Aslan DEĞİRMENCİ
KCK iddianamesi ‘Milat’ı haklı mı çıkardı?
Geçtiğimiz aylarda Türkiye'nin sıcak gündemini oluşturan "MİT" ile "Yargı" arasında yaşanan kargaşaya sebep olan Oslo görüşmesini PKK'ya bağlı Kürdistan Aleviler Birliğinin sorumlusu "Averaş" kod adlı Mustafa Karasu'nun kayıt altına aldığını gazetemizde yayınlamıştık. O gün öğrendiğimiz bilgiyi devletin hiçbir kurumu yalanmazken, gerilimi ısrarla tırmandırmak isteyenler bu gerçeği görmezden gelerek kurumlar arası gerilimi körüklemekle meşguldü.
İddianame ve Oslo…
MOSSAD'ın sağladığı özel ekipman ile görüşmeyi kayıt altına alan Karasu'nun ses kaydının bulunduğu CD'yi özel istihbarat elemanları aracılığıyla İsrail'e ulaştırdığını, servis edilen ses kaydının İsrail kaynaklı olduğunu, IP adreslerinin de bu ülkeden sağlandığını da haberlerimizde belirtmiştik. Ve iki gündür KCK iddianamesini incelerken karşıma bu derin operasyonun aktörü Mustafa Karasu bir kez daha çıktı. İddianame de Karasu’nun KCK’nın yürütme üyesi olduğu ve Türkiye basın- yayından sorumluğu olduğu belirtiliyor… Peki, ortalığı bir anda savaş (!) alanına çeviren Oslo kayıtları ilk olarak nerede yayınlanmıştı. ‘Dicle Haber Ajansın’da… Peki, Dicle Haber Ajansı hakkında iddianamede ne deniliyor? PKK/KCK güdümünde yayın yapar… Türkiye basın- yayından sorumluluğu Mustafa Karasu’da ise Dicle Haber Ajansı’nda da ses kaydı servise koyulduysa yine ‘Milat’ haklı çıkmış olmadı mı? DİHA söz konusu haberin (ses kaydının) sanal saldırı sonucunda bilinmeyen kişiler tarafından sayfaya eklendiğini duyursa da ortaya çıkan bütün şifreler bizi ilk gün olduğu gibi haklı çıkartıyor.
Karasu’ya bir bakış
Diyalog ortamının oluşması, silahları susması ve akan kanın durması için yapılan Oslo görüşmesini kayıt altına alan ve internete sızdıranları böylece bir kez daha deşifre etmiş olduk. Ama kim bu Mustafa Karasu… Mossad'ın sağladığı özel ekipman ile görüşmeyi kayıt altına alan Karasu, örgüt içinde şahin kanatın sözcüleri arasında yer alıyor. Beş kadın militanın infaz edildiği 'Zergele Kampı'nın da sorumlusu olduğu biliniyor. PKK'nın Kandil'deki kamplarında bulunan Hazine Şeker (31), Miyaser Marangoz (27), Leyla Gündoğdu (27), Leyla İkincisoy (18) ve Şilan Uğur (19) isimli 5 kadın militan geçen yıl örgütten kaçmak isterken yakalanmıştı. Kadın militanlar, elleri ve ayakları bağlandıktan sonra örgütün konsey üyesi olan "Averaş" kod adlı Mustafa Karasu'nun sorumlu olduğu Zergele Kampı'nda öldürülmüştü.
