xxxx111
Kim 'intikamcı', Ak Partililer mi?
"Bu hafta İstanbul'da en önemli kültür etkinliği hangisi?" sorusunun cevabını dün Doğan Hızlan'ın sütununda buldum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kültür merkezlerinden birinde 'Çağının Tanığı Yüzyıllık Çınar' genel başlığı altında Prof. Cahit Tanyol'a saygı toplantısı düzenleniyormuş...
Gözlerime inanamadığım için kültür merkezinin internet sayfasına girip baktım; gerçekmiş, 'özel etkinlik' olarak yapılıyormuş toplantı...
İnanmakta zorlanmamın sebebi, Ak Parti'ye, çatısı altında bulunan siyasilere ve bürokratlarına geniş bir çevrenin 'bağnazlık' atfetmesidir. 'Sivil vesayet' tartışmaları sırasında en çok kullanılan "İntikamcı bunlar" argümanı değil miydi?
Eğer 'intikamcılık' söz konusu olsaydı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait bir salonda Cahit Tanyol için bir saygı toplantısı düzenlenmesini bir tarafa bırakın, Cahit Tanyol'un o merkezin önünden geçmesi engellenirdi.
Sebebini bilmeyenlere ben duyurayım: Prof. Cahit Tanyol, şimdilerde Ak Parti'de siyaset yapanların önünü kesmeyi kendisine görev edinmiş biriydi. 28 Şubat (1997) ve sonrasında yazdığı yazılarla, kitaplarla 28 Şubatçı kadrolara destek çıkmış; yazdıkları, parti kapatma davalarına 'gerekçe' teşkil etmişti...
Alın size Fazilet Partisi'nin kapatılmasını isteyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Anayasa Mahkemesi önünde yaptığı sözlü savunmanın Cahit Tanyol ile ilgili bölümleri:
"Prof. Dr. Cahit Tanyol (Cumhuriyet Gazetesi, 15.5.1999) Merve Kavakçı'ya TBMM'de yaptırılan türban eylemini şöyle değerlendiriyor: Yakın tarihimizde iki önemli irtica olayına rastlıyoruz. 31 Mart ayaklanması ve Menemen Olayı. Fakat suçun derinliği ve geleceğe uzanan yıkıcılığı bakımından 2 Mayıs 1999 Pazar günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tanık olduğumuz Merve Kavakçı olayının yanında, gerek Derviş Vahdeti ve gerekse Kubilay'ı şehit eden bir kaç Nakşibendi softasının eylemi hiç mi hiç kalır. Hayınlığın böylesini de gördük ister 31 Mart olsun, ister Menemen olayı, her ikisi de sokak eylemi niteliğindedir. Oysa Fazilet Partisi'nin önderliğinde Türkiye Büyük Mîllet Meclisi'nde patlak veren 'irtica' devletin beynini hedef almış bulunuyor. Kapatılan Refah Partisi'nin tıpkı basımı, ama ondan daha saldırgan, sinsi ve tehlikeli."
Savunmasının daha sonraki bölümlerinde aynı kişinin tanıklığına bir kez daha başvuruyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı: "Prof. Cahit Tanyol, 1999 yılında yayınlanan 'Neden Türban' adlı kitabında, Başsavcılığımın görüşlerine uygun şekilde konuya açıklık getirdiğinden, söz konusu kitaptan birkaç bölümü aynen okumak istiyorum:
"İmam hatip okullarının amacı din adamı yetiştirmektir; fakat, bu okullar fırsatlardan yararlanarak eski medreselerin hortlatılmasına zemin hazırlamıştır. Refah Partisinin yer almış olduğu koalisyon döneminde meslek okullarına üniversiteye girme hakkı tanındı. Refah Partisinin bu kanunu çıkarmaktaki amacı, imam hatip çıkışlıların devletin köşe başlarını tutmasını sağlamaktı. Bütün çabalarına rağmen yalnız Harbiye'ye giremediler; biraz mırıldandılar, pabuç pahalı geldi. Öğrenim hakkı dediler. Devletin diğer örgütlerine sızmak suretiyle subaşlarına kendi adamlarını yerleştirdiler."
Dahası var: "Bütün bunlar tabanda bir siyasî sömürü ağının dayanakları. Şu anda Türkiye, bir irtica ve din sömürüsüne teslim olmuş durumda. Şu anda Türkiye'de her gün Menemen olaylarına taş çıkartacak irtica suçları işlenmektedir. Her gün üniversitelerin önü, camilerin çevresi polis kordonu altında. Yapılan gösterilerin amacı devleti çürütmek, kanunları işlemez hale getirmek. Türban gibi anlamsız bir olayın, ikide bir insan hakları maskesi altında Türkiye Büyük Millet Meclisini, Anayasa Mahkemesini, üniversiteleri işgal etmesi ülkede anarşik bir ortam yaratmaktan öte bir yarar sağlayamaz."
Prof. Tanyol'un kitabından Başsavcının alıntı yaptığı bölümde şimdi Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Abdullah Gül ile ilgili saygısızca sıfatların rahatlıkla kullanıldığı bir bölüm de var; bir yerde kendini tutamamış Cahit Tanyol şunu yazmış: "Abdullah Gül ve takımı bugün bizi yaygın bir irtica tehlikesiyle yüz yüze getiren bir zihniyeti temsil etmektedirler."
Cumhuriyet Başsavcısı'nın aktardığı Cahit Tanyol'a ait son görüş şu: "Türk tarihinin hiçbir döneminde ne irtica böylesine güçlenmiş ve ne de devlete kafa tutacak bir duruma gelmiştir. Günümüzdeki irtica, Atatürk devrimlerinin sınırlarını aşarak, Türk milletinin geleneksel inançlarını tahrip etmekte ve devleti bu zamana kadar hiç olmadığı bir tehlikeli ortama itmektedir."
Belediye'nin salon tahsis ettiği etkinlikten hepimizi haberdar eden Doğan Hızlan yazısının bir yerinde, "Alanım olmadığından, elbet Cahit Tanyol'un toplumbilimci yanına değinmeyeceğim" diyor; bu durumda o yanına da benim değinmem gerekecek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.