Fatma Ç. KABADAYI

Fatma Ç. KABADAYI

HER KADIN ARZULANIR

 

“Her kadın arzulanır!” diyen bir erkek hakkında ne düşünürsünüz?

Aklınıza önce adamın çok çapkın olduğu, ardından midesiz olduğu ya da atalarımızın “fikri ne ise zikri de odur” sözü gelir değil mi?

Şöyle bir bakalım bu adama; açık renk pantolon, beyaz çorap, ökçeli ayakkabılar, dökülmüş ve de dökülmek üzere olan saçlar; jöleli ya da ıslak taranmış…  

Kirli sakalına eşlik eden bir göbek, geçtiği yerde sigara kokusu bırakmamak için kendisine hiç uygun olmayan parfümü bedenine boca etmiş, herkesin kendisine hayran olduğunu sanan bir kişilik/sizlik…

Hayatta tek amacı kadın ve kadına dair meseleler olan bir sıradanlık…

Dolmuştayım. Önümdeki koltuklarda bir kadın ve bir adam yan yana oturuyor. Kadın ona âşık belli. Gözünün içine bakıyor. Yer olmasa kalkıp yerini verecek kadar kör olmuş gözü. Adamın adını duymayan yok. Kendi söylüyor. “Beni herkes bilir!” Adı çıkmış canı çıkmamış ama havasından da geçilmiyor. Hint kumaşının da artık her yerde satıldığından bihaber bir garip(!) adam! Çapkınlığını şoför dâhil dolmuştaki herkes anlamışken kadına umursamazca bakışı, bir sen eksiktin der gibi baştan savma cevapları yolcuları bile rahatsız ediyor. Herkes susmuş onları dinliyor. Adamın kendine güvenir ses tonu var fakat zor anlaşılır konuşmaları, ağızda gevelemeler olmasa kadın “Sessiz ol!” diyecek. Diyemiyor. Tek istediği onunla buluşmak ve konuşmak… Anlatmak istediği şeyler boğazında düğümlenmiş ama tedbirinden konuşmadığı aşikâr. Konuşmalardan adamı birkaç kez ikna etmeye çalışmış olduğu da anlaşılıyor. Gizli ve yasak bir şeyler var dile getirilemeyen, onların bildiği, bizlerin tahmin ettiği. -Hali Vakti Yerinde- sözü adam için Göklerde’ye dönüşebilir. Adam dereden tepeden bahaneler –naz mı haz mı belli değil- ileri sürüyor fakat bunu kadından başka herkes anlıyor. “Akşam geç çıkıyorum, hafta sonu toplantı…” diyor, kadın hemen soruyor. “Gelecek hafta?” Yalvarır bir ses tonu...

Kırk dakika boyunca dizi film seyreder gibi dinledik onları. Birisi ineceği yeri geçtiğini fark edip telaşla indi. Birkaç kişi birbirine bakıp gülümsedi. Hepimiz konuya adapte olmuştuk. Acıklı bir sonla biteceği belli gibi.

Kadının kendini düşürdüğü durum çok acıydı. Erkeğin de son sözleri.

“Nereye gitsem birileri asılır bana. Her kadın arzulanır, kadın ayrımı yapmam!”

Bu cümle o sessizlikte beyinlerde yankılandı. Şoförün de frene basıp kaza yapmasından korktuk. Hani kimse dinlemiyor sandığınız zamanlar olur ya herkesin duyduğu. Onlardan biri işte.

Yazık ki yazık…

Hangisine mi?

İkisine de.  

Biri; kendisiyle sırf kadın olduğu için buluşmayı kabul ettiğinin farkına varmayan kadın; diğeri karşısındakine sadece kadın olarak bakan adam… “Her kadın arzulanır” diye düşünen adam elbette her kadını arzular, istedikten sonra hiç zorlanmayacağı belli. Nasıl bakarsan öyle görürüsün meselesi.

Bir insana sadece kadın olarak bakmak insan psikolojisini alt üst etmez mi? Sokaktaki her kadın için –ayırım yapmayan gözlerle bakmak- ne acı.  Bacı, yenge, teyze kavramı bitmiş adam için.

Sadece kadın…

Kim olduğu, ne beklediği, seni neden önemsediğinin önemi olmayan, kendisini sadece erkek olarak görmesini istediği bir kadın.

Var mı böyle bir şey?

Son durakta inen herkes kadınla adamın uzaklaşmasına bakarken herkes yolunda ilerledi.

Düşünmek lazım, düşüncelerde yanılmamak lazım, yanıldığını kabul etmek lazım…

Memlekete adam gibi adamlar, gururlu ve namuslu kadınlar lazım. 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum