İçinde önemli noktalar olsa da bazıları da çok basit ve komik gelebilecek sebeplerle hayatım spordan uzak oldu. Küçük bir maça girsem beni en çok rakip takımdaki arkadaşlarım sevdi. Oyun arkadaşlarım performansımı beğenmese de rakip takım bu konuda beni hep alkışlamıştır.

Ancak bugün dünyada sporun sadece spor olmadığını bilecek kadar konuyla ilgiliyim. Ülke içinde veya uluslararası arenada düzenlenen spor karşılaşmalarının sadece bir grup insanın ilgili sahada spor yaparak ter atmalarına yönelik olmadığını, bunun sosyal, siyasal, ekonomik, stratejik ve beynelmilel düzlemde çok önemli anlamlar taşıdığını hepimiz biliriz.

Dünyada değişik isim ve amaçlarla birçok spor karşılaşmaları düzenlenmektedir. Bunların bir kışı bölgesel, bir kısmı ise daha geniş çaplı olabilmektedir. Genelde boruyu elinde tutan da sesi kendi zevkine göre çıkarır.

Geçen hafta Konya’da “Konya 2021 İslami Dayanışma Oyunları” isimli bir organizasyon oldu. Üzerinde çok şeyler yazıldı, konuşuldu. Elbette lehte veya aleyhte birçok konu da konuşulacak. “Bu oyunların neresinde İslam var?” diye soranlar oldu. Sporcuların kıyafetlerine dikkat çekildi. “İslam’la bu kıyafetlerin arasında ilişki” arandı. Hatta bir sporcunun koşuya başlarken yaptığı Hristiyan adetleri üzere yaptığı dua görüntüye ele alındı ve “Müslümana bak” diye dalga geçildi.

Buna “bir de bu dönemde böylesi bir iş için bu kadar masraf ha! Bu harcamayı bize verseydiniz ya...” diye bencilliğini ve doymayan özelliğini ortaya koyan da oldu.

Hiçbir müsabakayı yakından izlemesem de üzerinde yapılan tartışmaları izleyen birisi olarak müsaadenizle ben de fikrimi yazayım.

Sizin söz söyleyeceğiniz ve önderlik ederek lider konuma oturacağınız bir olimpiyat hem pahalı, hem de çok zahmetli bir iştir. Ancak şayet amacınız dünyada lider ülke olmaksa durum farklıdır. Siz dünyada değişik konularda söz söyleyecekseniz, dinleri ve yaşam tarzlarına göre ayırmadan onları bazı konularda arkanızda görmek istiyorsanız biraz masraf edeceksiniz ve yorulacaksınız. Bazı görevli kardeşlerin midesine kramplar girecek. (Müsabakalar bittiğine sağlığına kavuşmuş olmalı ve kutlamayı biz aramızda yapacağız)

Siz bir oyunun adını “İslami Dayanışma Oyunları” koyunca elbette burada her türlü oyun ve aktivite İslam’ın bir parçası olmayacak. Buraya kendisini İslam ülkesi olarak tanıtan ve çok bilinen birkaç bilinen ülkeyi davet ederseniz kendiniz çalar kendiniz oynarsınız. İçinde Müslümanların da yaşadığı ama genel olarak kendilerini tam bir İslam ülkesi olarak tanıtmayan ülkeleri de “içinizde yaşayan Müslümanlar hatırına sizi de bizden sayıyoruz ve bunun için davet ediyoruz” derseniz durum daha da farklılaşacaktır. Sizin orada yaşayan Müslüman toplum hakkında kısa cümlelerle de olsa söz söyleme hakkınız olacaktır.

Burkina Faso’da konuyla alakalı bir gurup misafirle beraber ülkenin olimpiyat komitesini ziyaret ettik. Adamlar Müslüman mı? Değildi sanırım. Katılacak sporcuların dinini bilmiyorum. Ancak kahir ekseriyeti Müslüman değildir. Bunu ülkenin genel havasına bakarak söyleyebilirim. Bir ülkede yüzde altmış Müslüman halk var. Ama siyasete, spora veya diğer alanlara Müslümanlar hâkim olamamışsa veya hiç girememişse bu başkaca tartışılması gereken bir husustur. Siz bu kadar çoğunlukla Müslümanın yaşadığı bir ülkede Müslümanlar spor alanında yeterince temsil edilemiyor veya bu alan ilgi göstermiyorsa biraz da kendimize bakmamız gerekmez mi?

Ben küçükken bize “ilk kez Hz. Hüseyin’in (RA) kesik başıyla top oynandığını ve maç yapmanın buradan kaldığını” söylemişlerdi. Beni spordan uzaklaştıran tek neden bu olmasa da benim gibi birçok kimseyi de etkilemiştir. Belki de biz kendi içimizdeki bu yanlışı kolayca konuşma ve hemen ona inanma urunu temizlememiz gerekiyor.

Bu organizasyonun adıyla ilgili bazı tartışmalar olabilir. “Öyle değil de şöyle olsaydı” demek mümkün. “İçeriğinde şunlar da olsaydı veya şu bölümlere farklı bir düzenleme olsa daha güzel olacaktı” derseniz buna da eyvallah derim. Ancak burada Müslüman olmayan sporcuların katılması veya daha farklı görüntüler nedeniyle toptancı bir üslupla silip atmak hiç de adil olmaz.

Bizim dünyada söyleyecek sözlerimiz olmalı...