xxx33
İktidara alternatif olmanın yolları bellidir...
Önceki gün deneyimli ve üst görevlerde bulunmuş "Merkez"den bir siyasetçi ile uzun uzun sohbet ettik.
Şu gözlemlerini seslendirdi.
1-AK Parti'nin şu anda ciddi bir alternatifinin olmaması, Türk siyasetinin ebediyen böyle kalacağı anlamına gelmiyor. Ayrıca AK Parti'nin doğal yıpranmasının muhtıralar ve kapatma davaları ile durdurulduğu da unutulmamalıdır.
2-AK Parti hakkında açılan kapatma davası, bu partiye iki yönden olumlu katkıda bulundu. Önce bu parti "Mazlum" konumuna girdi. Desteği arttı. Sonra da kapatma gelmeyince bu sonuç bir "Zafer" olarak algılandı. Siyasette mazlum olmak da, muzaffer olmak da kitleler nezdinde prim yaptırır.
3-İktidara ciddi bir alternatifin olması için, muhalefette sadece karizmatik liderlerin varlığı yetmez. Ayrıca bir iktidarın her icraatını eleştirmek de, muhalefete güç katmaz. Önemli olan iktidarın yapamadıklarının vurgulanması ve kendileri iktidar olursa ne tür alternatif çözümleri ne çeşit bir icraat programı ile uygulayacaklarının açıklanabilmesidir.
4-Ne olursa olsun siyasetin anahtarı ekonomidir. İşsizliğe somut çözümler, toplumda prim yapar. Ayrıca dış ödemeler dengesinin bozuk olduğunu veya dış ticaret açığını vurgulamak herkesin yapabileceği bir şeydir. Önemli olan kendileri iktidar olursa bu çarpıklığı nasıl düzelteceklerinin somut projesinin açıklanabilmesidir.
5-Ergenekon Davası ciddiye alınmalıdır. Yarım yüzyılda doğrudan ve dolaylı darbelere sahne olmuş, Güneydoğusunda örtülü bir savaşın yaşandığı bir ülkede, devlet fonksiyonerlerinin yasadışı alanlar yaratmış olması, doğal yansımalardır. Şeffaf ve hukukun üstün olduğu bir yapı kurmak, siyasetçilerin öncelikli hedefi olmalıdır. AK Parti bu fırsatı AB hedefine sahip çıkarak yakalamıştı. Ama nedense bu hedefe tam olarak bağlı kalamadılar ve konuyu sulandırdılar. Bu da en somut başarısızlıklarıdır
Şu gözlemlerini seslendirdi.
1-AK Parti'nin şu anda ciddi bir alternatifinin olmaması, Türk siyasetinin ebediyen böyle kalacağı anlamına gelmiyor. Ayrıca AK Parti'nin doğal yıpranmasının muhtıralar ve kapatma davaları ile durdurulduğu da unutulmamalıdır.
2-AK Parti hakkında açılan kapatma davası, bu partiye iki yönden olumlu katkıda bulundu. Önce bu parti "Mazlum" konumuna girdi. Desteği arttı. Sonra da kapatma gelmeyince bu sonuç bir "Zafer" olarak algılandı. Siyasette mazlum olmak da, muzaffer olmak da kitleler nezdinde prim yaptırır.
3-İktidara ciddi bir alternatifin olması için, muhalefette sadece karizmatik liderlerin varlığı yetmez. Ayrıca bir iktidarın her icraatını eleştirmek de, muhalefete güç katmaz. Önemli olan iktidarın yapamadıklarının vurgulanması ve kendileri iktidar olursa ne tür alternatif çözümleri ne çeşit bir icraat programı ile uygulayacaklarının açıklanabilmesidir.
4-Ne olursa olsun siyasetin anahtarı ekonomidir. İşsizliğe somut çözümler, toplumda prim yapar. Ayrıca dış ödemeler dengesinin bozuk olduğunu veya dış ticaret açığını vurgulamak herkesin yapabileceği bir şeydir. Önemli olan kendileri iktidar olursa bu çarpıklığı nasıl düzelteceklerinin somut projesinin açıklanabilmesidir.
5-Ergenekon Davası ciddiye alınmalıdır. Yarım yüzyılda doğrudan ve dolaylı darbelere sahne olmuş, Güneydoğusunda örtülü bir savaşın yaşandığı bir ülkede, devlet fonksiyonerlerinin yasadışı alanlar yaratmış olması, doğal yansımalardır. Şeffaf ve hukukun üstün olduğu bir yapı kurmak, siyasetçilerin öncelikli hedefi olmalıdır. AK Parti bu fırsatı AB hedefine sahip çıkarak yakalamıştı. Ama nedense bu hedefe tam olarak bağlı kalamadılar ve konuyu sulandırdılar. Bu da en somut başarısızlıklarıdır