Tahsin AKPINAR
İRAN...
Bir önceki ‘Molladan Allah Rızası İçin Tecavüz..!’ başlıklı yazımıza gelen tepkiler üzerine birde şerhini yazmak farz oldu. Ama önce maksadını aşan bir ifade için özürle başlayalım...
‘Dünya halklarının % 80’inden daha fazlasının beyninde İslam denilince; Humeyni, Somali’li korsanlar, kafa kesme videoları ve canlı bombalar gibi imgeler oluşması, adı barış olan İslam dini için ne kadar büyük bir şanssızlık olsa gerek.’Sözü maksadını aştı sanırım. Bu paragrafta adını zikrettiğimiz İran devriminin lideri İmam Humeyni’yi olumsuz örneklerle zikretmiş olmaktan dolayı onun hakkında da olumsuz bir yargı oluşmuş. Bu olumsuzluk algısından kaynaklanan yanlışlıktan dolayı rahmetli İmam Humeyni’nin maneviyatlarından ve sevenlerinden özür dilerim.
Kaldı ki İmam Humeyni’nin, İslam denildiğinde, batı toplumlarında % 80 (90’lı yıllar için geçerli) oranlarda akla gelen ilk imge olduğu doğrudur ama bu imgenin yanlış yada doğruluğu göreceli olduğundan batıda olumsuz olarak algılanmaktadır. Tabiki bu İmam Humeyni’nin kötü olduğu manasına gelmez.
Zaten bende olumsuz düşünmüyorum.
Kaldı ki söz konusu yazıyı, mezhep taassubuyla kaleme almış olduğumu iddia edenlerin, aynı yazıdaki şu paragrafı görmemiş olmaları, mezhep taasubunun kendi gözlerini ne kadar kör ettiğinin kanıtı:
‘Nasıl ki, bir zamanlar milyonlarca insanın, İslam’ı kendilerine din olarak seçmelerini, cizye gelirleri düşecek diye bazı Emevi Halifeleri engellediyse, şu anda da İslam’a susamış insanlığın, İslam Dini’ne girmesine en büyük engel, biz Müslümanlarız...’
Ayrıca şahsen tanıştığımız halde, tasvip etmediği şeyleri telefonla arayıp bizzat yüzyüze konuşmak yerine hakaret etmeyi seçen bazı şahısların, söz konusu yazıda İran’la ilgili şu paragrafın ilk kısmınada esaslı bir cevap vermesini bekliyorum:
‘Afganistan ve Çeçenistan’da Rusya’yı, Azerbaycan’da Ermenistan’ı, Suriye’de Eset’i tutarak Farisi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen, nemenem bir İslam devleti olduğunu ortaya koyduğu yetmezmiş gibi barış ve sevgi dini olan İslam’a zehirli ve dikenli bir dil monte etme gayretlerine girişiyor.’
Bağımsız Azerbaycan’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olan rahmetli Ebul Feyiz Elçibey’den Türkiye’nin kemalistlerinin rahatsız olması normal de, İran neden rahatsız oldu? Hem İran’ın hem Türkiye’nin, dindar ve halk adamı Elçibey yerine, SSCB komünist partisinin bir numarasına kadar tırmanmayı başarabilmiş genel sekreter Haydar Aliyev’i tercih etmesinde bir anormallik yok mu yani?
Tabi İran’ın, sosyalist ve dinsiz terör örgütü PKK’ya, ta en başından beri neden kol kanat gerdiğinin de esaslı bir izaha ihtiyacı var. İranla PKK terör örgütü yoldaş mı, soldaş mı yoksa gardaş mı..?
İran’ın avukatlığına soyunarak, beni İran düşmanlığıyla suçlayanların, İran ajanlarının ülkemizin doğusunda PKK’lı teröristlerle birlikte, sınır karakollarımızla ilgili yaptıkları bilgi toplama çalışmasını, neden yaptıklarını izah etmek zorudalar.
