Referandum dönemi Ak Parti’nin demokratik açılım projesini destekleyen Sezen Aksu için “Sazan Aksu” benzetmesi yaparak tartışma yaratan CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum şimdilerde ise Genelkurmay Başkanlığı için sarf ettiği “Koca askeri yıktılar. Meğer kağıttan kaplanmışlar, biz onları asker zannettik” sözleriyle tartışılıyor.

Batum'un bu sözleri, Kürt düşmanı bir darbeye ABD desteği sağlama hayalleri Washington'un desteğini AKP'nin yanına koymasıyla çökenlerin hayal kırıklığını yansıtıyor sanki. Oysa CHP maziye iç çekmek yerine Kürtlerin ve emekçilerin taleplerine kulak kabartmaya başlasa şüphesiz ki şu an içinde bulunduğu durumdan ziyade daha olumlu sonuçlar ile karşılaşabilirdi.

"Horoz ölür, gözü çöplükte kalır"mış misali Batum da yenilgi ruh hali içinde ne söylediğini şaşırmış durumda.

Batumu bu denli öfkelendiren sebep; Silahlı Kuvvetler'in artık iç politikada hükümete karşı bir ağırlık oluşturmaktansa, kendi işine yoğunlaşma eğilimidir.

Batum'un ve Batum gibi düşünen politikacıların en büyük korkularından biri tartışılmaz ordu artı CHP bileşenlerinden oluşan formülün bozulma tehlikesidir. CHP, Ecevit'le birlikte boynundaki bu yaftayı söküp atmıştı. Deniz Baykal, partisini, gene katı laikçi ve işbirlikçi noktaya geri döndürdü.

Bazı kesimler ise bu formülün işlememesi gibi bir durumun kesinlikle olamayacağı fikrindeler. Böyle düşünen kesime göre ordu şu dönem güçlü değil yaralı durumda, iktidarı ile kavgalı değil kendi yaralırını sarıyor. Batum'un TSK komuta kademesini hedef alan politik saldırısına Genelkurmay'ın verdiği karşılık ordunun yaralarını sarıyor fikrini savunanların işaret ettiği yönde epeyce yol aldığının dolaylı bir itirafı sanki. Çünkü ordunun açıklamasını özetleyecek olursak 'İktidarıyla barışık, iç muhasebesini yapmış, politikadan elini ayağını çekmiş ve yeni stratejik önceliklerine göre, yeniden silahlanma politikası oluşturmuş bir TSK' profili ortaya çıkıyor. Ve Wikileaks'in yayınladığı ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'in imzasını taşıyan ABD belgesi, Batum'un "içini oyma" dediği şeyin gerisindeki mantığı herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor:

CHP AKP karşısında ezilenlerin ve yoksulların işine yarayacağı yeni bir denklem kurmak istiyorsa, maziye iç çekmek yerine Kürtlerin ve emekçilerin taleplerine kulak kabartmaya başlamalı. Bu kulakların Batum'unkiler olduğu ise çok çok kuşkulu. Kemal Kılıçdaroğlu'nun işi zor. CHP bir o yöne bir bu yöne çekişip duruyor. Bakalım, doğru yolu bulacak mı?