Sebahattin BİLGİÇ
HEDEF GÜNLERİ !
Yaz ayları geldiğinde, can dostlar ülkenin her neresinde olursa olsunlar bir araya gelip hem hasret giderir hem de hatıralarını yâd ederler. Bu birleşmenin adı, çoğu zaman mezunlar günüdür. Uzun yıllar aynı odayı, aynı sofrayı, aynı okul ve sınıfı paylaşmış ve aynı hayalleri gece yarılarına kadar tartışmış devreler, makam mevki sahibi olsalar da beraber oldukları saatler boyunca eski günlerin sorumsuz neşesindedirler hep. Şakalaşmalar, sataşmalar, muhabbetleşmeler hep eski günler ve hatıralar üzere devam eder.
3 Temmuzda Edirne Mimar Sinan Vakfı 15. mezunlar günü vesilesiyle değişik şehirlerden gelen birçok kardeşimizi ağırladık. Hem görüşüldü, hem muhabbetler tazelendi hem de beraberce vakıf hedefleri müzakere edildi. Bir kardeşimiz ; “ on beş yıldır geliyorum inşallah bundan sonra da gelmeye devam edeceğim, benim her temmuzun ilk cumartesi günüm rezervlidir. O günü hasretle bekliyorum “dedi. Böyle bir aşkla Mimar Sinan Vakfı mensubiyetinin dile getirilmesi ise salonda bulunan diğer gözlerde parlayarak neşvü nema buldu. Muhabbetin, kardeşliğin, hizmetin, hedeflerin çekiciliği ve neşesi nerede bulunabilir ki?
11- 12 Temmuzda ise Ankara İlahiyat Fakültesi mezunlarının Kızılcahamam’daki buluşmasında idim. Arkadaşlarımız çok fedakârca gayretlerle çok güzel bir organize yapmışlar. Doğrusu gelen bütün dostlar hem rahat ettik hem de hatıralarımızı tazeledik. Bizden önceki mezun ağabeylerin ağabeyliğine tekrar şahit olduk, sonraki mezun kardeşlerimizin ise hizmet ve edebiyle mesut olduk. Şairin “muhabbet doyulmaz bir pınar imiş” dediği gibi o pınardan tekrar içtik.
Hele içimizden akademik kariyer yapmış arkadaşlarımızın yapmış oldukları sunumlar ve bölgelerinde sosyal faaliyetlerde bulunan arkadaşlarımızın başarıları herkesin ortak gururu oldu.
Tabi bu tip okul mezunları toplantıları yurdun her yerinde geleneksel olarak her yıl yapılıyor ve yapılmaya da devam edecektir. Mezunların hatıralarını yâd etmeleri, muhabbetlerini tazelemeleri, ailelerini tanıştırmaları, büyük bir aile haline gelmeleri elbette ki çok güzel bir şey. Yine bulundukları şehirlerde çalışma tempolarının dışına çıkıp seyahat etmeleri akan su kir tutmaz misali bir tazelenme vesilesi olsa gerek. Söz ustası Yunus Emre ne güzel ifade etmiş:
Gelin tanışuk idelüm,
İşi kolay tutalum
Sevelüm, sevilelüm
Dünya kimseye kalmaz.
Fakat burada eklemek istediğimiz bir de husus var. Ülkemizde ve dünyada birçok olaylar cereyan ediyor. İslam toplumu müthiş bir şekilde bozulmalar yaşıyor. Müslümanlar çağının hiçbir devresinde yaşamadığı kadar kişilik sapmasıyla karşı karşıya; artık nerdeyse her hanede, her komşuda ya yangın var ya da işaretleri var. Avrupalıların yıllardan buyana devam eden kültür bombardımanı karşısında bizlerin, müesseselerimizin mukavemeti son derece zayıf kaldı. Kendi içimizden müesseseler ise Avrupalılardan şüphesiz daha cüretkâr oldu. Müslüman’ın organize şer odaklarına karşı kara düzen yöntemlerle kendini ve ailesini koruması mümkün olmasa gerek…
İnanıyoruz ki kardeşlerimizin bir araya gelmeleri, kardeşliklerini pekiştirmeleri, muhabbetlerini tazelemeleri arzu edilen ve teşvik edilmesi gereken bir faaliyettir. Ama kendi medeniyetimizi yansıtan belli hedefler doğrultusunda yapılırsa amacına daha uygun olacaktır diye düşünüyorum. Yukarıda bahsettiğim her iki mezunlar günü toplantısının da hedefleri vardı. Mimar Sinan Vakfı, Balkan Kültür Merkezi’ni faaliyete geçirmenin coşkusuyla yeni bir arsa almış ve eğitimi temelden başlatma gayesiyle “gül deste çocuk yuvası ve yurt” inşaatını başlatmayı mezunlarının önüne en yakın hedef olarak koymuş. Ankara İlahiyatlılar da “İlahiyatlılar Birliği Derneği”ni kurarak bütün ilahiyatlarla beraber bir güç ve hedef birliği oluşturmayı kendilerine amaç olarak seçmiş. Doğrusu bu güzel çalışmaların içinde olduğum için Allah’u Teâlâ Hazretlerine şükrediyorum. İnşallah yeni mezun günlerinde nice yeni hedeflere…
3 Temmuzda Edirne Mimar Sinan Vakfı 15. mezunlar günü vesilesiyle değişik şehirlerden gelen birçok kardeşimizi ağırladık. Hem görüşüldü, hem muhabbetler tazelendi hem de beraberce vakıf hedefleri müzakere edildi. Bir kardeşimiz ; “ on beş yıldır geliyorum inşallah bundan sonra da gelmeye devam edeceğim, benim her temmuzun ilk cumartesi günüm rezervlidir. O günü hasretle bekliyorum “dedi. Böyle bir aşkla Mimar Sinan Vakfı mensubiyetinin dile getirilmesi ise salonda bulunan diğer gözlerde parlayarak neşvü nema buldu. Muhabbetin, kardeşliğin, hizmetin, hedeflerin çekiciliği ve neşesi nerede bulunabilir ki?
