Demliyazılar
İlim Yayma Camiası’nın 12 Eylül’deki Rolü
Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’e kendi partisinin bir il başkanı, “Keşke bir darbe olsa da ülke kurtulsa” demesi üzerine şu ibretlik cevabı almıştır; “Arkadaşlar, en kötü demokrasi, en iyi darbeden daha iyidir.”
Türkiye demokrasisi hep darbelerden çekmiştir.
Geçenlerde 27 Mayıs darbesinin yıldönümüydü.
Ve hâlâ bu darbeyi savunan zavallı CHP’li zevat var.
Böyle bir zevatın da çıkıp halktan oy istemesi ve halkın da onlara oy vermek için çırpınması çok düşünülecek bir durum.
Bendeniz hayatım boyunca birbuçuk darbe gördüm.
Bunlardan biri 12 Eylül dönemiydi.
İlkokul öğrencisiydim. Her şeyin idrakine varamıyordum ama bizim evin karşısında gece vakti hedef gözetmeksizin havaya silah çektiklerinde babamın “herkes yere yatsın” çığlığı şu an bile tazeliğini koruyor.
Halka çektirilen zulümler, Türkiye’de faili meçhul nice ölümler, hapishanelerde yapılan işkenceler, kendi adamlarını kayırma, askerin "İşleri siviller bozar ben düzeltirim" zihniyeti o dönemden kalma bir anlayış.
Ya 28 Şubat?
Sindirilmeye çalışılan muhafazakâr kesimler.
Demokrasi var derken manevi şiddetin en alasını onlar gördü.
Aslında 28 Şubat’ta bu zemini de hazırlayanlar yine bizlerdik.
…
Darbelerin niçin yapıldığını ve sonuçlarının neler olduğunu sadece okurdum.
Ama bu Pazar gittiğim İlim Yayma Vakfı’nın 7.’cisi düzenlenen İlim Yayma Mezun ve Mensupları Pilav Gününde konuşmacılardan darbenin nasıl gerçekleştiğini dinleyince daha iyi anlamış oldum.
Her yılın Mayıs ayının son Pazar’ı yapılan bu programa ben de davet edildim.
Hem eski dostları görmüş oldum hem de büyüklerimizden yakın tarihin bazı olaylarını öğrenmiş oldum.
Program ünlü Ekmekçizade Medresesi’nde gerçekleştirildi.
Medrese dörtgen bir avlunun içinde, üç tarafı odalarla çevrili. Kıble tarafında da mescid mevcut.
Avlusunda büyük bir dut ağacı ile malta eriği ağacı var.
Avlu düzenlenmesi çok güzel yapılmış bu tarihi mekânın her yanı rengarenk çiçeklerle bezenmiş.
Programa Türkiye’nin bürokrasi ve siyasi alanında tanınmış önemli isimleri katıldılar. Onların birçoğunun ortak özelliği, öğrencilik döneminde İlim Yayma'dan hizmet almış olmalarıydı.
Buram buram tarih kokan bu mekânda, yine birbirinden değerli kişilerin katıldığı bu programı şahsım adına çok verimli ve bereketli buldum.
12 Eylül’ün en şedit dönemlerinde İlim Yayma Vakfı, Anadolu'dan gelmiş mazbut gençler için en iyi sığınma merkezi olmuş.
Konuşmacılardan biri; “Türkiye iki kampa bölünmüştü. Biri solcular, diğeri de sağcılardı. Her iki gruba da silah sağlanarak birbirlerine kırdırılırdı. Bundaki amaç Türkiye’nin önünü tıkamaktı. İlim Yayma Vakfı, bu iki grubun dışında olduğundan bizler o dönemde buraya sığındık. Biz bu oyunlara gelmedik İlim Yayma sayesinde” diyerek İlim Yayma Camiasının farklılığına ve önemine işaret etti.
Diğer bir konuşmacı da kendisinin, şimdiki adı Çapa Öğretmen Lisesi olan Çapa Öğretmen Yüksekokulu’nda okuduğunu belirterek “Duvarına 'Masonlar, Solcular El Ele' yazısı yazıldığı için okulumuz kapandı. Bizler de Anadolu’dan gelmiş fakir ailelerin çocuklarıyız. Gideceğimiz hiçbir yerimiz yokken bir arkadaşımız vasıtasıyla Avukat Yusuf Türel Amcamızın yanına geldik. O bize sahip çıktı ve bizim burada, İlim Yayma Vakfı’nda barınmamızı sağladı.”
Bu konuşmaları dinledikçe darbelerin ne kadar da nefret verici bir şey olduğunu ziyadesiyle anlamış oldum.
Ayrıca İlim Yayma Camiasının önemini bir kez daha idrak ettim.
Darbeler, bir çeşit böl parçala yut taktiğidir.
Türkiyene zaman istikrara kavuşsa önüne engeller konuldu.
Türkiye’nin büyüklüğünden ve gelişmişliğinden rahatsızlık duyan yerli ve yabancı merkezler boş durmuyor.
Şimdi de bu halka darbenin işlemeyeceğini bildiklerinden Kürt sorununu ortaya attılar.
Aslında Kürt kardeşlerimizin yıllar boyu devam eden sorunlarının çoğuna neşter vurulmaya başlandı. Her anlamda iyileştirme çalışmaları bugün Diyarbakır için açıklanan projelerden de anlıyoruz ki hız kesmeden devam edecek.
Sorun Kürt kardeşlerimizi istismar etmek isteyen çevreler. Onlar elbette boş durmayacaklar. Onlar, birlik ve beraberliğimizin zarar görmesi için var güçleriyle şer planlar yapmaya devam edecekler.
İnançlı ve devletine bağlı olan her Kürt kardeşimiz bu oyunlara gelmemeli.
Çünkü PKK ve yandaşlarının İslam’la alakası olmadığı gibi inançlarımızla dalga geçmektedirler.
Dış mihraklar ve onların maşası ne kadar istemese de Türkiye, Batı’nın korkulu rüyası olmaya devam edecek.
Kenetlenmemiz halinde hem bölgemizin, hem de dünyanın lider ülkelerinden biri olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.