İç Huzurunun Anahtarını Buldum!

’Her şeyden önce iyi olalım, ondan sonra mutlu oluruz.’’

J. J. Rousseau

İnsan oğlu her devirde “iç huzuru” araya gelmiştir. Şimdiki zamanlarda “iç huzurunu bulmak için ne yapabilirim” sorusuna cevap aramak için kitap raflarını tararken, internete başvurduğumuzda ya da gazete sayfalarındaki makalelere göz attığımızda bir sürü öneri vardır karşımıza çıkan. İşte o bir sürü şeyin arasına şu an okuduğunuz yazıyı da ekleyin. Neler yok ki önerilenler arasında? Kendini gerçekleştirmeye çalış, kendine limitler belirle, kendine bir rahatlama tekniği bul, olayları büyütmemelisin, yavaşlamalısın, gereksiz şeylerden kurtulmalısın, minimalist olmalısın, kabullenmelisin, empati yapmayı öğrenmelisin, niyet okumaya çalışmamalısın, probleme çözüm bulmalısın, kendine vakit ayırmalısın, geçmişten kurtulmalı, yarını unutmalısın, meditasyon yapmalısın vs. vs.

Ben diyorum ki hiç vakit kaybetmeden iyilik yapmaya başla! Peki nedir iyilik yapmak ve bizim iç huzurumuza nasıl bir katkı sağlayacak? O kadar zor mudur peki iyilik yapmak? Özel bir çaba ve uğraş gerektirir mi? Başkasına iyilik yapınca kendimizden kaybeder miyiz? Bu konularda duyarlı bir yazar “iyilik iyileştirir” diyor; çok hoşuma gitti. İyilik sadece bir “verme” hali, karşılıksız paylaşma hali değildir; iyilik aslında en çok yapanı etkileyen, iyilik yapanın faydalandığı bir psikolojik terapi yahut koruyucu ruh sağlığı için bize bahşedilen bir imkândır. İyilik yapıldığında yapan üzerinde bıraktığı etki ömür boyu devam edecek hatta inan kişiler için sonsuza kadar etkisi görülecek bir nimettir.

Tebessüm etmek iyilik, selam vermek iyilik, güzel söz söylemek iyilik ,sözü güzel söylemek iyilik, yoldaki taşı bir başkasına zarar verir endişesi ile kenara itmek iyilik, hastayı ziyaret etmek, geçmiş olsun demek iyilik, yakınını kaybedene sabır dilemek, zor günde yanında olduğunu göstermek iyilik ,arkadaşlık dostluk etmek iyilik, sevinci paylaşıp mutlu etmek iyilik…Karşıdakinin hüznünü, kederini paylaşıp yükü hafifletmek iyilik, yaratılanı Yaratan’ın hatırına sevmek iyilik, kötülüğü engellemek iyilik, iyiliğe aracı olmak iyilik…Komşunun kapısını çalıp bir tabak çorba ikram etmek, “aklımdasın” demek iyilik. Sahip olunan maddi varlıkların ihtiyaçtan fazlasını paylaşmak iyilik.

İyi olmak o kadar kolay ki; günlük kaotik ortamdan ve dijital dünyadan şöyle başını kaldırıp alıcı gözüyle ve iyi niyetle bakınca insan etrafında birçok iyilik fırsatı yakalayabiliyor. Çoğu insan başkasını mutlu ettiği sürece mutludur aslında ama bunun farkında değildir. İyilik bulaşıcıdır; o yüzden iyilerle beraber olmalıdır, iyiliği teşvik etmelidir…Elinden ne geliyorsa, gücün neye yetiyorsa onu yaparsın. Beynin mutluluk hormonları (dopamin, oksitasin, serotonin, endorfin) salgılar, mutlu hissedersin kendini, bulutların üstüne çıkarsın; İyilik yaptıkça kendini ve hayatı daha çok sever, daha çok saygı duyarsın. Başkasını mutlu ettikçe mutlu olur, paylaştıkça artarsın, çoğalırsın, zenginleşirsin; iyilik, suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali yayılır… İyilik önce iyilik yapanı mutlu eder. Sonra iyiliğe muhatap olanı, sonra iyiliğe şahit olanı, vesile olanı ve sonra bundan haberdar olanı…ve halka büyüyüp gider; işte kelebek etkisi. Dedik ya iyilik bulaşıcıdır!

Güzel olanı, var olanı, ihtiyaç duyulanı çevremizle paylaşmak bir insanlık görevimizdir. Sabah evden çıkınca gördüğün kişilere selam ver ve/veya güler yüzle ‘merhaba!’ de. Aynı şeyi işe ya da okula gidince de yap iş yeri veya okul arkadaşlarına…Uzun zamandır görüşmediğin bir arkadaşını ara, hatırını sor, buluş onunla, evine davet et, ikram et. Paylaşmanın ve evinde misafir ağırlamanın huzurunu yaşarsın. Kuşların yiyebilmesi için pencere kenarına veya ayak basılmayan bir yere ekmek kırıntıları bırak. Sokakta bize emanet sevimli canlıların içebilmeleri için sokağa bir kap su ve mama bırak. Evin önünde görünce mutlu eden ağacın dibine arada bir biraz su koy.

İyilik adına sokakta, yanı başımızda, nerede olurdanız olun, kim olursanız olun mutlaka yapacak bir şey vardır. Ne aldığınızı, ne kazandığınızı, ne kadar aldığınızı veya kazandığınızı göstermeyin, ama yaptığınız iyiliği gösterin, paylaşın. İlham verin, örnek olun, verdikçe azalmayıp çoğaldığınızı hissedin ve anlatın. Sokağa çıkın ve bakın; Yapacak, yapabileceğiniz ‘bir şey’ mutlaka var. İyileştirmek ve iyileştirdikçe iyileşmek, daha iyi, mutlu ve huzurlu olmak mümkün. Bir lokmayı paylaşırcasına acıları ve sıkıntıları paylaşarak onlara meydan okumak ve sevinçlerin, mutluluklarının artmasını sağlamak…Dua edip paylaşmak! Zamanı paylaşmak, sofrayı paylaşmak, emeği paylaşmak, lokmayı paylaşmak, mutluluğu paylaşmak…Paylaşmak ve dua etmek; kendimiz için ve paylaştıklarımız için. Bilgiyi paylaşmak, beceriyi paylaşmak, tecrübeyi paylaşmak…Seyretmeden, seyirci kalmadan müdahil olmaktır dua edip paylaşmak.

Paylaşın göreceksiniz içiniz huzur dolacak, iyiliğin iyileştirici etkisini, terapötik (tedavi edici) tesirini bizzat müşahede edin. Hatta bunun bir yaşam tarzı haline geldiği insanlarda bir koruyucu hekimlik konusu olan “koruyucu ruh sağlığı” sağladığı artık bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Her ortamda paylaşmak ve iyilik yapmak mutlu olmanın, iç huzurunun, yaşam sevincinin en kısa yoludur ve şükretmenin somut göstergesidir.

Huzuru bulup korumak için dua edin ve paylaşın, gerçek anlamda şükretmiş olursunuz. O halde varoluş gayemizi fark ederek iç huzura ermek için hemen iyilik, daima iyilik!

“İyilik için iyilerle birlikte, sevgiyle”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.