xxx78
Küçük şeyleri beceremiyoruz
Bazen küçücük şeyler yüzünden
Altınızda
Dün bir Amerikan gazetesinde, Türkiye’de özgürlüklerin ayaklar altına alındığını anlatmaya çalışan, “Türk arkadaşlarım, ‘ifade etmedikten sonra bizde düşünce özgür’ diye şaka yapıyor” diye biten bir yazıyı okurken aklıma geldi bu durum.
Sinek küçük, ama gerçekten mideyi bulandırıyor.
Yazar da yazdığının garipliğinin farkında. “Özgürlük sorunundan şikâyet edilecek çok ülke var dünyada, ama Ortadoğu’nun gelişen pazarı, AB üye adayı, plajlarında dünyanın dört bir tarafından kadınların fink attığı, Elif Şafak’ın ‘Aşk’ romanında okuduğumuz Mevlâna hoşgörüsüne sahip Türkiye’de?” diye kendisi soruyor.
Böyle bir sonuca cezaevlerinde gazeteci bulunduğundan ulaşmış... “Dördü serbest bırakıldı, ama daha düzinelercesi hapiste” diyor.
Hadi, o sıradan bir gazeteci, Türkiye’de yaşıyor olsa da gerçekleri bilmeyebilir. Ya da, yazdığı gazete (Washington Times) Neo-Çılgın yuvası zaten, yazarı önyargılı da sayabiliriz. Ancak önceki
Raporu okuduğunuzda ‘daha kötüye gittiği’ iddiasını desteklemek üzere ileri sürülmüş olayların fazla önemli olmadığını görüyorsunuz: Azınlıkların dinadamı yetiştirmek
Sayfalar ve sayfalar dolusu ayrıntılara yer verilen raporda esas şikâyet konuları neredeyse bu üç başlık altında toplanabiliyor.
Küçük, küçücük şeyler bunlar; bir dokunuşta ortadan kaldırılabilecek
‘Nevruz Bayramı’ diye her yıl bu zamanlarda kutlanan olayın bu defa nasıl bir gerginliğe
Halbuki istendiğinde ruhuna
Türkiye özgürlüklerin rahatlıkla çiğnendiği, gerçeklerin ifadesinin yasak olduğu bir ülke mi? Hayır. Ancak cezaevlerinde bir
Okyanusu geçip çayda boğulmakta üstümüze yok.