Kütahya’da Aşk Dolu Bir Gün!..

Aslında Kütahya’da her gün aşk dolu…

Aşk ile dolu her gün Kütahya’da… Dolu dolu aşk yudumlamak isteyenler yolunu düşürebilirler.

Ben şehirlerin de ruhu olduğunu düşünenlerdenim… Mekanların da öyle…

Dile gelse, içinde yaşananları bir bir hikaye etse de dinlesek diye düşündüğümüz mekanlar olur hepimizin!

Belki mekan dile gelmez ama gönlümüzde oraya ilişkin bazı mânâlar dillenir…

Saklıyor olsa da duvarlar, pencereler kendinde yaşananları, açık bir yürek yine de nasipsiz kalmaz…

Kütahya böyle mekânların yoğun olduğu güzel bir şehir…

Güzelliğini güzellerden alıyor bu şehir!

Mânâ güzellerinden alıyor bu güzelliği…

İrfan kutuplarından alıyor…

Aşkın tarif edicilerinden değil sadece! Aşkın kendisi olan Sultanlardan alıyor!

Aşka duyarlı olan yürekler hem o ‘Yürek atımlarını’ duyuyor hem de o kadife sevda kundaklarına sarılıyorlar.

Asude bir iklim kısacası!

Eskiden Kütahya hakkında tek bilgim ve beni çeken şey yolda gördüğümüz çinilerin dışında Hisarlı Ahmet’in o muhteşem yorumuyla dinlediğim ‘Kütahya’nın Pınarları Akışır’ türküsü idi.

Her sene Afyon’a üstadım Dr. Haluk Nurbaki’nin vuslatını anmak için giderken Kütahya ve çevresinin Osmanlı Devleti’ne Devlet Hatun’un çeyizi olarak verilmiş olması ve şehzadeler şehri olarak anılmasının dışında nesi olduğunu merak ederdim. Şehre girme imkânını hiç bulamamıştım.

Bu merakım sanırım bir nevi niyaz hâline geldi. İki sene önce Afyon dönüşünde arabam arıza yaptı ve tüm günü Kütahya’da geçirdim.

İlk muarefemiz bu şekilde oldu.

Daha sonra geçen sene Ramazan ayında Hakka yürüyen Mehmet Dumlu Kütahyevi Hazretleri’nin yol evlatlarından olan Türk Musikisi Sanatçısı ve Maltepe Musiki ve Eğitim Derneğinin kurucusu ve şefi Fikret Erkaya’dan duymaya başladım.

Hem de sıkça…

Üstelik aşkla…

Kütahya ile yakın temasım bu vesile ile ve Dumlu Hazretlerinin vuslatıyla başladı.

Devam ediyor!

Kütahya’nın âşıklarından ve Kamuran Dumlu’dan bir ‘Meşk Daveti’ alan Fikret Erkaya hoca beni de davet etti ‘Gelirseniz mutlu olurum’ cümlesiyle…

Ben de mutlu olmak istiyordum. Mehmet Dumlu Hazretleri’nin büyük evladı Kamuran Beyi daha evvel bir ziyaretimde tanımış, hazretin görev yaptığı Yeşil Caminin karşısında babasının içi küçük ama mânâsı büyük ‘Nimet Çini’ adını taşıyan babası ve aynı zamanda azizinin, mürşidinin neşesini yaşattığı bu mekana da tekrar gitmek istiyordum.

Ayrıca bir süredir Sunullah Gaybi Hazretlerinin ‘Sahraya düşen damla ummanı nerden bilsin’ cümlesi gönlümde dönüp duruyordu.

Tüm bu sebeplerle Fikret Erkaya Hocaya ‘Memnuniyetle’ dedim.

Evet Kütahya’da dostlar sayesinde aşk dolu bir gün yaşadım!

Aşıkan ile birlikte olmanın her anında tarif edilmez lezzetler vardı.

