Yok teyze, bir şey satmıyorum. Anket yapıyorum.”
“Anket neymiş yavrum?” diye meraklı gözlerle sordu kadın.
Kız, cevaplarıyla kadını tatmin etmedikçe sorularına başlayamayacağının farkındaydı.
“Teyze bu kâğıtlarda bazı sorular var. Ben bunları size soracağım, cevap vereceksiniz, ben de cevaplarınızı buraya yazacağım.”
Handan, annesine baktı. Gözleriyle susmasını ister gibiydi. Kız elindeki kalemi ilk sorunun üzerine tutarak Handan’a baktı;
“Adınız soyadınız?”
Handan heyecanlanmıştı, bir solukta cevapladı;
“Handan Özipek.”
Annesi hemen müdahale etti;
“Niye adını yazıyorsun kızım, sonra bunun altından başka bir şey çıkmasın sakın… Neler duyuyoruz, borçlandırıyorlarmış falan… Allah korusun.”
DEVAMI VAR...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.