İnceldiği yerden kopsun…

İsrail'in kırk yıl önce nükleer silah sahibi olmasına en büyük desteği ABD vermişti. 2006'da günışığına çıkarılan otuz kadar arşiv belgesi, ABD-İsrail Tandemi'nin nükleer silah alanında nasıl inceden top çevirdiklerini gösteriyor.

ABD Başkanı Richard Nixon ile İsrail Başbakanı Golda Meir arasındaki güvenin yanı sıra İsrail'in ABD yönetimi üzerinde etkili olan gizli destekçilerinin katkılarıyla ABD İsrail'in nükleer silah geliştirmesine sessizce onay vermişti. İki ülke, bu hayati gelişmeyi dışarıya yansıtmama konusunda anlaşmışlardı…

İsrail'le yapılmış gizli anlaşma sebebiyle, ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in elinde nükleer bomba olduğuna dair istihbarat bilgisini Kongre'ye vermeyi reddediyordu.

*

Başbakan Erdoğan'ın “Biz bölgemizde nükleer silah istemiyoruz. Ancak İran'a 'Nükleer silah yapma' diyenlerin de nükleer silahının olmaması lazım…” şeklindeki sözlerine kimi emekli büyükelçiler tepki göstermiş…

Türkiye'nin eski NATO daimi büyükelçisi Ümit Pamir Başbakan'ın kast ettiği ülkenin büyük bir olasılıkla İsrail olduğuna değindikten sonra söyle demiş:

“-Eğer Başbakan ABD'yi de işin içine katmışsa, o zaman Türkiye'nin üyesi bulunduğu NATO'nun savunma doktrinine tezat bir politika dile getirmiş olur ki, bu da sorun yaratır.” (Milliyet)

Erdoğan'ın kast ettiği ülkelerin ABD ve İsrail olduğu belli de; biz şu “NATO doktrinine tezat teşkil edecek beyanlarda bulunma” meselesini işaretleyelim:

Emekli büyükelçimizin öncelikle “Türkiye NATO üyesi, ancak müttefikliği sürüyor mu acaba?” diye bir sorgulamaya girmesinde fayda var.

“Müttefik” Türkiye, ABD-İsrail ikilisinin bütün engelleme çabalarına karşı çıkmış ve geçtiğimiz Ağustos'ta İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın İstanbul ziyareti gerçekleşmişti.

Ayrıca, Gürcistan Krizi esnasında NATO içinde fikri ayrılıklar yaşandığını; Türkiye'nin “müttefiki?” ABD ile ters düştüğünü hatırlayalım.

Son olarak; Başbakan'ın nükleer silahlarla ilgili açıklaması NATO'nun savunma doktrinine tezat teşkil ediyormuş:

Ederse etsin; hatta inceldiği yerden kopsun!

*

“İçimizdeki İrlandalılar” takımından bir zatı şahanenin Mandrake'liği tutmuş; son sözleri üzerine Erdoğan'ı el çabukluğu marifet “İrancı Başbakan” yapıvermiş!

“Nükleerleşmiş bir İran'ın Türkiye için ne denli kritik bir tehdit oluşturacağı” hikayesini -daha doğrusu Sam Amca'sının “kabus siparişi”ni- bir kere daha itina ile pişirebilmek için fırına vermiş…

Diplomasi Mandrakesi, üstüne bir de “Erdoğan, İran'ı neden kolluyor?” diye soruyor.

Son dönemde Türkiye-İran ilişkilerinin çok ileri bir seviyeye ulaşmasının, “Ankara'nın Washington'dan kopması” süreciyle birebir bağlantılı olduğu gerçeğini inatla göz ardı etmeye devam edelim!

Türkiye-İran Hattı, Başbakan'ın kişisel yaklaşımıyla veya hükümetin tercihi ekseninde oluşmuş değildir.

Ya? Ankara'daki “devlet politikası” böyledir.

*

Hamas liderleriyle görüşerek İsrail ve ABD yönetimini kızdıran eski başkanlardan Jimmy Carter geçtiğimiz aylarda “İsrail'in 150 nükleer silahı olduğuna” dikkat çekmişti…

“-İsrail'in nükleer silahları cici; İran'ın nükleer silaha sahip olma ihtimali bile -tu kaka!”

'İçimizdeki Efsuncu İliştirilmişler' ve de emekli büyükelçiler; nükleer çifte standardınızı nasıl alırdınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar