Aslan DEĞİRMENCİ
Liberallerden ses yok
Her şey orta da ama derin bir sessizlik…
Zekeriya Şengöz, Fahri Memur, Salih İzzet Erdiş (Salih Mirzabeyoğlu), İrfan Çağrıcı, Rıdvan Çağrıcı, Can Özbilen, Osman Erdemir, İsmail Şah Balta ve daha birçok ismin halen hukuksuz mahkûmiyetleri sürüyor.
Yargının brifinglerle hizaya sokulduğu süreçte post-modern darbenin tetikçileri tarafından; uydurma örgüt isimleri ve zehirli propaganda ile özgürlükleri ellerinden alınanların tutsaklığı devam ederken, derin sessizlik vicdanları yaralıyor.
Ortada somut bir delil yok iken çok sayıda insan cezaevinde göz göre göre çürüyor, zulüm; yapanların yanına kar kalıyor. 28 Şubat hukuksuzluğunun sorumlarından kısmen hesap sorulurken, gerçek mağdurların mağduriyetleri giderilmiyor, çalınan özgürlükleri iade edilmiyor ve hak gaspı ısrarla sürdürülüyor.
Birkaç sivil toplum örgütü dışında kimsenin sesi de çıkmıyor. Hukuk katliamını gündemine alanların sayısı bir elin parmakları kadar iken, adaletsizliğe son vermek için siyasiler harekete geçmiyor. 28 Şubat’ta verilen siyasi yargı kararlarının yok hükmünde sayılması için TBMM sorumluluk almıyor. Yurdum insanı ise olup biteni sadece seyrediyor.
Sürekli insan hakları ve demokrasi diyerek kalem sallayan liberallerimiz köşelerinden ‘normalleşme’ dersleri vermeye devam ederken, TBMM Darbe Komisyonu raporunda yer alan tutanaklara bir türlü göz atmayı akıl edemiyorlar. Halen içeride tutulan mazlumların uğradıkları işkenceleri görmezden geliyor, korkunç planlar ile karartılan hayatları köşelerine taşımıyorlar. Varsa yoksa demokrasi…
*Kimin demokrasisi, neyin demokrasisi?
*“Filistin askısı”, “Zihin kontrolü işkencesi” ve “Soğuk suda elektrik verme” gibi emir komuta zinciri içinde yapılan işkenceleri neden yok sayıyorlar?
Yoksa demokrasilerde bu işkence yöntemleri yer alıyor da bizim mi haberimiz yok…
*Hani ‘bireyci’diler?
* Peki ne oldu onların ifade özgürlüğüne bağlılıkları…
*İnsanların beyinlerinin zorla yönetilmesine karşı olduklarını açıklayanlar da onlar değil miydi? Vicdan ve inanç hürriyetine ise hani yürekten bağlıydılar? Ne oldu o bağlılığa?
Oysa şunu söylemekten çekinmemek gerekir ki; maalesef belli bir sınıf veya zümrenin ideolojisinden başka bir dertleri yokmuş. Varsa darbecilerin hukukuna kurban edilen insanların hakları neden gündemlerinde yok? Onlar halen cezaevinde iken özgür bir Türkiye’den söz etmeleri ne kadar inandırıcı?
*Devletin amacı sadece ve sadece bireyin özgürlüklerini fiziksel olarak korumaksa, tamamen ideolojik nedenlerden dolayı devletin, karanlık odalara diri diri gömdükleri ne olacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.