Korkun ve sevinin

Siz onlara "Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen"i anlattığınız zaman insanlar ikiye ayrılırlar. Bir kısmı "Adil Düzen"e daha baştan karşı olurlar. Mesela S. Demirel ve benzerlerinin durumu budur; "din"e evet ama "düzen"e geçit yok! Bir kısmı ise "Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen"i kabul eder, hattâ heyecanla onu savunmaya çalışırlar; uygulamaya gelince, işte o zaman, 'sen ne söylüyorsun, hiç bu çağda böyle şey uygulanır mı' derler!

İşte bunlar kalblerinde, inançlarında maraz/hastalık olanlardır.

Zamanı gelmeden elbette uygulama olmaz, olamaz. Onun için her şey gibi uygulamanın da gününü beklemek gerekir. Elbette 'hemen uygulanamaz' denebilir ancak 'bu çağda bu nasıl uygulanır' demek hatalıdır, hastalık alametidir.

Biz hiç kimseye "Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen"i hemen uygulayın demiyoruz; uygulama yapmak üzere araştırma ve hazırlık yapın diyoruz, her an uygulamaya başlayabilmek için de yol arayın diyoruz. Şu gerçeği hiç unutmayalım: Allah bizden akıllıdır; O bize bir şeyi emrediyorsa, biz mutlaka onu uygulama imkanını bir gün bulacağız demektir.

***

Kimi insanların kalplerinde (gönüllerinde ve beyinlerinde) bir korku var. Bu korkuyu Allah onların kalblerine düşürdü, bu marazı Allah onların kalplerine koydu. Kalpleri hasta olanlar "Adil Düzen"den bahsedemezler, onu söyleyemezler. Biz var olan "zalim düzen"e karşı onları "adaletli alternatif bir düzen" sahibi yapıyoruz ama onlar kabul edemiyorlar!

Ne oluyor? "Adil Düzen" sonunda yine bizim omuzlarımıza kalıyor. Oysa "Adil Düzen"i getirmek hepimize farzdır. Başkaları getirmeyince bize kalıyor; gelmedikçe de onu getirmek farz-ı ayn oluyor. Her ne olursa olsun, biz bu işi yüklemiş bulunuyoruz. 'Şunlara bakın şunlara;' diyorlar, 'dünyaya hükmeden zalim güçlere karşı bu aciz kişiler dünyayı kurtaracaklarını sanıyorlar, bu zavallı halleri ile dünyaya nizamat veriyorlar!' Bunları söyleyenlerin yanıldıkları nokta şudur. Biz "Adil Düzen"i getirmeyeceğiz, biz sadece haber veriyoruz, Allah'ın Kur'an'daki müjdesini iletiyoruz; getirecek olan Allah.

"Sosyal Tufan" var; dinî, ilmî, iktisadî, siyasî olmak üzere hayatın her alanında sadece "kriz" ölçeğinde değil, "tufan" seviyesinde büyük sorunlar var, "korkun" diyoruz...

"Adil Düzen" gelecek, "Adil Ekonomik Düzen" gelecek ve hayatın dinî, ilmî, iktisadî, siyasî alanlarındaki bütün sorunlarınız bitecek, "sevinin" diyoruz...

***

Bunları biz yapacağız demiyoruz. Onu kalbinde maraz/hastalık olan zavallılar söylüyor. Kendilerini bir şey zannediyorlar. Evet, bir gün gelecek, bugün çok güçlü gibi görünüp caka satanların o gün hayret ve hayranlıktan gözleri fal taşı gibi açılacak...

Amerika'da ikiz kuleler yıkıldı. Kuleleri yıktıranlar bunu bahane ederek dünyaya savaş ilan ettiler; 'ya bizdensiniz ya da karşımızdasınız' dediler. Birinci ve İkinci Cihan Savaşları gibi küresel çapta savaş çıkarmak istediler. Böylece emperyalist sömürü sermayesi savaşları finanse edecek, sonunda yeni bir dünya kurulacaktı. Yem olarak da Türkiye seçilmişti. İlk savaş İran ile Türkiye arasında başlayacaktı. Allah korudu, tezkere (1 Mart 2003) TBMM'den geçmedi. Hatırlayın; o günlerde kendilerini süper yazar kabul eden zavallılar, ABD ile birlikte hareket etmezsek Türkiye'nin ve İslâm âleminin soykırımına uğrayacağını yazdılar!!!

Evet, işte buraya yazıyoruz; birkaç on yıl sonra bu korkakların, bu kalplerinde maraz/hastalık olanların soyları tükenecek, artık hiç kimse dünyanın "zalimler" tarafından "zulüm düzeni" ile yönetileceğini söyleyemeyecektir.

Son bir hatırlatma daha: İnsanlığın Hz. Adem ile başlayan mücadelesi Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed, Hulefa-i Raşidin, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemiyle birlikte devam ediyor... Zulme ve zalimlere karşı barış bayrağı, adalet bayrağı daima dalgalanacaktır... Hakka, barışa ve adalete inanıp uygulayanlar varlıklarını kıyamete kadar sürdüreceklerdir... Vesselâm...


Önceki ve Sonraki Yazılar