Lütfi AYHAN
HER BABA YAKUPTUR HER OĞUL YUSUF
Başlıktaki hükmü “modern zamanların köleleri” olan bizler anlamakta zorlanacağız gibi geliyor bana. Bu nedenle öncelikle fıtrattan, özden uzaklaşan modern insanın birkaç eksiğinden bahsetmek gerek. Modern insanın en büyük eksikliği bence duygularını besleyen muslukların kuruması . Teknolojinin getirdiği kolaylıklar insanın özünü besleyen, kalbini diri tutan, merhamet, özlem, hasret, ayrılık, gurbet, yardımlaşma, vefa, sabır ve duyguların ağababası olan acıma … çeşmelerini bir bir yok etti.
Nasıl mı? Telefon sayesinde özlem, hasret bitti. Makinalar sayesinde yardımlaşma tükendi. Uçak, otobüs gibi araçlar uzaklığı, varılmazlığı, gurbeti tüketti. Zenginlik, çok mal, israf gıptayı öldürdü.
İnsanın en önemli merkezlerinden biri olan kalbinin bu kaynaklardan mahrum kalması onun ruhunun yaralanmasına, fıtratının zedelenmesine sebep oldu. Bu zedelenme neticesinde de merhametten yoksun, sevgiden ırak, acımaktan cüda nesiller türedi. Eskiden ,”bir gül için bin dikeni yakan”, “ ömrünü bir sevgiye adayan” insanların nesilleri şimdilerde gül neymiş diken neymiş? Sevgi dediğin şey çukulatalı mı sade mi!? “ diye dalga geçiyor.
Peygamberlerin, sadıkların, şehitlerin, aşıkların kalplerini can feda edecek hale getiren o yüce sevgiler, o büyük duygular şimdiki insanlar için anlamsız ve gereksiz şeyler haline geldi. Ömrünü bir Leylaya, bir Şirine, bir Aslıya adayıp o yolda olgunlaştıktan sonra “Leyladan Mevlaya” yükselen o saf kalpler, o temiz gönüller; merhametten sevgiden, vefadan, acıdan mahrum kalan şimdiki nesiller için birer masaldan başka bir şey değil.
Televizyonların sanal kahramanları ile büyüyen çocuklar, başkalarının hayatını seyrederek zaman geçiren gençler, kendini değil de ülkeyi ve dünyayı kuratramaya özenen olgun ve yaşlılar, özü bozulmuş gıdalarla beslenen nesiller,ciğerlerini kirlenmiş hava ile dolduran ademoğulları … Her saat ve her gün özlerinden duygularından biraz daha uzaklaşıyorlar. Bu uzaklaşma neticesindedir ki artık ne anneler gerçek anne, ne babalar gerçek baba, ne dedeler gerçek dede, ne nineler gerçek nine ve de ne evlatlar gerçek evlat. Hava, su, toprak her şey kirli her şey bozuk. Her şey sanal, her şey fıtrattan uzak, her şey GDO lu.
DÜNYALIK SEVGİLERİN EN BÜYÜĞÜ ANNELERDE Mİ BABALARDA MI ?
Yazdığım kitapta ve yazdığım son yazılarımda bu değişimden en çok etkilenen grubun hanımlar olduğuna vurgu yaptım. Dünyevi sevgilerin en büyüğünün bir annenin evladına duyduğu sevgidir gerçeğini dile getirdim. Bir çok arkadaş bu hükme itiraz ettiler ve ; “Bir babanın evlatlarına duyduğu sevgiyi küçümseme “ yollu serzenişte bulundular. Hatta onlardan biri, çok güzel birkaç cümle ile bu tezini dile getiren bir yazı gönderdi. İşte benim de çok hoşuma giden o yazıdan alınmış cümlelerin bir kısmı;”…Sevgi tüm insanların ortak malıdır. Onu kadınlara hasretmek büyük yanlıştır. Evet kadınların (eş, anne, abla, nine…)sevgisi küçümsenecek gibi değil, ama bence erkeklerin(koca,baba, abi,dede…) sevgisi daha derin, daha büyük, daha asil. Ben annelerin evlatlarına duyduğu sevgiyi ırmağa, babaların evlatlarına duyduğu sevgiyi denize benzetiyorum. Irmağın suyu az olmasına rağmen, sürekli aktığından, yüce dağlardan çağıldayıp, yüksek taşlardan uçtuğundan çok gürültü çıkarır. Halbuki deniz öylemi ya? O çok derin, çok büyük olmasına rağmen sessizdir, sakindir. Üzerinden binlerce dert gemisi yürür seslenmez, binlerce ton hüzün taşınır ses çıkarmaz . Ne zamana kadar ? Sevdikleri, eşleri, çocukları, anneleri, babaları,yakınları, vatanı, dini tehlikeye girene kadar. Bu durumlarda onun sevgisi sahne alır zamanda. Bu hallerde baba sevgisi, bazen büyük bir fırtına olur döver günahkar kıyıları, bazen zaptedilmez bir kasırga olur harap eder sevdiklerine bu dünyada ve öbür alemde zarar verecek günah gemilerini…Kısaca dostum O yüce yaratan son gönderdiği kitapda, yani Kur’anda en acıklı en büyük sevgilerden birini baba oğula ayırmıştır: Gözü yaşlı Yakubun güzellerin şahı olan oğlu Yusufa olan sevgisidir bu…”
Doğrusu bende hak verdim bu satırları yazan arkadaşa. GDO suz sevgilerin en güzellerinden biridir yakup (as) mın oğlu Yusuf (as) ma duyduğu sevgi.Fıtratı bozulmayan babalar günümüzde de birer Yakuptur, tıpkı fıtratı bozulmayan evlatların Yusuf olması gibi.Hangi kadın 90 yıl sabırla, özelmle yolunu beklediği ciğer paresi İsmailini, “Güzeller Güzelinin (cc) emrine uyarak Kurban edebilir. Edemez! Çünkü o bir Irmaktır,derya değil.
Her babanın Yakuptan (as) izler taşıması için, her evladın Yusuftan (AS)esintiler üfürmesi için fıtrata dönmeliyiz. İbrahim (as) gibi Babalar, İsmail (as) gibi evlatlar, sevginin en büyüğünün Allah ile bağlantılı olan sevgi olduğunu, Allahın emri karşısında, insanlığın en asil duygusu olan sevginin bile kurban edilebileceğini ispatlayarak, erkeklerdeki sevginin kadınlardaki sevgiden daha yüce olduğunu kanıtlamışlardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.