xxx09
Kandıradan mesaj var
BEN Avukat Aytekin Erol... Şener Eruygur Paşa"nın avukatı..." diye tanıttı telefondaki ses kendisini...
Sonra da ekledi:
"Şu anda Kandıra Cezaevi"nden çıktım. İstanbul"a doğru geliyorum. Sizinle acilen görüşmem lazım. Şener Paşa"mın size bir mesajı var..."
Üç saat sonra İstanbul"un orta yerinde, The Marmara"nın artık "Kitchenette" olan kafesinde buluşmak üzere sözleştik.
* * *
Ve buluştuk...
Avukat Aytekin Erol, kıdemli albayken askeriyeden emekli olmuş...
İki yıldır Ankara"da avukatlık yapıyormuş...
Türk Silahlı Kuvvetleri"nde önemli görevlerde bulunmuş emekli subay Aytekin Erol, meselelere hákim, ne yaptığını bilen biri. En azından bende bıraktığı izlenim böyle...
Birkaç giriş ve nezaket cümlesinin ardından. Sadede gelindi...
Erol, Şener Paşa ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını başladı anlatmaya...
Şener Paşa, görüşme sırasında, Hürriyet"ten kestiği benim "Fişlenmişim" başlıklı yazımı çıkarmış ortaya...
Ve sonra şöyle demiş:
"Çok üzüldüm bu yoruma..."
Ardından da çizgisiz bir dosya káğıdına kargacık burgacık bir el yazısıyla kaleme aldığı mektubu çıkarmış...
Avukatına "Bu mektubu Ahmet Hakan"a ulaştırmanız mümkün olabilir mi?" diye ricada bulunmuş...
* * *
Eruygur"un mektubunu aldım elime...
Başladım okumaya...
Okurken biraz zorlandım, bazı kelimeleri çıkarmakta epey güçlük çektim ama sonuçta başardım...
Paşa mektupta kendisini gayet iyi ifade etmişti... Yani ifade-i meram açısından herhangi bir sorun yoktu...
Avukat Aytekin Bey"e, "Bu mektubu tam metin olarak yayınlayacağım" dedim...
* * *
Meğer hepsi bu kadar değilmiş...
Aytekin Erol, Kandıra Cezaevi"nde "Komutanım" dediği Hurşit Tolon Paşa ile de bir görüşme yapmış...
Görüşme sırasında Hurşit Paşa, "Şimdi söyleyeceklerimi istersen yazabilirsin" demiş...
Aytekin Bey, sözün burasında, "Tabii Paşa"nın yazabilirsin demesi yaz anlamına geliyordu" yorumunu yaptı...
Neyse...
Hurşit Paşa konuşmuş, Aytekin Bey de not tutmuş...
Ve ortaya Hurşit Paşa"nın ince sitemli, bol göndermeli kısa mesajı çıkmış...
Paşaların hali pür melali
MORAL: Her iki paşanın da moralleri yüksek... Her iki paşa da sıklıkla "Adalete güveniyoruz" mesajı veriyormuş.
CEZAEVİ YAŞAMI: Kandıra Cezaevi"nde tek kişilik hücrelerde kalıyorlar... Ancak ortak alanlarda birbirleriyle görüşebiliyorlar. Gazeteleri okuyorlar, televizyonları takip edebiliyorlar.
ZİYARETÇİLER: Avukatları ve aileleriyle sorunsuz bir şekilde görüşüyorlar... Bazı emekli orgeneraller, iki paşayı ziyaret etmek için girişimde bulunuyorlarmış...
MERAK: En merak ettikleri konu şu meşhur "Darbe Günlükleri" meselesiyle ilgili... "Özden Örnek Paşa madem bu günlükleri kaleme almadığını söylüyor... O halde neden çıkıp bir açıklama yapıp yeri göğü inletmiyor? Benim adıma kim günlük tutmuş diye meydan okumuyor... Bunu bir türlü anlamıyoruz" diyorlarmış.
SİTEM: Özellikle Hurşit Paşa"nın gönderdiği mesajdan da anlaşılabileceği gibi "içerideki paşalar", biraz sahipsiz bırakıldıklarını düşünüyorlar. "Eski dostları" tarafından yalnız bırakıldıkları duygusu içindeymişler.
Tam metin
Şener Eruygur"un mektubu
"Sayın Ahmet Hakan...
Bir gazetede, yapılan aramalar sırasında 1998-2004 yılları arasında benim bazı basın mensuplarını fişlettiğime dair belge bulunduğunu öne süren maksatlı, insafsız ve suçlayıcı bir haber yayınlanmıştır...
