xxx52
Kapatma davasının dayanakları
28 Şubat 1997'de yapılan postmodern darbenin ağılıklı gerekçesi irtica (şeriat tehlikesi, laikliği koruma) idi. Bu gerekçenin dayandığı belgelerin (raporların) çoğu çürük çıktı. AK Parti'yi kapatma davasının da temel gerekçesi yine irticadır (yani bu partinin, laikliğe karşı düşünce ve eylemlerin odağı haline gelmiş olmasıdır). İddianame ve eklerinde ileri sürülen delillerin çürük olduğuna dair birçok açıklama yapıldı. Partinin görevlendirdiği kişilerin yaptıkları savunmada da bu çürüklükle ilgili yeterli bilgi mevcut. Bir önceki yazıda ve burada yapmak istediğim şey, bütünlüklü bir savunma değil, yalnızca sözlü açıklamada sayın başsavcının ileri sürdüğü bazı delillerin ve dayanakların, niçin beni ve benim gibi düşünen milyonları tatmin etmediğini birkaç örnek ile açıklamaktır. Önceki yazımda verdiğim örneklere bu yazıda ikisini daha ekleyeceğim: "Ülkemizde 1950-60 arasında iktidarda olan bir partinin parlamentodaki çoğunluğuna dayanarak oluşturduğu 'tahkikat encümeni" vasıtasıyla diktatörlüğe yönelmesi, erkler ayrılığı ilkesinin 1961 Anayasası ile demokrasiye kazandırılmasını sağlamıştır" Demokrat Parti, başlarında Celal Bayar'ın bulunduğu eski CHP'liler tarafından kurulmuş ve ükemizde çok partili demokrasi denemesinin ilk aşamasında önemli roller oynamış bir partidir. Tahkikat Encümeni o günün hukuk anlayışı çerçevesinde kurulmuştu ve asıl amacı CHP'nin kirli çamaşırlarını ortaya dökmekti. Bu partinin diktatörlüğe yönelmesi -mevcut şartlarda- imkansızdı. Eğer sayın savcı, aldığı oylara dayanarak tek parti diktatörlüğüne yönelen parti arıyorsa daha öncesine bakması gerekiyor. Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat'ın "Devrimler travma yarattı. Laiklik bir yaşam biçimi değildir" sözlerini hatırlatarak, "Bu sözlerle dini kuralın yaşamın her alanına yayılmasında ısrarlı olduğunu gösterir. Uygulamalarla saldırı devam etmiştir" diyor. Devrimler travma yaratmıştır; bunda şüphe yok, doğruyu anlamak için tarafsız sosyal bilimcileri okumak gerekir. "Laiklik bir yaşam biçimi değildir" sözü de doğrudur. Çünkü fertler laik olmaz, devlet laik olur ve bunun da manası "devletin, referansı dinden almaması, bütün dinler ve ideolojiler karşısında tarafsız kalmasıdır". Sayın Fırat'ın söylediklerinden "dini kuralın yaşamın her alanına yayılmasında ısrarlı olduğu
" sonucunu çıkarmak ve bunu delil yapmak ise sayın savcının hep tekrarladığı en önemli hatasıdır. Çünkü yargı kararı niyet okumaya değil, objektif delillere dayanır.