Av. Mehmet YALÇINKAYA
KÂRLI KAMPANYA
Resulullah (SAV) Efendimiz buyurdular:
“Kim ki helal kazancından bir hurma değerinde bir şey sadaka verirse -ki Allah (cc) helal maldan verilen sadakadan başka hiçbir sadakayı kabul etmez- bu helal sadakayı kabul eder. Sonra o bir hurma (kadar sadaka)yı dağ gibi oluncaya kadar, birinizin küheylan tayını büyüttüğü gibi sahibi için büyütür, nihayet o bir hurma dağ kadar olur.
Sıhhatli iken verilen sadaka hasta iken verilen sadakadan daha faziletlidir. Peygamberimiz Efendimiz (SAV):
-Hangi sadakanın ecri daha çoktur? diye soranlara;
-Sıhhatli olduğun, çok cimri olduğun, fakirlikten korkup zenginliği ümit ettiğin zaman sadaka vermendir. Can boğaza gelip falan için şu kadar, filan için bu kadar diyeceğin zamana kadar bekleme. Çünkü o zaman mal zaten falan veya filanın olmuştur.
“Kişinin hayatında iken bir dirhem sadaka vermesi, ölümü anında (ölmek üzere iken) yüz dinar sadaka vermesinden hayırlıdır.”
“Sadaka Rabbin gazabını söndürür ve kötü ölümden kurtarır.” buyurmuşlardır.
Asıl bizim açımızdan meselenin özü olan hadise geliyorum:
Resulullah (SAV)’e sordular:
-Hangi sadaka daha faziletlidir?
-Ramazan-ı şerifte verilen sadakadır, buyurdular.
Ebu Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (SAV) şöyle buyurdu: “Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah (cc) yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
1. Adil devlet başkanı,
2. Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
3. Kalbi mescitlere bağlı müslüman,
4. Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
5. Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah'tan korkarım” diye yaklaşmayan erkek,
6. Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
7. Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi.”
Yukarıdaki hadis-i şerifte geçen yedi ayrı insan için aslında yedi ayrı yazı yazılsa yine de önemini tam olarak anlatamayız diye düşünüyorum.
İnsanoğlu ne kadar cahil, Allah (cc)’ın vermiş olduğu sınırlı akıl ve irade gücünü sanki sonsuza kadar taşıyacakmış gibi, ölümlü dediğimiz şu fani dünyada ölümsüz bir tek kendisi varmış gibi hareket etmeyi nefsimiz bize nasıl da güzel göstermektedir. O ağızların tadını bozan ölüm ve ölüm sonrası “Boynuzlu keçinin boynuzsuzdan hakkını alacağı o çetin gün” için yapabileceğimiz hazırlıkların en önemlisi Allah (cc) rızası için imkânlarımız ne olursa olsun vereceğimiz sadakalardır. Özellikle bu mübarek ayı uğurlarken ve akabinde gelecek Ramazan Bayramı’na gariban bir fakiri, gözü yaşlı bir yetimi sevindirerek girmek ne kadar da güzel olur.
Sonuç olarak, Allah (cc) için verdiği sadaka ve yaptığı iyilikleri mümkün olduğunca gizli yapan, gösteriş ve riyadan uzak kalmaya çalışan kimse, Allah'ın rızasını her şeyin üstünde tutmuş demektir. Bunun karşılığı da, ahirette ilahî korumaya mazhar kılınmak suretiyle o kişinin faziletinin açığa çıkarılmasıdır. Bu, gıpta edilecek bir durumdur.
Ramazan’ın son haftasına girilirken kendi içimizde bir kampanya başlatalım. Hane halkımızdan herkes gücü nispetinde, kazancının bir kısmını, çocuklarımız harçlıklarının önemli bir bölümünü muhtaçlara sadaka olarak versin. Ömrümüz, hanemiz, kazancımız bereketlensin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.