Aslan DEĞİRMENCİ
Kara Eylül, BDP ve MHP
Diyarbakır zindanları ve iradenin onurlu direnişi…
12 Eylül’ün karanlığında yaşananlara şahit olan duvarlar.
Binlerce sendikacı, siyasetçi, sivil toplumcunun işkenceden geçirildiği,
Katledildiği, kaybedildiği ve sakat bırakıldığı kara zindan…
Cuntanın vahşi uygulamalarına karşın kırılamayan direnç…
Bu direnci gösterip, hayatta kalmayı başaranların anlattıklarını unutmuş değiliz.
Vücutları kafese alanların, düşünceleri de tutsak etmek için attıkları kaba dayakları,
Yoğun baskıları ve mahkûmların ellerinden alınan savunma hakları…
Zulmün katmerlisi, işkence evi Diyarbakır cezaevi…
İnsanın onurunun çiğnendiği, zulmün kol gezdiği yer…
Kirli dava dosyaları, derin sessizlik ve hukukçuların çaresizliği…
Nasıl unuturuz!
Yaşamasak da biliyoruz.
Bunları unutmak için insanın aklını yitirmesi veya vicdansızlaşması lazım.
Peki kimdi bu insanlar?
Kürtler…
O zaman bugün dün ile hesaplaşma şansı yakalanmış iken BDP neden referandumu boykot ediyor?
12 Eylül’de yapılacak referandum öncesi ‘evet’ meşalesini en önde tutması gereken BDP kimin temsilcisi?
Boykot ile en fazla darbecileri, işkencecileri ve bugünün Ergenekoncularını sevindirdiklerinden habersizler mi?
“Bütün gücümüzle referandumu boykot edeceğiz” açıklamaları yapan BDP’liler kimin avukatlığını yapıyor?
Onlara sorsak “Kürtlerin temsilcisiyiz.”
“Darbelerden en fazla zarar gören siyasi düşüncenin önderiyiz.”
“Resmi ideolojinin dayatmaları sonucunda yıllardır ezilenlerin de yanındayız” diyorlar.
Ancak iş darbecilerden hesap sormaya gelince “olmaz” diyorlar.
Peki bu ülkede darbeler Kürtleri silindir gibi ezip geçmedi mi?
Bir akıl tutulması da MHP yaşıyor…
12 Eylül darbesinin ardından cezaevinde işkencelere maruz kalan ülkücüleri görmezden geliyorlar.
Yıllarca cezaevlerinde yatan ve acımasız uygulamalara tabi tutulan ülkücüleri hiçe sayıyorlar.
12 Eylül cuntası tarafından, ülkücülerin idam edilmesi emrini verenleri koruyorlar…
Liseyi yeni bitiren gençlerin cezaevlerinin infaz bahçelerinde katledilişini,
Çocukların idam haberlerini radyodan duyan ailelerinin feryatlarını ne çabuk unuttular?
Kara Eylül ile beraber 333 duruşmaya sahne olan "MHP ve MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası"n da 587 sanık yargılanmamış mıydı?
220 ülkücünün idamı istenmemiş miydi?
“MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası" sonuçlandıktan sonra, Ahmet Kesre, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu ve Selçuk Duracık isimli ülkücüler idam edilmemiş miydi?
Bekir Bağ, Aydın Demirkol, Mehmet Kazgan ve Hüseyin Karamahmutoğlu işkencede hayatlarını kaybetmemişler miydi?
“Sırf denge olsun diye bir sağdan bir soldan astık” diyen darbe lideri Evren’in suçuna ortak olmak niye?
Cezaevlerinde yapılan işkence ve insanlık dışı uygulamaların baş sorumlusu 12 Eylül darbesi ve cuntacı generallerdi.
Onların emir eri konumunda bulunanlarda iç güvenlik amirleri, cezaevi müdürleri, askeri hâkim ve savcılardı.
Şimdi ya onlardan ibreti âlem için hesap sorulacak ya da kapalı odalarda kirli planlar yazmaya devam edenlere kucak açılacak.
Darbecilere kucak açarak, değişimin karşısında statükonun yanında yer alan MHP ve BDP, aklını başına almazsa en büyük darbeyi de sandıktan yiyecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.