İki de bir kuru kabadayı ve generalimsi bürokratlarının, çıkıp ülkemizi vurmakla tehdit ettiği de yalan mı?
Hiçbir müslüman kavme düşmanlığımız söz konusu olamaz ama elbette ki kızgınlıklarımız vardır... İran’a da var. Bu ülkenin tarihinde, İslam adına yapılan tek fetih olmadığı gibi, Osmanlı’nın Avrupa’da daha fazla ilerlemesini engelleyen en önemli unsur da İran cephesinde bir türlü barışın sağlanamamasıdır. Hatta İran ülkenin tarihinde haçlılarla ittifaklar vardır. Ama ne Selçuklu’da, ne Osmanlı’da böyle bir şey yoktur. Özel tarih dersi isteyenlere tarih dersi verilir ancak önce bu dersi almak isteyenlerin ön yargılarından kurtulmaları gerekmektedir. Sahi dostum; zahmet olmazsa sana, bir zahmet Nadir Şah’ın neden ve kimler tarafından şehit edildiğine de bi bakıver.
İran’ın, mezhep taasubuna boğulmuş dış politikasına dair eleştirilerimiz üzerine, bize sövüp saymak yerine, İranlı büyük mütefekkir Ali Şeriati’nin, İrandaki şia anlayışını neden Safevi şiası olmakla ve Ali şiasına sırtını dönmekle itham ettiğine dair biraz kafa yorun isterseniz.
Hani Kuran-ı Kerim’de, sık sık ‘Hiç akletmez misiniz?’ deniyor ya..! ‘Su içince oruç bozulmaz’ diyen Ayetullah postunda oturan adama sorma, kendin düşün istersen. Sana zahmet...
Yazılarımızı, ne mezhep taasubuyla kaleme alırız, ne de öyle itham edildiğimiz gibi ABD’nin emrine veririz. Bundan Allah’a sığınırız ama sırf mezhep taasubundan dolayı, yüz bin insanı katleden Eset gibi canavarları desteklemekten de Allah’a sığınırız. Farisi’lere özel bir kinimiz yoktur. Yüzde yüz Türk kanı taşımamıza rağmen Türk milliyetçiliğinden de Allah’a sığınırız. Her türlü asabiyet şeytandandır ve ayaklarımızın altındadır.
Usta da böyle demişti! Sen iyi bilirsin...
İran’ın; miline milletine, külüne kültürüne, burcuna, hurcuna, taşına, toprağına, mahına, şahına değil, İran’ın Şah’ına karşıyız. İki de bir, Türkiye’ye şah çekmesine de tümden karşıyız.
Ey öfkeleri yüzünden başka kavimlere adaletsiz davranmak için can atarak, Obama’nın kızına tecavüz edebilme istidadına sahip olup, bu imkana kavuşacakları günü sabırsızlıkla bekleyenler:Bu, sizin İrancı damarınıza yönelik, ameli bir cevaptır. ‘Bence bize düşen böyle bir haber varsa bile görmezden gelmektir.’ diyebilecek kadar tozutan ruh halinize, itikadi bir cevap vermeye ise değmezsiniz.
O haberin, düzmece olabileceğini hesap edemeyecek kadar, ne zeka yoksunluğumuz var, ne de mesleki formasyon eksikliğimiz. Böyle feci bir haber karşısında, ‘bize düşen bunu görmezlikten gelmektir’ diyen ruh yapısına teslim olmamak ve İslam’ın vicdanının sesi olmak adına yazılmıştır o yazı.
Kalpleri elinde tutan Allah’tır.
Ayrıca ırak ve Afganistan’da ki Amerikan askerlerinin tecevüzlerini hatırlatanlar, aynı yazıda vurgu yaptığımız XX. yüz yılın parlayan son hilali Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’ten hiç bir şey anlamamışlar.
E Mail : akpinartahsin@hotmail.com
Twitter: @akpinartahsin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.