Benim Jandarma Genel Komutanlığı"ndaki görevim 2002-2004 dönemini kapsar. Dolayısıyla 1998"den başlayan bir fişlemeyi benim yapmam ya da yaptırmam fiilen mümkün değildir. Çünkü ben jandarma subayı değilim.
Sadece bu gerçek bile öne sürülen suçlamanın mesnetsizliğini göstermektedir. Jandarma Genel Komutanlığı"nda çalışmadığım dönemde benim böyle bir belge hazırlatmam mümkün olamaz.
Ayrıca Jandarma Genel Komutanı"nın "Şunu fişleyin, şunu fişlemeyin" diye bir çalışma içine girmesi işin doğal akışına da uygun değildir.
İddia edildiği gibi benim Harbiye Orduevi"nde bir ofisim de yoktur.
Sorgulanmam sırasında ilgililere söylediğim gibi, benim Ergenekon denilen bir örgütle uzaktan yakından bir ilgim yoktur. Bu gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır. Bu konuda yargıya güveniyorum.
Benim inançlı bir Atatürkçü yurttaş olarak Atatürkçü düşüncenin yaygınlaştırılması için yaptığım yasal çalışmalar dışında bir faaliyetim olmamıştır. Buna bütün arkadaşlarım tanıklık edebilirler.
Gizli amaçlarını üzerimden gerçekleştirmeye çalışanları, hakkımda yürüttükleri karalama kampanyasına son vererek, insaflı, vicdanlı ve yasalara saygılı olmaya çağırıyorum...
Şener Eruygur
Emekli Jandarma Genel Komutanı"
Hurşit Tolon"un mesajı
"Biz içeride huzurlu, onurlu ve alnımız açık olarak yüce Türk adaletinin tecellisini bekliyoruz. Ya dışarıdaki bazıları? Onlar ne durumda acaba?
Yanlı basın ve bilinen temsilcileri tarafından boynumuza "bombacı", "suikastçı", "darbeci" yaftaları takılmak istenmektedir.
Bu çamurlar, bu haksız ve mesnetsiz karalama kampanyalarıyla kırılan onurumuzu, aile şerefimizi ve haysiyetimizi kim koruyacak diye merak ediyoruz.
Sadece ve sadece yasalarımızın güvencesi altında olduğumuzu düşünüyoruz.
Eğer isterlerse acınacak halde olanlara buradan destek verebiliriz.
Hurşit Tolon
Emekli Orgeneral"
Sonra da ekledi:
"Şu anda Kandıra Cezaevi"nden çıktım. İstanbul"a doğru geliyorum. Sizinle acilen görüşmem lazım. Şener Paşa"mın size bir mesajı var..."
Üç saat sonra İstanbul"un orta yerinde, The Marmara"nın artık "Kitchenette" olan kafesinde buluşmak üzere sözleştik.
* * *
Ve buluştuk...
Avukat Aytekin Erol, kıdemli albayken askeriyeden emekli olmuş...
İki yıldır Ankara"da avukatlık yapıyormuş...
Türk Silahlı Kuvvetleri"nde önemli görevlerde bulunmuş emekli subay Aytekin Erol, meselelere hákim, ne yaptığını bilen biri. En azından bende bıraktığı izlenim böyle...
Birkaç giriş ve nezaket cümlesinin ardından. Sadede gelindi...
Erol, Şener Paşa ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını başladı anlatmaya...
Şener Paşa, görüşme sırasında, Hürriyet"ten kestiği benim "Fişlenmişim" başlıklı yazımı çıkarmış ortaya...
Ve sonra şöyle demiş:
"Çok üzüldüm bu yoruma..."
Ardından da çizgisiz bir dosya káğıdına kargacık burgacık bir el yazısıyla kaleme aldığı mektubu çıkarmış...
Avukatına "Bu mektubu Ahmet Hakan"a ulaştırmanız mümkün olabilir mi?" diye ricada bulunmuş...
* * *
Eruygur"un mektubunu aldım elime...
Başladım okumaya...
Okurken biraz zorlandım, bazı kelimeleri çıkarmakta epey güçlük çektim ama sonuçta başardım...
Paşa mektupta kendisini gayet iyi ifade etmişti... Yani ifade-i meram açısından herhangi bir sorun yoktu...
Avukat Aytekin Bey"e, "Bu mektubu tam metin olarak yayınlayacağım" dedim...
* * *
Meğer hepsi bu kadar değilmiş...
Aytekin Erol, Kandıra Cezaevi"nde "Komutanım" dediği Hurşit Tolon Paşa ile de bir görüşme yapmış...
Görüşme sırasında Hurşit Paşa, "Şimdi söyleyeceklerimi istersen yazabilirsin" demiş...
