Hakkı ERÇETİN
Kuli Cemal
Bizim memlekette yarısı pomak yarısı gacal olan bir köyün pomak mahallesindeki camide görevli imamın tayini çıkıp gitmiştir. Ancak yeni imam da henüz gelmemiştir. Sayısı fazla olmayan cemaat içinden imamlık yapacak kadar bilgisi olan birkaç kişi vardır zaten. Köylük yerde özellikle yaz zamanı iş güç bitmez. Bir akşam namazına hazırlık yapan cemaat bakar ki her zaman imamlık yapan şahıs yoktur. İçlerinde bu işi yapmaya biraz daha meyilli gördükleri Cemal agaya "Namazı sen kıldır aga, (H)asan aga gelmeyecek belli oldu o" derler. Cemal aga da "Kıldırayım beyav" der ve imamete geçer. Ancak Cemal aga da ilk defa imamete geçtiği için hem kendinle gurur duyar ama öte yandan da acayip heyecan yapar. Birinci rekatte Fatiha ve Kevser surelerini güzelce okur ve ikinci rekate kalkarlar. Cemal aganın heyecanı artmıştır. Fatiha'yı okur arkasından da İhlas'ı okuyacaktır ama bir anda nutku tutulur. "Kul" der arkası gelmez. Birkaç kez tekrarlar "Kul", "Kul". Ancak nafile bir türlü devamı gelmemektedir. Cemaatten birisi de hatırlatma babında "Kuli be Cemal" der. Aslında demek istediği "Kul hü" ancak "h" şiveye kurban gider ve olur "Kuli".
Arkadaki: "Kuli be Cemal"
Cemal : "Kul"
Arkadaki " (H)adi be Cemal Kuli be"
Cemal : "Kul" der bir türlü devamını getiremez.
Arkadaki : " D….a m…..i (Pomakça üsturuplu küfür) be Cemal, Kuli be! Kuli be!" der ama bir türlü Cemal aga devamını getiremez. Sonuçta namaz olmamıştır ancak olan bir şey vardır. Bu olaydan sonra Cemal aganın lakabı "Kuli Cemal" olmuştur.
Bizim köye çok yakın komşu köyde de bir ara imam yoktu. Cuma namazları için müftülük ilçeden bir görevli gönderiyordu. Ancak bir Cuma görevli gelmez. Cuma cemaati biraz daha kalabalık olduğu için söylenmeler başlar. Cemaatten bakkal Hüseyin aga yine cemaatten olan yaşlı hacı Arnavut Abdullah agaya "Abdullah aga, burada bu işi yapacak birisi varsa o da senden başkası değil" der. Bunun üzerine Arnavut Abdullah aga "Kıldıraverayım ba ne olacak sanki" der ve imamete geçer. Sünnet kılınır ve Abdullah aga hutbeye çıkar. Epey yaşlı olduğu için Abdullah aga'nın gözler de pek iyi görmez. İş acele olunca oradan küçük yazılı bir hutbe kağıdını eline tutuşturmuşlardı.
Abdullah aga :"Muhterem Cemaat Yüce Allah Kuran-Kerim'de şöyle dedı" der ama bir müddet sonra yanlış satırı okuduğunu fark edince; "Cemaat, demadı demadı" der ve düzeltmeye çalışır. Yine "Peygamberımız bir hadisinde şöyle dedı" der ve bir müddet sonra " Cemaat öyla demadı, demadı" deyip yine düzeltmeye çalışır. Bu birkaç kez tekrarlanınca bakkal Hüseyin aga aşağıdan "Abdullah aga, bir karar ver dedi mi demedi mi?" deyince Abdullah aga" Kızanlar aganız yaşlı, idare etçeğiniz artık. Hem ben kıldırmasam ne yapacaktınız nankörler? Şimdi duaya geçiyarım bitirçem zaten. Müezzın sen de kamet okumaya hazırlan kızanım" der ve farzı kıldırmak üzere hutbeyi tamamlayıp mihraba geçer.
Allah kabul etsin ve Abdullah agaya da gani gani rahmet eylasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.