xxx52
İşsiz ve yoksullara yardım
Dünyada ve ülkemizde işsizlik artıyor. Bunun baş sebebinin, dünyayı kasıp kavuran kriz olduğunu biliyoruz. Talep düşüyor, pazarlar daralıyor, satılmayacak nesneyi üretmenin ve satmak üzere almanın manası kalmıyor. İşyerleri stok için üretmenin de sonuna gelince işçilere izin vermek veya çıkarmaktan başka çare bulamıyor. İç talebi arttırmak için elbette tedbir alınmalıdır ve alınıyor, ancak bunun da mevcut şartlar içinde işsizliği makul boyutlara indirmeye yetmeyeceği açıktır. Dünyanın nereye gideceği belli olmamakla beraber orta veya uzun vadede, kapitalizmin ve serbest piyasa ekonomisinin ölçüsüz bir kemmiyette şehirlere yığdığı insanların bir kısmının tekrar kırlara ve köylere yönelmeleri, ziraata ve hayvancılığa yönelmeleri kaçınılmaz gibi gözüküyor.
İleride durum ne olursa olsun bugün bir krizin içindeyiz; bu krizin işsiz ve aşsız bıraktığı milyonlar, daha önce de ihtiyaç içinde olanlar ordusuna katıldılar. İman, ahlak ve vicdanı olan hiçbir kimsenin “başkasından bana ne” demeye hakkı yoktur. İman ve ahlak saiklerinden başka bir saike daha Kur'an-ı Kerim şöyle dikkat çekiyor:
“Allah yolunda harcama yapın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.” (Bakara:2/195).
Bu âyette, Allah rızası için harcama yapılmazsa (bunun içinde mevcut şartlarda ilk sırayı yoksullara yardım almaktadır), yoksullar kendi hallerine bırakılırsa “toplumun kendini tehlikeye atmış olacağı” îma edilmektedir.
Muhalefet yardımın en geniş ve yeterli ölçüde nasıl yapılacağı konusu yerine, “hangi şekilde olursa iktidarın işine yarar” konusuna ağırlık veriyor, bütün çabasını bu noktaya yöneltiyor. Halbuki muhalif muvafık herkesin, bu şartlarda yoksullara yeterli yardımın nasıl yapılacağı meselesine ağırlık vermeleri zorunlu hale gelmiştir. Bu konuda kim en fazla gayret gösterir, en çok yaraya merhem olursa sevabı da, oyu da, alkışı da o alacaktır.
Şu anda elde olan yardım şekil ve araçları ferdi yardımlar yanında, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonu, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarından ibarettir. Aslında bu kaynaklar yoksullukla mücadele etmek ve yoksulların temel ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. Eksik olan bu kaynaklar arasındaki kopukluk, plansızlık, yardımın yerini bulmasına yönelik inceleme araştırma eksikliği ve konjonktüre uygun yardım hacminin ayarlanmasındaki yetersizliktir.
Gelecek yazıda “bu eksikleri gidermek için ne yapmalı” sorusuna cevap arayalım
İleride durum ne olursa olsun bugün bir krizin içindeyiz; bu krizin işsiz ve aşsız bıraktığı milyonlar, daha önce de ihtiyaç içinde olanlar ordusuna katıldılar. İman, ahlak ve vicdanı olan hiçbir kimsenin “başkasından bana ne” demeye hakkı yoktur. İman ve ahlak saiklerinden başka bir saike daha Kur'an-ı Kerim şöyle dikkat çekiyor:
“Allah yolunda harcama yapın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever.” (Bakara:2/195).
Bu âyette, Allah rızası için harcama yapılmazsa (bunun içinde mevcut şartlarda ilk sırayı yoksullara yardım almaktadır), yoksullar kendi hallerine bırakılırsa “toplumun kendini tehlikeye atmış olacağı” îma edilmektedir.
Muhalefet yardımın en geniş ve yeterli ölçüde nasıl yapılacağı konusu yerine, “hangi şekilde olursa iktidarın işine yarar” konusuna ağırlık veriyor, bütün çabasını bu noktaya yöneltiyor. Halbuki muhalif muvafık herkesin, bu şartlarda yoksullara yeterli yardımın nasıl yapılacağı meselesine ağırlık vermeleri zorunlu hale gelmiştir. Bu konuda kim en fazla gayret gösterir, en çok yaraya merhem olursa sevabı da, oyu da, alkışı da o alacaktır.
Şu anda elde olan yardım şekil ve araçları ferdi yardımlar yanında, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonu, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarından ibarettir. Aslında bu kaynaklar yoksullukla mücadele etmek ve yoksulların temel ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. Eksik olan bu kaynaklar arasındaki kopukluk, plansızlık, yardımın yerini bulmasına yönelik inceleme araştırma eksikliği ve konjonktüre uygun yardım hacminin ayarlanmasındaki yetersizliktir.
Gelecek yazıda “bu eksikleri gidermek için ne yapmalı” sorusuna cevap arayalım