Geçen yıl ANF'ye Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu turunun değerlendiren Karasu İsrail ile olan dirsek temasını da ortaya koymuştu. 6 vatandaşımızın yaşamlarını yitirdiği Ankara ve Siirt'teki saldırıların ardından ANF'de, Mustafa Karasu'ya ait bir haber yoruma yer verilmişti. Haberde, bombalı saldırılardan söz edilmezken Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu turunun değerlendirmesi yapılıyordu. Karasu, Türkiye'nin terör devleti İsrail'e yönelik yaptırımlarını "Türkiye İsrail'e çatıyor" şeklinde yorumluyor, Başbakan Erdoğan'a yönelik "Aslında İsrail için söylediği şımarık oğlan gibi davranışı kendisi sergiliyor" ifadesini kullanıyordu. Karasu, İsrail yanlısı yorumlarını "Türkiye İsrail'le kavga ederek ABD'nin desteğini alamaz" diyerek sürdürüyordu. Karasu ayrıca, Başbakan Erdoğan'ın bu tavrı ile İsrail'i, ABD'yi ve Avrupa'yı rahatsız ettiğini söylüyordu.
Ve Arşivler açılsın
Krizin başladığı ilk gün şunu da demiştim: “Neymiş… Derin yapılar halen aktifmiş! Oslo’da gerçekleştirilen görüşmeyi kayıt altına alanlar büyük bir iş başardı. Başardıkları büyük iş ile derin yapıların halen aktif olduğunu ve çok ciddi teknolojiye sahip ülkelerle birlikte hareket ettiğini de görmemizi sağladılar. MİT şuan arşivini açsa keşke… Hem uzun süredir beklenen iç temizlik süreci için düğmeye basılır hem de karanlık ilişkiler deşifre olur.” Evet MİT artık derin ilişkileri, bu krizi başlatanları ve süreçten nemalanarak örtülü bir darbe peşine düşenleri de deşifre etmelidir. Yıllardır Öcalan’la görüşen derin yapılar ve Ergenekon ile örgüt arasındaki dirsek teması defalarca deşifre olmuşken son dakika olarak bir tek haber geçmeyenlerin, manşetlerden Oslo görüşmesini bahane ederek hükümeti ve Hakan Fidan’ı hedef alma nedenleri ortaya çıksın. Görüşmeleri bir dönem Ergenekon yaparken seslerini çıkartmayanların çözüme yönelik atılan adımları provoke etmek için yaptıkları derin operasyonlar gün yüzüne çıksın. Ve tabi arşivler açılsın ki; şiddet, terör, karşılıklı ajitasyonlar, grupların içine yerleştirilmiş ajanlar, Maraş, Çorum, Malatya, Elazığ, Sivas olayları ve ülkeyi derinden sarsan suikastların arka planı görünsün. Arşivler açılsın ki; 7‘den 70’e herkesi yasa boğan saldırıların ardından bazı çevrelerin gelişmeleri değerlendirirken kara propaganda yaparak, sürekli sivil iradeyi hedef alma nedenleri anlaşılsın. Arşivler açılsın ki; 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan arasındaki gönül birlikteliği ortaya çıksın. Arşivler açılsın ki; JİTEM, Ergenekon ve Fırat’ın ötesindeki derin yapıların tüm kollarına ulaşılsın. Arşivler açılsın ki; ‘Encümen-i Daniş’ ‘P2 locası’ ve ‘Gladio’nun operasyonları deşifre olsun. Arşivler açılsın ki; faili meçhuller davası derinleşsin. Arşivler açılsın ki; Devletin Kürt politikasını eleştiren ve Eşref Bitlis’e yakınlığı ile tanınan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Tuğgeneral Temel Cingöz, Albay Rıdvan Özden, Albay Kazım Çillioğlu, Korgeneral Hulusi Sayın ve Jandarma Binbaşı Cem Ersever’in şüpheli ölümleri aydınlatılsın. Arşivler açılsın ki; “kontrgerilla”nın faili meçhul cinayetleri ile bölgede uyuşturucu trafiğini kontrol eden yapılar kaçacak delik arasın. Arşivler açılsın ki; 12 Eylül döneminde aktif rol alan ‘NATO’cu subayların kimlikleri deşifre olsun. Arşivler açılsın ki; Ankara’da devam eden 28 Şubat soruşturması derinleştirilsin, başta Çevik Bir olmak üzere küresel emperyalist güçlerin hizmetine girerek milli irade düşmanlığı yapanlar yargı önünde hesap versin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.