xxxxx
İşgallerde 'din faktörü'
Auguste Comte'un tarihi devirleri modern zamanlardaki uluslararası ilişkileri anlamada maalesef etkili olmuştur. Zannedilir ki, Comte'un dediği gibi beşeriyetin tarihinde din sadece Ortaçağlar'da rol oynamış, 19. yüzyıla gelindiğinde sahneden çekilmiştir.
Öyle değil. Dün olduğu gibi bugün de din belirleyici faktörler arasında yer almaya devam etmektedir: Öyle ki, Amerika'da neredeyse hiçbir başkan ve yönetim dinî faktörü hesaba katmadan karar almıyor.
Amerika'nın İsrail'e verdiği şartsız desteği, Yuhanna İncili'nin kehanetler/alametler bölümünü bilmeden anlamak mümkün değildir. Özellikle Reagan'dan George W. Bush'a kadar "Tanrı'nın kıyamete zorlanması" ana stratejiler arasında yer almıştır. Daha önceki yönetimler de bu faktörün etkisinde politika geliştiriyordu; ama en çarpıcı olanı Ronald Reagan'ın 1986'da Libya'ya yapacağı saldırıdan bir gün önceki konuşmasında kullandığı cümle idi:
"Bu savaş, İsmailoğullarının son ferdini çölün derinliklerine sürünceye kadar devam edecektir." Reagan, Kaddafi'nin Aziziye'deki konutunu bombalayıp kundaktaki çocuğu öldürecekti, ama saldırıya öylesine derin tarihsel ve dinî bir anlam yükledi ki, dinî faktörün ne derecede belirleyici olduğunu bilenler bildi, bilmeyenler öylece bakakaldı.
Bu konu ABD'nin Irak'ı işgal ettiğinde bir kere daha gündeme geldi. Başkan George W. Bush, Irak'a "Haçlı seferi" ruhu veya misyonuyla gideceklerini söylüyordu. Kimine göre Bush bunu ağzından kaçırmıştı, kimine göre, kastettiği bildiğimiz 'Haçlı savaşları' değildi. Ancak sonraları ABC Televizyonu, Afganistan ve Irak'ta ABD askerlerinin kullandığı silahların üzerinde İncil şifreleri olduğunu ortaya çıkardı. O gün gazetelerde haber şöyle yer almıştı: "Üretici firma Trijicon'un silahlara İncil'den ayet şifreleri yerleştirdiği belirlendi. Tüfeklerin nişangâhlarına '2COR4:6' veya 'JN8:12' gibi değişik rakam ve harfler kazılı olduğunu tespit eden Amerikan ABC Televizyonu, bu silahlarla Irak ve Afgan askerlerine de eğitim verdiğini belirtiyordu. Tüfeğin nişangâhında yazılı olan '2COR4:6', İncil'in 'İkinci Korintliler 4:6' bölümünü işaret ediyor. İncil'in bu bölümünde 'Karanlığı aydınlatan ışığı veren Tanrı, yüceliğini İsa'nın şahsında göstermek için yüreklerimizi de aydınlattı' yazıyor. Bir başka grup tüfeğin üzerinde ise 'JN8:12' şifreleri bulunuyor. Bu da 'Yeniden Doğuş Bölümü'nü gösteriyor. Burada 'Ben dünyanın ışığıyım. Beni takip edenler asla karanlıkta yürümeyecekler, hayatın ışığıyla donanacaklar' ifadesi kullanılıyor." (Akşam, 20 Ocak 2010)
Hiç kuşkusuz dinin savaşlarda veya uluslararası politikanın tayininde bir faktör olarak rol oynaması sadece 'kendini inanca kaptırmış liderler'in değil, geniş kitlelerin de işi. 2007 yılına girerken, her 10 Amerikalıdan 4'ü dünyanın kaosa sürükleneceğine ve İsa Mesih'in dönmesi için gerekli şartların oluşturulması gerektiğine inandığını söylüyordu. İsa Mesih'e hazırlanmak gerekirdi.
Paul Craig Roberts, 2009'da 533,7 milyar dolarlık savunma harcamasına 126 milyar dolar daha ilave edildiğine işaret ettikten sonra şunu soruyordu: "Dünyanın tek süper-gücünün Irak ve Afganistan gibi ülkeler tarafından tehdit ediliyor olması nasıl mümkün olabilir? Eğer ki işgalcilere karşı gerilla kabiliyetinden başka bir askerî kapasitesi olmayan ülkeler tarafından tehdit edilebiliyorsa bu durumda ABD nasıl süper-güç olabilir? Bu savaşlar aldatmacadır, Amerikan silah sanayiini zenginleştirmek ve güvenlik kuvvetlerinin Amerikan vatandaşları üzerinde polis gücüne sahip olması için tasarlanmıştır."
Bu doğru. Haçlı seferlerini düzenleyenler de, belki Kudüs aşkıyla yol üzerindeki zenginlikleri yağmalamayı planlamışlardı, ama yine de seferlerin meşruiyet çerçevesi dindi. O günden beri İslam nefreti ve Türk korkusu, Batılıların sadece edebiyatlarına değil, operalarına, dillerine, argolarına sinmiş bulunuyor. Armida Operası'nın başarılı aranjörü Mehmet Yeşilçay'a göre 1098'de gerçekleşen ilk Haçlı Seferi'yle, bugünkü Afganistan ve Irak'ta yaşananlar bunların devamıdır.
İşgalcilerin bir bölümü zevk için, bir bölümü 'din adına" öldürüyor. Öldürmelerin bir bölümü de yeni savaş teknolojisi, özellikle İHA adı verilen Heronlar dolayısıyla oluyor.