İKİ KANATLILIK

        Bulutlara asılan düş iplerinin kesilmesiyle, denize atılan sitem taşlarının boğulmasıyla, güneşe açılan özlem izlerinin kaybolmasıyla: Antik çağın çevresinde tablolara geçmiş ve solgun sayfalara kayıt düşmüş tarih ağaçları… Anlık geçmişin yoluna dikilen tarih ağaçları; kim bilir hangi toplumsal anıların yorgunluğunu üzerinde taşıyordu, kim bilir düşen kuru yapraklarında hangi insanların hüzün ya da saadetini saklıyordu. Bilinmez bir fasıldı geldi ve geçti.

         Zamanın elinde hayatın gram soluğu yutulmuş ve vakti dolan ruhlar çekilmiştir. Nesepten yığılan nesiller birikerek ve bunlara da son verilerek, nesep silsilesi hiç kesilmeden süzülüp durmaktadır.

         Çağların derin kuyusu içinde yaşamış olan insanlar. Kimileri; Yaşlı Dünya’mızın ilanına iyi ya da kötü olarak eklenerek yaşamış, ölüm inayeti ile yeryüzünün toprak yüküne gömülmüş ve zamanın ruhu içinde silinip gitmişlerdir. Kimileri de; toplumları sarsan, yürekleri yaralayan fitnenin dişli gözcüsü- fesadın dilli sözcüsü olarak bulundukları her yerde kargaşa taşını fırlattılar, şeytanın yoluna benliğini sattılar. Karanlığın gizliliğinde, yeraltının fısıldayışında, hainliğin sisliliğinde buluşarak şer düzeni kurmuşlardır.  Talih ( kötü) insanlar yaktıkları ve yaydıkları şerli ateşle tarih ağacının gövdesine kül serpmişlerdir. Hecelerin fısıltılı inleyişin de, ideolojilerin dikenli kıskacında istikametleri çamurla karartarak buhranlı cinnetlerin balyozlarını vuruyorlardı.  Günümüzün hayat direğinde bulunan insanlığın kalbini sıkıştıran hayırdan uzak ve lanetle anılan isimler olarak tarih sahnesinde yer bulmuşlar ve uzakların kanlı rengine yaslanmışlardır.

          Güzelliklerin mana ufkuna ve vuslatına kanat açtıran, rahmet deryasının serinliğine daldıran, gönüllerin istikamet ve ruhların istirahat varoluşunu sağlayan, berrak suların aynasında ve rahmet tecellisinin hikmetinde:  Peygamberler

          İnsanlığın safiyet çilelisi olarak zahmetler üstü zahmetlerle yüzleşmiş, fikirsel kodlamalarını yakalamış, samimi gaye ve ideallerle kazandıkları derin ilimleriyle, serin fikirleriyle kafa ve kalpleri aydınlatan, yüksek ruhlu insanlar:  Âlimler

        Zamanlarını verimli ve rikkatli kullanarak; ellerini nasırlandıran, alınlarını terlettiren çalışmaları. İlim ve amelle hayatına dinamizm katan, duygusal enerji ile insanlığın meselelerini kafa odasında yoklayan, düşünsel coşku ile estetik zenginlikleri kalb adresinde yakalayan ve yürek istikametlerinin ötesine kalıcı eserler üreten; iş ahbabı, kalem erbabı, sanat efkârı: İki Kanatlı insanlar

 

        Bin bir çile ve zahmetlerle yüzleşerek: Hakkın rızası ve halkın hizmetçisi olan; Peygamberler, âlimler ve iki kanatlı yıldızlar.  Neslin ihyası, geleceğin imarı için insanlığın yararına yaptıkları gayret ve hizmetlerle tarih ağacının köklerine su vermişlerdir. Böylece çağların mermer yüzüne kazınan ve uzaklığın gümüş tepsisini parlatan insanlar olarak dillerimizde hayırla ıslanan ve dualarla yankılanan Salih (iyi) insanlar. Çağların alnına, dağların ardına, bağların yanına yürek fethi ile seslerini ve nefeslerini ulaştırdılar: İki kanatlılar…

       Mutlu hadiselerle motivasyonu yakalayan, hayatın varoluş istikbalini buluşturan, geleceğin vizyonuna ulaştıran ve varoluşa açılan addır: İki kanat. Hayat direğine, tanımların zenginliğine, yarınların estetiğine iki bütün: İş ve Sanat

       İnsan iş yapmasıyla ve üretmesiyle varlığı görülür,  sanatla da varoluşunu sürdürür.  Kimi birkaç kilometrelik alana hitap eden, kimide sınırları kopartarak, Dünya ülkelerinin iktisadi ve ekonomik sahasında söz sahibi olur.  İki kanatlık: İnsanı ve dünyayı bütün boyutlarıyla kuşatan ve değerler sistemi ile saran varoluş kaynağıdır. İnsanın kendisiyle birlikte dünyayı değiştirebilmesinin sırrı, “Varoluş Kaynağı” olarak; ekonomik düzeni, kültürel ölçüsü, sanatsal dengesi ve izan rehberi üzerindedir. Hayatın ekonomik boyutuna çok önem verilirse, sanatsal ve kültürel ölçü zayıflar. Zamanın ruhu içinde hayatı yaşanılır ve verimli kılınmasında iş üretiminin ve sanatsal dengenin korunması gerekir. Kendilerini değiştirmesini bilenler, dünyayı da değiştirmesini bilirler. İş sahasının çarkına eklenecek diğer çark olan sanatsal yatırım ve faaliyetlerle geleceğe yönelik sağlıklı bağ ve katkı sağlanır. Böylece zihinler pas tutmaz, fikirler yas vurmaz.

