Katliamlarla, işkence merkezleriyle, suikastlerle, etnik ve mezhep savaşlarını kışkırtmasıyla bildiğimiz kiralık katiller ordusu Blackwater'ın Irak'tan Somali kıyılarına gönderilmesinden belliydi. Orada korsanlarla savaşma iddiasıyla McArthur adlı bir üs gemisi hazırlamalarından belliydi. Yıllardır bu köşede terörle mücadele adı altında insan ırkına savaş açanların çirkin yöntemlerinden örnekler verdik. Ebu Gureyb örneklerini not ettik. Kandahar'da, yağmur ormanlarında, Afrika'nın çöllerinde kurulan gizli cezaevlerini takip ettik. Avrupa ülkelerinin bazılarında da bu işkence merkezlerinin bulunduğunu vurguladık. CIA'nın esir ticareti yapan uçaklarını, gizli uçuşları yazdık. Türk hava sahasını bile kullanan CIA uçaklarından, Türk karasularına giren karakol gemilerinden bahsettik. Okyanuslarda dolaşan hayalet gemileri ve bu gemilerde tutulan binlerce insanı anlattık.
Şimdi aynı durum yeniden karşımıza çıktı. Nerede mi? Bugünlerde korsanlıklarıyla dünyaya ün salan Somali topraklarında ve Somali kıyılarında. Aslında Somali'nin Ebu Gureyb'i yedi yıldır faaliyetteydi. Ama yeni gelişmeler var. Nasıl mı? Anlatalım:
11 Eylül saldırılarından hemen sonra Amerika Kızıldeniz'in Hint Okyanusu'na açılan geçidini kontrol eden Cibuti'de dev bir askeri üs kurdu. O tarihten bu yana ABD donanması bu ülkede konuşlanmış durumda. Hem Kızıldeniz'i, hem Aden Körfezi'ni hem de dünyanın en önemli enerji koridorlarından birini bu üsten kontrol ediyor. Bu haliyle Suveyş'ten geçen bütün gemiler ABD donanması tarafından kontrol edilebiliyor. Sadece deniz geçidi değil, Somali, Etiyopya, Kenya'dan Afrika'nın derinliklerine kadar bölgede bütün enerji kaynakları ve ulaşım koridorları üzerindeki ABD çıkarları bu üsten yönetiliyor. Darfur krizi ve Sudan'la ilgili çalışmalar da. Yani, Afrika içlerindeki etnik çatışmalara buradan müdahale edilebiliyor. Cibuti merkezli Afrika operasyonu terörle mücedele resmi adıyla biliniyor. Yukarıda söylenenlerin hiçbiri kimsenin umurunda değil. Dünya kamuoyu bu operasyonları hep terörle mücadele hizmeti olarak biliyor. Elbette, Kenya ve Tanzanya'daki ABD büyükelçiliklerine saldırılarla bu operasyonların ilgisi var. Bölgede radikal İslamcılarla Batılı güçler arasında çetin bir savaş var. Ama bu olayın sadece görünen yüzü. 1991'de, ABD'nin Somali'ye yaptığı ve utanç verici biçimde çekilmek zorunda olduğu operasyon aslında bir kaynak/enerji müdahalesiydi. O günden bu yana Somali'de otorite yok. 2006'da Somalili bazı gruplar başkent Mogadişu dahil bütün ülkeyi ele geçirdiler. ABD, bu güçler İslamcı diye tekrar müdahale etti. Hristiyan Etiyopya ordusuyla birlikte. Başkentte bir hükümet kurdular. Ama bu yönetim şu an Magadişu'dan başka hiçbir yeri kontrol edemiyor. Bugünlerde, aslında birbiriyle çatışan gruplar merkezi hükümete ve bölgedeki ABD nüfuzuna karşı yeniden harekete geçti. 2001'den sonra Güneydoğu Asya'da tırmanan sonra kaybolan deniz korsanlığı son yıllarda, Somali ve Afrika'daki gelişmelerle bağlantılı şekilde bu bölgede başladı. Sadece bu yıl 90 gemi saldırıya uğradı, 17 tanesi kaçırıldı. Korsanların hareket alanları belli, üsleri belli, etki edebildikleri bölgeler belli. ABD'nin Cibuti üssü, Aden Körfezi'ndeki savaş gemileri, Avrupa Birliği ve NATO gemileri de bölgede. Korsanların üssüyle ABD üssü arasındaki mesafe hiç de uzak değil. Ama asla müdahale edilmiyor. En son Pentagon; Somali'de istikrar sağlanmadan müdahale edilemeyeceğini açıkladı. Amaç hiç de gizli değilmiş! Başkent Mogadişu'da ABD ve Etiyopya ordusunun koruduğu merkezi hükümet var. Bir şey daha var. Somali'nin 'Ebu Gureyb'i. Afrika operasyonlarında kaçırılan kişiler burada tutuluyor. Yani Mogadişu'da da bir ABD üssü var: Bir de gizli cezaevi, işkence merkezi. Bu kadar değil.. Merkezi Diego Garcia olan gizli sorgulama merkezlerinden biri de Cibuti'deki ABD üssü. Tıpkı Kandahar'daki kamp gibi. Artık esir kampı mı diyelim, işkence merkezi mi diyelim siz karar verin. Yine yetmedi: Okyanuslardaki hayalet gemilerden söz ediyorduk yıllardır. İşte o gemilerden bazıları bugün Somali açıklarında. Kızıldeniz'de, Aden Körfezi'nden Hint Okyanusu'na açılan bölgede geziniyor. Cibuti'deki üsten yönetiliyor. Korsanların sürat motorlarıyla gezindiği suda ABD'nin işkence gemileri, hayalet gemileri de geziyor. Ayrıca buradan sivil gemiler geçiyor ve saldırıya uğruyor. Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü, CIA uzmanları korsanların hakim olduğu, Somali'den ayrılan bölgede, Puntland'daydı. Ziyaretler yaptılar. Bölgenin yöneticileriyle görüştüler. Ne gariptir aynı anda Alman istihbaratının elemanları da bir diğer bölgeyi, Somali bölgesini ziyaret ediyordu. Onlar da o bölgenin üst düzey yetkilileriyle görüşmeler yapıyordu. Yabancılar Somali'den tahliye ediliyor. Başkent Mogadişu'daki havaalanı kapatıldı. Ülkenin büyük bir bölümü şu an dünyaya kapatılmış durumda. Kimse bu bölgedeki çokuluslu faaliyeti izlemiyor. Çokuluslu donanma orada, korsanlar orada. Sorgu merkezleri orada. İşkence üsleri orada, hayalet gemiler dediğimiz işkence gemileri orada. Dünyadan toplanan bir çok zanlı o bölgedeki hücrelerde. Somali dünyaya kapatılıyor. Ülke içinde çatışmalar devam ediyor. Nakliye ücretleri ve sigorta bedelleri tırmanıyor. Bütün dünya korsanlara karşı ne yapılacağını tartışıyor. Daha ne diyelim
.