xxx444
Kemal'e eren Önder'lik Sav'aşı!
Önder Sav, geçen Mayıs'ta CHP'nin genel başkanlık koltuğunu adeta altın tepsi içinde sunduğu Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu defa "bir kaşık suda boğacakmışçasına" konuşurken "Genel Başkan, Parti Meclisi'ni toplantıya çağırıp kaçtı!" diyordu.
Kaçtı?
Kemal Bey, gerçekten de "kaçtı" ama çok önemli bir farkla:
"Önder Sav Hapishanesi"nden kaçtı!
*
Kemal Kılıçdaroğlu, Önder Sav'ın vesayeti altında çalışıyor olmasından, partisinin "çift anahtarlı kasa" gibi durmasından içten içe ciddi rahatsızlık duyuyormuş, demek ki!
Bundan dolayıdır ki, Önder Sav'ın vesayetini "Korku İmparatorluğu" diye andı.
Eh, "Korku İmparatorluğu" öyle kırk sekiz saatte falan oluşmaz.
Yıllanmış "Sav İmparatorluğu"nun genel başkanlığa getirdiği "Gandi Kemal" koltuktaki altı ayı bile dolmadan
"Gizli Önder"e isyan etti; vesayeti Sav'dı.
Ayrıntıda gizli olana dikkat buyurunuz:
Önder Sav'ın vesayetindeki Kemal Bey, referandumda "oy bile kullanamayan" bir genel başkandı!
*
Kemal Bey'in, "Sav Operasyonu" CHP'nin hakiki manada lideri olabilmesi için hayati bir ilk adımdır.
Liderlik mücadelesinin sonuçlanabilmesinin yolu ise muhakkak kurultaydan geçiyor.
Kemal Bey, "Seçimli Kurultay" topunu taca atarsa günü kurtarır ama liderlik geleceğini de avuta göndermiş olur.
*
Yargıtay Başsavcılığı'nın, CHP'ye yolladığı ilk uyarı yazısının, "Önder Sav'ın prangalarından kurtulabilmesi için" Kemal Bey'e "elverişli bir fırsat" sunduğunu geçen haftaki yazımda vurgulamıştım.
Kemal Bey, kılıcını çekip Sav'ı sildi. Bu aşamadan sonra, bir bakıma Önder Sav portresiyle özdeşleşmiş olan CHP'nin kronik statükoculuğunu "dönüştürebilirse" işte o vakit gerçek bir lider haline gelebilir.
Aksi halde...
Sadece isimler değişmiş olur, CHP değil!
Şu an itibarıyla, CHP'nin başında Çankaya Köşkü'ndeki resepsiyonuna bile gidemeyen/gitmeyen bir "genel başkan" olduğunu unutmayalım!
*
Çarşamba günkü CHP fotoğrafı, sağdaki-soldaki veya merkezdeki fark etmez, seçmenler için "ürkütücü" bir görüntü veriyor.
CHP Genel Merkezi'nin on ikinci katında Kemal Kılıçdaroğlu yeni MYK'yı oluştururken, dördüncü katta da Önder Sav ve kurmayları Parti Meclisi toplantısı düzenliyor, "tüzük kurultayı" kararı alıyorlardı!
Bir ara, Önder Sav'a bağlı gençlik "kuvvetleri" toplantı salonuna girmek isteyince "yumruklar" konuşuverdi!
*
CHP, resmen iki parti gibi...
Deniz Baykal, referandumdan hemen sonra "CHP, iki anahtarlı kasaya benziyor!" demişti ya, o hesap...
*
Baykal, CHP'deki son savaş resmini "Çok üzücü bir tablo " diye nitelese de, "Gandi Kemal"in Önder Sav'a kılıç çekmesinden "bahtiyar-mesut-mutlu" olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil.
Bu "kılıç çekme"de, Baykal'ın Kılıçdaroğlu'na desteği, önemli bir faktördür.
Deniz Baykal'ın kısa bir süre önce Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın CHP'ye gönderdiği ilk uyarı yazısından, CHP genel başkanının "Baykal sayesinde" haberdar olduğunu hatırlatmak isterim!
(Yargıtay Başsavcılığı, dün CHP'nin yeni MYK üyelerini parti siciline işleyerek Kılıçdaroğlu'nun tasarrufuna onay vermiş oldu.)
Deniz Baykal, Mayıs'taki kurultay sürecinde "geri dönüş planı"nı bozarak kendisini hançerleyen Önder Sav'dan rövanşı aldı, diyebiliriz.