        Çağlar boyunca estetik duygu ve düşüncede zirveleri yakalamış, sanatsal zenginliği aralamış mütefekkir insanlar yaşadığı ağır ruhi buhranlar ve hafakanlar sonrasında; dağların sırtına sığınmışlardı. Toplumun değerlerine yaslanmış, manevi kültürle irtibatlı, geçmişten- geleceğe infaklı olunmalıdır. Çıkmaza giren sanat ve sinema eğilimi ancak çok yönlü donanıma çıkarak, tabiatın bağrına açılarak, çöllerin diline girerek, taşların ardına saklanarak, mağaraların içine kapanarak bir süre insanlardan kaçmışlar, kendi yalnızlığına çekilmişlerdir. Bu insanlar ölümlerinden sonra dahi kalem ve kelamları yankılanmaktadır. Bunlar edebiyat şaheserleri, müzik besteleri, fikir – roman eseri ortaya çıkaran birkaç insanlardır.   Hayatında bir ideali, bir gayreti olmayan insanlarında psikolojik rahatsızlığı da gizli ya da aşikârdır. İnsanlığın yararına bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışan, davasına ve idealine sahip çıkan, insanlığın hüzün ve mutluluğunu sinesine bindiren deha ve delilik arasında bocalayan insanlar. Günümüzün hızlı dönen zaman çarkında, iş ve izin ayağına dolanmasında, sorumluluk yükünde bulunan dehalar: Tepelerin yüksekliğine çıkamadan, mağaraların ağzına kapanmadan, şehrin gürültüsü, insan kargaşası içinde sinesini yırtmaktadır. Sanat ufku genişledi, hayat vizyonu artmıştır. O artık tek kanattan, iki kanata sahip olarak ve fikri zenginlik kazanarak yepyeni bir şahsiyet olmuştur.

        Basitlik ve seviyesizliğin sinema ve edebiyata musallat olması sanatı tahrip eder ve sosyal yönden yara verir. Sanat asli kimliğinden, asli gerçeklerinden, asli değerinden uzaklaşırsa sanat sanat olmaktan çıkar, mazisini hatırlamayan ve geleceğin istikametini bulamayan berduş tipli paçavra kılığında tanınmaz olur. Sanatkâr bilgi, düşünce ve dil bakımından donanımlı olmalıdır. Donanımdan uzak, estetik bakımından cahil, fikri ve ruhi açıdan kabiliyetsiz sanatçının! Eseri basitliğe ve seviyesizliğe mahkûmdur.

 

        Sanat insan tabiatının ayrılmaz bir parçasıdır ve daima insanlarla birlikte yer almaktadır. Çünkü sanat gayesi güzellik olan faaliyettir ve sadece frekansları açık insanlara mahsustur. Sanatçıyı sanatçı yapan özellik ilgilendiği sanat dalında gösterdiği maharet ve ortaya koyduğu eserlerle olmalıdır. Bulantı edebiyatının, bunalım sinemanın sağlıksız ve hastalıklı sanatla toplumun önüne koyduğu arızalı ve seviyeden uzak olmuştur.

        İnsanlar arasında münasebetlerin ortaya koyulduğu hayatın bütün faaliyet ve görünüş yolu: Sanat bahçesini işaret etmektedir. Sanat bahçesinde asılı levhalar sosyaldir ve sanat eserlerinde yer almaktadır. Edebiyat ve sinema sahası “ manevi kültür” faaliyetleri arasında yer almalı ve gerçek sanatla buluşmalıdır. Sinema ve edebiyat gibi manevi kültür faaliyetleri… Basitliğin elbisesine bürünmüş, cehalet askısında görülmüş fertlerin uğraşı olmamalıdır. Aksine zihin kalitesi, fikir mahiyeti, bilgi marifeti ve donanım zarafeti yüksek olmalı. Sağlam yapı üzerinde durarak nitelikli donanıma sahip sanat ve sinema faaliyeti için gelenekselden kopmayan ve modern olandan uzaklaşmayan, bilgi toprağında geniş kültür sermayesi bulunması haiz, mesuliyet duygusu yüksek, yapıcı gayelerle eserler ortaya çıkaran, fikri gül – vicdanı gür iki kanatlılıkla olunur. 

Özkan Karaca

ozkankaraca@atlantikmedya.com

       

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.