xxx52
Huzur bozan medya
Ülkemizin ve insanımızın huzura ihtiyacı var; huzur ve güven olsun ki, insanlar önemli işleri ile meşgul olma imkanı bulsunlar, kıymetli zamanlarını dedikodu, endişe, kötü beklentiler içinde geçirmekten, bunların sebep olduğu ekonomik, sosyal, siyasi, psikolojik sıkıntılardan kurtulsunlar.
Huzur olunca herhalde –geri kalmış- medya haber sıkıntısı çekiyor; sex (çeşitli zina) haberleri, adi cinayetler, çıplak görüntü pazarlamalar para etmiyor, müşteri çekmiyor. Bu yüzden normal olan veya normalleşme sayılması gereken olaylar başka kalıplara dökülüyor, her taşlın altında bir komplo aranıyor, söylenenlere ve yapılanlara bakmak yerine niyetler okunuyor, taraflar oluşturuluyor, oluşmuş taraflar arasında gerginlik çıkarılıyor, kışkırtmalar yapılıyor...
Şu son YAŞ toplantısı örneğinden devam edelim:
Yüksek askeri personelin terfi ve emekliliklerinin nasıl olacağı mevzuatta açık ve seçik olarak belirlenmiş, yetkiler de belli. Askerlerin hangi durumlarda terfi edemeyecekleri de ilgili mevzuatta yer almış. Uygulama hukuka göre yürüyecek, hukuk içinde yetki sahiplerinin tercih ve tekliflerinin olması tabii, bunların karşıt olabilmesi de mümkün; bu takdirde tartışmalar, müzakereler olacak, sonunda bir karar oluşacaktır.
Medya YAŞ öncesi konuyu böyle takdim edecek yerde şahsiyat yaparak, "filan şöyle olacak, filana karşı çıkılacak, toplantı çok çetin geçecek, kriz kapıda" şeklinde başlıklar atarak kamu oyunu geriyor, ilgileri belli noktalara ve beklentilere yönlendiriyor. Derken toplantı başlıyor, müzakereler, gidip gelmeler, görüşmeler oluyor; bütün bunlar normal iken derhal bir "kriz", hem de "devlet krizi" lafı ortaya atılıyor. Sonra bakıyorsunuz kriz miriz yok, prosedür uygulanıyor, normal zıt teklifler olduğundan müzakereler sürüyor, bir kısım kararlar açıklanıyor. Medya "şunlar terfi etti, şunlar atandı..." diyecek yerde "Başbakanın dediği oldu, sivil kanat galip geldi" gibi başlıklar ile çıkıyor ve yine ortamı geriyor, huzuru bozacak davranışlar sergiliyor.
Halbuki ülke normalleşiyor, medya buna yardımcı olabilir; yardım da, "eskiden beri olup bitenler, teamüller, alışkanlıklar yanlış, demokrasiye ve hukuka aykırı idiyse bunların böylece ifade edilmesi, şimdi yapılanların ise olması gerekenler olarak ilan edilmesi" ile olur. Bizim medyayı takip eden halk, medyanın uygunsuz davranışları yüzünden normali anormal, anormali normal görmeye, sanmaya, saymaya başlıyor.
Dün bir gazeteciyi dinledim, bir ara şöyle dedi: "Eğer mesleğim gazetecilik olduğu için mecbur olmasaydım hiçbir gazeteyi okumazdım, internetten yabancı basını takip eder, huzur içinde olurdum".