Recep KOÇAK
İyilik Hedefimiz
Hayatımız yeni kararlar almak ve uygulamakla geçiyor. Bazen bir işi yapmama kararımız hayatımızın en önemli kararı olabiliyor.
Büyük küçük her kararın iyi ya da kötü, olumlu ya da olumsuz bir sonucu var. Her sonuçtan öncelikle biz sorumluyuz. Bu sorumluluğu üstlenip arkasında durmamız gerek.
Hedefimiz Allah’a güzel bir kul, O'nun rızasını kazanmış bir insan olmak ise ne mutlu bize.
O’nun sevgisine iyiliklerle ulaşabiliriz. Sadece kendimizin rahatını, felahını ve iyiliğini değil, başkalarının iyiliğini, mutluluğunu ve kurtuluşunu da düşünerek ve bu yönde adım atarak “iyi insan” olabiliriz.
Kaynaklarımız, zerre miktarı iyilik için ortaya konan bir çabanın da, kötülük yönünde sergilenen en küçük gayretlerin de karşılıksız kalmayacağını haber veriyor.
Cenâb-ı Hak bir âyet-i kerîmede şöyle buyuruyor:
“Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun! Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir.” (Âl-i İmrân, 30)
Bir bedevî Peygamber Efendimiz’in:
“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür” (Zilzâl, 7-8) âyetlerini okuduğunu dinleyince:
“–Ey Allah’ın Rasûlü, zerre ağırlığı kadar mı?” diye sordu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
“–Evet” buyurdu. Bir anda hâli değişiveren bedevî:
“–Vay benim kusurlarım!” dedi ve bu sözlerini defalarca tekrarlayıp durdu. Sonra da işittiği âyetleri tekrar ederek kalkıp gitti. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onun ardından:
“–İman bu bedevînin kalbine girdi” buyurdu. (Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, VIII, 595)
İyiliklerle dolu bir ömür kolay mıdır, zor mudur?
Zor değildir. Elbette bunun için bitmeyen bir çaba, tükenmez bir emek gerekir.
İnternet dünyasında istifade edilebilecek milyonlarca yazı dolaşıyor. Onlardan “iyi olma sanatı” başlıklı metin ilgimi çekti. İyilik yolculuğumuzda faydalı olacağını umduğum, Dr.Drauzio Varella’nın çalışmasını Fatih Erten’in çevirisiyle, küçük rötuşlar yaparak paylaşıyorum:
“Eğer hasta olmak istemiyorsan, duygularını anlat.
Saklanan ve baskılanan heyecan ve duygular gastrit, ülser, belfıtığı, belağrıları gibi hastalıklara yol açar. Zamanla; duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız! Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, karar vermelisin.
Kararsız kişi; güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık; sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır. İnsanlık tarihi kararlardan oluşur. Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir. Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, olduğundan farklı yaşama.
Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir. Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur. Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, kabullen.
Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır. Kendimizle barışık olmak, sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar. Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, çözümler bul.
Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler. Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı gıdalardan birisini üretir. Biz ne düşünüyorsak oyuz. Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerjiyi üretir.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, güven.
Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.
Eğer hasta olmak istemiyorsan, hayatı üzgün yaşama.
Mizah, tebessüm, huzur, mutluluk.. Bunlar sağlığa güç verir ve daha kaliteli bir yaşam getirir. Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. «İyi mizah bizi doktorun elinden korur». Mutluluk, sağlık ve terapidir.”
Her birimizin, bir “iyi insan olma” hedefi ve iyilikleri çoğaltma ideali bulunmalı. Bu yolda her yeni gün yeni adımlar atılmalı. Dev adımlar atılamayabilir. Karınca küçüktür, adımları miniktir ama azmin, kararlılığın ve çalışkanlığın simgesidir o.
Bu yazı da iyiliklerin artırılmasına bir karınca adımı kadar hizmet etse, kendimizi, bugünü kârlı tamamlamış sayarız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.