Kütahya’ya girişte ‘Nezaketi İslamiye’ gereği olarak Sayın Erkaya ve sanatçı dostlarla Mehmet Dumlu Efendi Hazretlerini, Sunullah Gaybi Hazretlerini ve ardından Şeyh Salih Dede’yi ziyaret ettik.

Gönlümüzü aşka tuttuk yani!..

Kütahya’ya gidenlere bu üç önemli mekânı muhakkak ziyaret etmelerini öneririm.

Ruhlarına bir kapı açarak gönüllerine rahmet gibi aşk damlacıkları düşürmek istiyorlarsa şayet!

Ayrıca misafir edildiğimiz Germiyan Konağı’nın bulunduğu Germiyan Sokağı’da muhakkak görülmeli… Burada payandalarla desteklenmiş iki veya üç katlı ahşap Kütahya Evleri’ni görebilirler.

Çiftli koca kapıları, kafesli pencereleri ile ahşap Anadolu mimarisinin en güzel örneklerini oluşturan bu eserleri görmek, gölgelerinde oturmak, içinde nefeslenmek inanın iyi gelecektir şehirden bunalmış ruhunuza…

Bu konaklarda odalar arası bağlantıyı sağlayan sofaları göreceksiniz. Yine seki ya da köşk adı verilen dinlenme mekânları da dikkatini çekecektir.
Giriş katlarına taşlık denen bu evlerin ön kapıları dışında geniş arka bahçelere açılan arka kapılarının oluşu da dikkatten kaçmayan bir ayrıntı.
Biraz daha ayrıntı vermemiz gerekirse birinci katta günlük yaşama ait oturma odası, mutfak ve yatak odası var. 19. ve 20. Yüzyıl kapalı sofalı Kütahya evlerinin ikinci katında ise misafir odaları ve gelin odaları bulunuyor…  Bu evlerinin dışları, saçakları, pervazları ve payandaları, iç mekânlar hakkında daha fazla bilgi isteyenlere yerinde görmelerini öneriyorum.

Biz bu özellikleri ve çok daha fazlasını taşıyan Germiyan Konağı’nda misafir edildik.

Hem sahibi Salih Gül Beyin ince misafirperverliği, çalışanların nezaketi ve yorulmazlıkları, ikram edilen yöresel lezzetlerin tadına doyulmaz oluşlarını kafi derece de anlatmam mümkün değil…

Belki bir daha ki gidişimden sonra!

Burada da aşkın hüküm sürdüğünü, hissettirildiğini, yapılan her işin aşkla yapıldığını şimdilik rahatlıkla söyleyebilirim.

2009 yılında UNESCO tarafından ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ seçilen sayısız sergi açmış olan pek çok ödülün sahibi değerli seramik sanatçısı ve gönül insanı Mehmet Gürsoy Beyefendiyi Mavi Konağı’nda ziyaret ederek tanışmamız önemli bir kazançtı.

Germiyan caddesindeki bu sanat evini muhakkak ziyaret etmelisiniz.

Aşkın nelere kadir olduğunu gözüyle görmek isteyenlere önerimdir. Gitmeden önce ise http://www.iznikcini.com/icDefault.aspxadresini ziyaret etmeniz ise çok yararlı olacaktır.

Gecenin sahura yaklaşan zamanlarına kadar devam eden Germiyan Konağı’nın bahçesinde gerçekleşen meşki anlatmam mümkün mü?

Orada yaşanan coşkuyu tarif edebilir miyim?

Etrafa saçılan aşk kıvılcımlarını izah edebilmeyi başarabilir miyim?

Davet eden canların heyecan ve samimiyetleri izaha sığar mı?

İnanın gözüm kesmedi!

Aşk dolu bir gün idi!

Anlayın işte!..

NOT: 28 Ağustos 2012 Salı Günü Mehmet Dumlu Kütahyevi Hazretleri 1.Vuslat Gününde Anılacaktır. Sevenlerine Duyurulur!

HABER NAME/ 02.08.2012 canbolatugur@gmail.com/https://twitter.com/ugurcanbolat/ https://www.facebook.com   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum