xxx951
Kemer sıkınca bütçe açığı kapanır (ama talep de daralır)
2009’da genel bütçe giderimiz 262.1 milyar TL, gelirimiz 209.4 milyar TL, açığımız 52.6 milyar TL idi.
2009 yılında milli gelirimiz (GSYH) 953.9 milyar TL olarak hesaplanmıştı. Bütçe açığı rakamı milli gelir rakamına bölündüğünde (52.6/953.9 = 5.5), bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 5.5 olduğu görülür.
Bütçe açık verdiğinde, bu açık borçlanılarak kapatılır. Açık büyüdükçe ülkenin kamu borcu artar. Kamu borcunun faizi ve ana para taksiti bir sonraki yılların bütçesinden ödeneceğinden, bütçe açıkları giderek hazmedilemez boyuta ulaşır. Ve de sonunda ülke kamu borçlarını ödeyemez hale gelir.
Küresel krizde ülkeler finans kuruluşlarını ayağa kaldırmak, ekonomilerini canlandırmak için olağanüstü ve olağan dışı harcamalar yaptı. Bunun sonucu bütçe açıkları büyüdü. Büyüyen açığı kapatmak için ülkeler kamu borçlanmasına gitti. Bu defa da kamu borçları döndürülemeyecek (ödenemeyecek) ölçülere ulaştı.
Kanada’da yapılan G20’ler toplantısına katılan ülkeler bütçe açıklarını 2013 yılına kadar yarıya indirmek ve de 2016 yılında bütçelerini denkleştirmek konusunda görüş birliği içinde oldu.
IMF tarafından düzenlenen aşağıdaki tabloda zengin ülkelerin 2007 döneminde hazmedilebilir boyutta olan bütçe açıklarının kriz nedeniyle nasıl büyüdüğü, 2009 yılında ne olduğu, 2010 yılında ne olacağı görülüyor.
Türkiye iyi durumda
G20’ye üye olsun olmasın, tüm gelişmiş ülkelerin ortalama bütçe açıklarının milli gelirlerine oranı ortalama olarak 2007 yılında yüzde -1.1 iken, kriz etkisi ile 2009 yılında -8.8 oldu.
G20‘nin gelişmiş ülkelerinin bütçe açıklarının milli gelire oranı 2009 yılında yüzde -9.4 oranında.
Bu tabloda Türkiye’nin bütçe açığını sınırlama başarısı açıklıkla görülüyor. Biz birçok ülkeden iyi durumdayız.
Ancak bir noktayı hatırlatmakta da yarar vardır. Bütçe açığı, gider (personel harcamaları, sosyal yardımlar, kamu yatırımları) azaltılarak, gelir (vergi) artırılarak sağlanır. Buna halk dilinde “kemer sıkmak” denilir. Kemer sıkan ülkede talep daralır. Ekonomi yavaşlar. Bu durumda ülke başka ülkelere ihracat yaparak ekonomiyi ayakta tutabilir. Ama başka ülkeler de kemer sıkar, talebi daraltır ise, işte o zaman ülkelerdeki durgunluk dünya ekonomisine yayılır. Dünyada durgunluk ve işsizlik artar. Onun içindir ki, her işte olduğu gibi bu işte de ölçüyü kaçırmamak gerekir.