Aytekin Bey, sözün burasında, "Tabii Paşa"nın yazabilirsin demesi yaz anlamına geliyordu" yorumunu yaptı...
Neyse...
Hurşit Paşa konuşmuş, Aytekin Bey de not tutmuş...
Ve ortaya Hurşit Paşa"nın ince sitemli, bol göndermeli kısa mesajı çıkmış...
Paşaların hali pür melali
MORAL: Her iki paşanın da moralleri yüksek... Her iki paşa da sıklıkla "Adalete güveniyoruz" mesajı veriyormuş.
CEZAEVİ YAŞAMI: Kandıra Cezaevi"nde tek kişilik hücrelerde kalıyorlar... Ancak ortak alanlarda birbirleriyle görüşebiliyorlar. Gazeteleri okuyorlar, televizyonları takip edebiliyorlar.
ZİYARETÇİLER: Avukatları ve aileleriyle sorunsuz bir şekilde görüşüyorlar... Bazı emekli orgeneraller, iki paşayı ziyaret etmek için girişimde bulunuyorlarmış...
MERAK: En merak ettikleri konu şu meşhur "Darbe Günlükleri" meselesiyle ilgili... "Özden Örnek Paşa madem bu günlükleri kaleme almadığını söylüyor... O halde neden çıkıp bir açıklama yapıp yeri göğü inletmiyor? Benim adıma kim günlük tutmuş diye meydan okumuyor... Bunu bir türlü anlamıyoruz" diyorlarmış.
SİTEM: Özellikle Hurşit Paşa"nın gönderdiği mesajdan da anlaşılabileceği gibi "içerideki paşalar", biraz sahipsiz bırakıldıklarını düşünüyorlar. "Eski dostları" tarafından yalnız bırakıldıkları duygusu içindeymişler.
Tam metin
Şener Eruygur"un mektubu
"Sayın Ahmet Hakan...
Bir gazetede, yapılan aramalar sırasında 1998-2004 yılları arasında benim bazı basın mensuplarını fişlettiğime dair belge bulunduğunu öne süren maksatlı, insafsız ve suçlayıcı bir haber yayınlanmıştır...
Benim Jandarma Genel Komutanlığı"ndaki görevim 2002-2004 dönemini kapsar. Dolayısıyla 1998"den başlayan bir fişlemeyi benim yapmam ya da yaptırmam fiilen mümkün değildir. Çünkü ben jandarma subayı değilim.
Sadece bu gerçek bile öne sürülen suçlamanın mesnetsizliğini göstermektedir. Jandarma Genel Komutanlığı"nda çalışmadığım dönemde benim böyle bir belge hazırlatmam mümkün olamaz.
Ayrıca Jandarma Genel Komutanı"nın "Şunu fişleyin, şunu fişlemeyin" diye bir çalışma içine girmesi işin doğal akışına da uygun değildir.
İddia edildiği gibi benim Harbiye Orduevi"nde bir ofisim de yoktur.
Sorgulanmam sırasında ilgililere söylediğim gibi, benim Ergenekon denilen bir örgütle uzaktan yakından bir ilgim yoktur. Bu gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır. Bu konuda yargıya güveniyorum.
Benim inançlı bir Atatürkçü yurttaş olarak Atatürkçü düşüncenin yaygınlaştırılması için yaptığım yasal çalışmalar dışında bir faaliyetim olmamıştır. Buna bütün arkadaşlarım tanıklık edebilirler.
Gizli amaçlarını üzerimden gerçekleştirmeye çalışanları, hakkımda yürüttükleri karalama kampanyasına son vererek, insaflı, vicdanlı ve yasalara saygılı olmaya çağırıyorum...
Şener Eruygur
Emekli Jandarma Genel Komutanı"
Hurşit Tolon"un mesajı
"Biz içeride huzurlu, onurlu ve alnımız açık olarak yüce Türk adaletinin tecellisini bekliyoruz. Ya dışarıdaki bazıları? Onlar ne durumda acaba?
Yanlı basın ve bilinen temsilcileri tarafından boynumuza "bombacı", "suikastçı", "darbeci" yaftaları takılmak istenmektedir.
Bu çamurlar, bu haksız ve mesnetsiz karalama kampanyalarıyla kırılan onurumuzu, aile şerefimizi ve haysiyetimizi kim koruyacak diye merak ediyoruz.
Sadece ve sadece yasalarımızın güvencesi altında olduğumuzu düşünüyoruz.
Eğer isterlerse acınacak halde olanlara buradan destek verebiliriz.
Hurşit Tolon
Emekli Orgeneral"