A. Semih TORUN
İlâhî Fırsatlarla Hayatı Yeniden Şekillendirmek
Günahlardan arınması için Allah ü Teâlâ kullarına fırsatlar sunmaktadır. Hac ve umre de bu fırsatlardandır. Yüce Yaratıcımız; “günlerden cumayı, aylardan Ramazan’ı, canlılardan insanı, peygamberlerden Hazret-i Muhammed Mustafa s.a.v Efendimiz’i, beldelerden Mekke-i Mükerreme’yi, mescidlerden Kabe’nin bulunduğu Mescid-i Haram’ı, sulardan zemzemi diğerlerine üstün kılmıştır.”
Kabe’nin kelime anlamı; “küp şeklinde olan” demektir. Yeryüzündeki ilk mabed olan Kabe-i Muazzama’ya, “Allah’ın evi” manasına gelen “Beytullah” da denir. Dünyanın merkezinde olan Kabe’nin şu anda bulunduğu yerin sonsuzluğa doğru hem yukarısı, hem de aşağısı Kabe hükmündedir. Allah, Kabe’nin bulunduğu mekânı kutsal kılmıştır. Her Müslüman namaz kılarken kıbleye yönelir ve yeryüzünde her an Beytullah’a dönülerek ibadet edilir.
Ülkemizde hac kontenjanları talebi karşılamadığı için insanlarımız umreye rağbet etmektedir. Bazı şirketlerin bayilerini umreye götürmesi, hem şirket hem de bayiler için manevi ve maddi kazanımlar sağlamaktadır. Genelde Mayıs ayı, şirketlerin bayilerini umreye götürdüğü aydır. Mayıs ayı itibarıyla bu sene Türkiye’den umreye gidenlerin sayısı, 250.000’i aşmış olup umre mevsimi içinde bu sayının 1.000.000’u bulacağı tahmin edilmektedir. Dünya Müslümanlarından umreye gidenlerin istatistiklerine bakıldığında Türkiye, İran’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Umre vesilesi ile çok duygulu anlar yaşanmaktadır. Kimi gidiyorum diye sevinirken, kimisi gidenlerle, bazısı ise rüzgâr ve şiirlerle Rasûlullah’a salât ü selâmlar göndermektedir.
“Şahidim arzu semâdır bütün ecrâmiyle,
Âşıkım sıdk ile ben, Hazret-i Şâh-ı Rusule.”
(Şahidimdir, yer ve semâ, / Âşığım ben Rasüller Şâhı’na.)
“Hâkine sürmek için ne yüzüm, ne de imkânım var,
Aman ey kân-i şefâat, pek büyük isyanım var.”
(Toprağına sürmek için ne yüzüm, ne da imkânım var, / Aman, ey Şefâat Kaynağı, pek çok günâhım var!..)
“Ey bâd-ı sabâ, uğrarsa yolun, semt-i Harameyn’e,
Ta‘zîmimi arzeyle Rasûlü’s-sekaleyn’e.”
(Ey sabah rüzgârı, yolun sevgilinin memleketi olan Haremeyn’e uğrarsa, / Aşkımızı, muhabbetimizi ve hürmetimizi arzeyle Rasûlullâh’a…)
“Ey bâd-ı sabâ es, yürü ol yâre selâm et.
Mahbûb-ı Hudâ Ahmed-i Muhtâr'e selâm et.”
(Ey sabah rüzgârı, es de O yâre selâm et./ Allah’ın sevgilisi Ahmed-i Muhtâr'a selâm et.)
“Eşini-dostunu toparlayıp hep beraber umreye gidenler, çocuğu ve hanımı ile yollara düşenler, doğuştan hasta küçük çocuğu ve beyi ile Yaratıcı’nın huzurunda niyâzda bulunanlar” hep o güzel beldede bir araya geldiler. “Bir ay önce umrede vefat eden o güzel insanın mezarını ziyarete giden oğul ve kardeşin göz yaşları, izdihamdan dolayı Ravza-i Mutahhara’da iki rekat namaz kılamadığı için gözleri dolu dolu olan hâmile bir hanımın duygulu hâli, çocukların tavafları, sa‘y yapılırken duyulan heyecan, Efendimiz’in huzurunda ve Kabe’nin etrafında dillerden dökülen dualar” insanı, maneviyat ikliminin derinliklerine daldırmaktadır.
Gönüller fâtihi Efendimiz’in ayağının değdiği her yerde O’nu ve ashâbını hatırlamamız, İslâm Tarihi’nden ders alarak hayatımızı şekillendirmemiz gerekmektedir. Kalan ömrümüzü, yeniden planlayarak tertemiz bir sayfa açmak mümkündür. Allâhımız, hac, umre, üçaylar, kandiller, bayramlar vesilesi ile her an yeni ve pâk bir sayfa açmamızı istemektedir.
Peygamberimizin arkadaşları olan ashâb-ı kirâm, mazlumlara yardımcı olmak ve gönülleri fethetmek için kıtalar arası seferler yapmışlardır. İslâm coğrafyasının değişik yerlerinde sahâbenin mezarları bulunmaktadır. Sahâbiler, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’de kalmanın ve orada ibadet etmenin sevabının çok olduğunu bilmelerine rağmen, İslâm’ın güzelliklerini diğer insanlara da ulaştırmak için yollara düşmüşler ve bir kısmı gittikleri yerlerde vefat etmişlerdir.
Rabbimiz, kullarının manen temizlenmesi için üç aylık bir kamp dönemi hazırlamış ve bu dönemi güzel bir şekilde değerlendirenleri bayram ile mükâfatlandırmıştır. Receb, Şa‘ban ve Ramazan ayları mübarek üçaylar olup bu aylardaki Regâib, Mi‘rac, Berâet ve Kadir geceleri bizler için büyük fırsattır. Peygamber Efendimiz’in üçaylara girerken yaptığı dua ne kadar güzeldir: “Allahım, Receb ve Şa‘ban ayını bizim için bereketlendir ve bizi Ramazan’a ulaştır.”
Sevgili okurlarım,
Mübarek üçaylarınızı ve Regaib Kandilinizi tebrik eder, sizlere en yakın zamanda hac ve umre nasip etmesini Yüce Allah’tan niyaz ederim.
Ahmet Semih Torun - Habername
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.