11- 12 Temmuzda ise Ankara İlahiyat Fakültesi mezunlarının Kızılcahamam’daki buluşmasında idim. Arkadaşlarımız çok fedakârca gayretlerle çok güzel bir organize yapmışlar. Doğrusu gelen bütün dostlar hem rahat ettik hem de hatıralarımızı tazeledik. Bizden önceki mezun ağabeylerin ağabeyliğine tekrar şahit olduk, sonraki mezun kardeşlerimizin ise hizmet ve edebiyle mesut olduk. Şairin “muhabbet doyulmaz bir pınar imiş” dediği gibi o pınardan tekrar içtik.
Hele içimizden akademik kariyer yapmış arkadaşlarımızın yapmış oldukları sunumlar ve bölgelerinde sosyal faaliyetlerde bulunan arkadaşlarımızın başarıları herkesin ortak gururu oldu.
Tabi bu tip okul mezunları toplantıları yurdun her yerinde geleneksel olarak her yıl yapılıyor ve yapılmaya da devam edecektir. Mezunların hatıralarını yâd etmeleri, muhabbetlerini tazelemeleri, ailelerini tanıştırmaları, büyük bir aile haline gelmeleri elbette ki çok güzel bir şey. Yine bulundukları şehirlerde çalışma tempolarının dışına çıkıp seyahat etmeleri akan su kir tutmaz misali bir tazelenme vesilesi olsa gerek. Söz ustası Yunus Emre ne güzel ifade etmiş:
Gelin tanışuk idelüm,
İşi kolay tutalum
Sevelüm, sevilelüm
Dünya kimseye kalmaz.
Fakat burada eklemek istediğimiz bir de husus var. Ülkemizde ve dünyada birçok olaylar cereyan ediyor. İslam toplumu müthiş bir şekilde bozulmalar yaşıyor. Müslümanlar çağının hiçbir devresinde yaşamadığı kadar kişilik sapmasıyla karşı karşıya; artık nerdeyse her hanede, her komşuda ya yangın var ya da işaretleri var. Avrupalıların yıllardan buyana devam eden kültür bombardımanı karşısında bizlerin, müesseselerimizin mukavemeti son derece zayıf kaldı. Kendi içimizden müesseseler ise Avrupalılardan şüphesiz daha cüretkâr oldu. Müslüman’ın organize şer odaklarına karşı kara düzen yöntemlerle kendini ve ailesini koruması mümkün olmasa gerek…
İnanıyoruz ki kardeşlerimizin bir araya gelmeleri, kardeşliklerini pekiştirmeleri, muhabbetlerini tazelemeleri arzu edilen ve teşvik edilmesi gereken bir faaliyettir. Ama kendi medeniyetimizi yansıtan belli hedefler doğrultusunda yapılırsa amacına daha uygun olacaktır diye düşünüyorum. Yukarıda bahsettiğim her iki mezunlar günü toplantısının da hedefleri vardı. Mimar Sinan Vakfı, Balkan Kültür Merkezi’ni faaliyete geçirmenin coşkusuyla yeni bir arsa almış ve eğitimi temelden başlatma gayesiyle “gül deste çocuk yuvası ve yurt” inşaatını başlatmayı mezunlarının önüne en yakın hedef olarak koymuş. Ankara İlahiyatlılar da “İlahiyatlılar Birliği Derneği”ni kurarak bütün ilahiyatlarla beraber bir güç ve hedef birliği oluşturmayı kendilerine amaç olarak seçmiş. Doğrusu bu güzel çalışmaların içinde olduğum için Allah’u Teâlâ Hazretlerine şükrediyorum. İnşallah yeni mezun günlerinde nice yeni hedeflere…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.