Recep KOÇAK
İsrail Cephe Genişletiyor
Filistin’e yardımların son hazırlıkları yapılırken uluslar arası ilişkilerde hayli tecrübeli bir dostumuz, “İsrail bu gemilerin Gazze’ye ulaşmasına asla izin vermez. Bu durumu doğrudan kendi varlığına karşı yapılan bir saldırı olarak değerlendirecektir” yorumunu yapmıştı.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ı kısa süre önce ziyaret edip Filistin için yapılan hazırlıklarla ilgili son durumu dinlemiştik. Yıldırım ve arkadaşları kararlı görünüyorlardı.
Dün gecenin ilerleyen saatlerinde, Kıbrıs'ın 30 mil güneyinden Gazze'ye doğru giden ''Mavi Marmara'' gemisi ile diğer 5 gemi, hız kesmeden İsrail'in tatbikat yaptığı alana doğru yoluna devam ederken, İHH Başkanı Yıldırım, Mavi Marmara gemisinde bulunanlara hitap etti.
Yıldırım, Mavi Marmara gemisine İsrail gemilerinin yaklaştığını bildirdikten sonra yaptığı konuşmada, şunları söylüyordu:
''Değerli Türkiye halkı, sonuçta İsrail'in gerçek yüzüyle karşılaşmak üzereyiz. Savaş gemilerini yola çıkardı ve şu anda gördüğümüz 2 tane var. Etrafta daha fazla da olabilir. Gemilerle tacizdeler. Ne yapacaklarını bilemiyoruz. Zannediyoruz sabaha kadar çok ciddi bir şekilde bir sinir harbi yaşayacağız. Güç dengemiz iyi. İsrail'in filosuna karşı 6 tane sivil toplum gemisiyiz ama burada 50 tane ülkeden insan var. Eğer bir müdahale olur tutuklama olursa, 50 ülkenin şerefi yerle bir olmuştur. Onun için bu ülkeler kendilerini korumak ve gözetmek mecburiyetindedir.
Ben bu protestoların burada yapılması taraftarı değilim. İnsanlarımızın bu geceden itibaren İstanbul’daki konsolosluk ve Ankara'daki büyükelçiliğin önüne gidip orayı kitlemesi lazım. Çünkü bunlar bu tacizi yaparken aynı karşılığı alması lazım.''
Bülent Yıldırım, eğer müdahale sertleşirse herkesin kendi ülkelerindeki ilişkileri gözden geçirmesi lazım geldiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
''Onlara karşı kendi savunmamızı yapacağız. Bunun birtakım bedelleri olduğunu biliyoruz ama insanlığın kazancı adına bu bedeli ödemeyi göze aldık. O nedenle bütün kardeşlerime buradan sesleniyorum, biz geri adım atmayacağız. İsrail'in geri adım attığını herkes görecek. Çünkü bütün insanlık, İsrail'in yaptığı haksız uygulamaya karşıdır. Şu anda uluslararası sularda yapıyor bunu. Aslında bu yaptığı tam bir korsanlık. Ne yapacak, korsanlık yapıp bizim gemilere müdahale edip rehin alacak. Nasıl ki Türk askeri Somali açıklarına gittiyse, şimdi bu korsana ne yapacak, bütün dünya seyredecek. Bir kere yola çıktık, isteyen bizimle gelir, isteyen geride kalır. Ama burada insanlığın kazandığını hepimiz göreceğiz. Panik halinde değiliz, gerçekten çok sakiniz.''
İsrail altı yardım gemisine el koydu. Gemilere yapılan saldırı sırasında rastgele ateş edildi ve ilk haberlere göre 10 kişiden fazla yardım gönüllüsü vefat etti. Çok sayıda yaralının olduğu bilgisi geliyor.
Helikopterden ve denizden yapılan el koyma işinin ilk üç dakikasını bütün dünya izledi. Devamında ise geminin bütün iletişim kanalları İsrail tarafından devre dışı bırakıldığından dünya ile bağlantı kesildi.
Gemilerdeki bütün yardım gönüllülerinin havaalanına götürülüp Türkiye’ye gönderileceğine dair haberler ulaşıyor. Yardım gemilerinde 300’den fazla Türk vatandaşının olduğu biliniyor. Gemiler ve içindeki yardım malzemelerinin durumu henüz meçhul.
İsrail bu kadar ülke vatandaşının da katılımı ile başlatılan yardım hareketine silahlı saldırıda bulunurken cephe genişletti, tüm dünyayı karşısına almaktan çekinmedi.
Gemilere yapılan saldırıdan kısa bir süre önce Hatay İskenderun’da bulunan bir askeri birliğimize roketle saldırıda bulunuldu. Altı askerimiz şehit oldu, 7 askerimiz ağır yaralı, 4 askerimiz ise hafif yaralı.
Bu saldırının şekli, yöntemi ve profesyonelliği dikkate alındığında, bu saldırının gemilerimize yapılan saldırı ile aynı kaynaktan yapılma ihtimali çok güçlü.
Türkiye kritik bir gün yaşıyor. İsrail’in bu cüretinin etkileri günler, aylar hatta yıllarca devam edecektir.
İsrail, bu hukuk tanımazlığının sonucu olarak daha da yalnızlaşacaktır. Türkiye, bölgede İsrail’in çok rahat iletişim kurabildiği önemli bir ülke idi. İsrail, Türkiye’yi kısa vadede karşısına almayı hatta kaybetmeyi göze almış görünüyor.
Son üç yılda Filistin halkına yönelik yürütülen İsrail ambargosunu dünya gündemine en etkili taşıyan ülke Türkiye olmuştur. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki çıkışı Filistin sorununun altının kuvvetle çizilmesi anlamına gelmiş ve bu çıkışın, özellikle de İslam dünyasında, Arap dünyasında ve Türk dünyasında önemli yankıları olmuştu.
İsrail, yardım gemilerine yaptığı müdahale ile Davos’un rövanşını da almak istedi.
Son olayla, Filistin meselesi çok güçlü bir biçimde yeniden dünya kamuoyunun gündemine oturacaktır. Umulur ki, bu gelişmeler Filistin meselesinin kalıcı ve köklü çözümüne yönelik atılmış önemli bir adıma dönüşür.
Türkiye’nin, serinkanlılığını koruyarak İsrail’e gerekli cevabı vermeli. Dünya kamuoyuna İsrail zorbalığını anlatma konusunda en büyük iş yine Türkiye’ye düşecektir. Bu günden itibaren daha yoğun diplomatik temas ve faaliyet yürütmemiz gerekecek.
Türkiye’nin itibarının zedelenmemesi için, Filistinli kardeşlerimizin yıllardır çektikleri acıların son bulması için ve İsrail’in hukuk tanımazlığının tüm dünya tarafından bir kez daha anlaşılması için herkesin yapabileceği bir şeyler vardır.
Herkes üzerine düşenin azamisini hemen yapmalı.
Kazanan, zorbalık olmayacaktır. Zafer, mağdur ve mazlum Filistin halkınındır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.