Hedef Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı

15 Temmuz sonrası neredeyse her akşam ekranlarda FETÖ terör örgütünün ihanetlerini dinliyoruz. FETÖ’nün aldattığı, mağdur ettiği o kadar çok insan, o kadar çok camia var ki, bu gidişle birkaç yıl daha ihanet haberleri izlemeye, her geçen gün ortaya çıkan yeni bilgi ve belgeler ışığında ve dehşet içerisinde yeni yorumlara kulak vermeye devam edeceğiz.

Hilal Kaplan kendisine saldıran ve merhum kayınpederi Prof. Dr. Salim Öğüt üzerinden vurmaya çalışan çevrelere cevap verirken o da FETÖ’nün kumpaslarından bahsediyordu. Ama bu kumpas, 2007 yılından itibaren kısa bir süre önceye kadar Deniz Feneri üzerinden sürdürülen kumpas ve algı operasyonlarına dairdi.

Yine kayınvalidem, Armoni’de yaşadığı kötü tecrübenin ardından, 2005 sonunda, FETÖ kumpaslarının mağdurlarından olan DENİZ FENERİ Derneği’nin Çorum’daki tek resmî temsilciliğini ve gönüllü koordinatörlüğünü üstlenmiştir. Dernek bu vazife için normalde maaş vermesine rağmen, hayır işi olduğu için annem bu işi tamamen gönüllü olarak beş yıl kadar yürütmüş ve Çorum’dan taşındıkları için bırakmıştır. DENİZ FENERİ Derneği’nin, FETÖ’cü kumpas davası açıldıktan sonra dahi kayınvalidemle çalışmayı sürdürmüş olmasına da tetikçilerin neden değinmediği ortadadır.” (Sabah, 06.09.2016)

Almanya üzerinden başlatılan ve Türkiye’nin “ana akım” diye tanımlanan medya gruplarının aylarca sahiplenip devam ettirdikleri söz konusu linç operasyonu o kadar başarılı oldu ki, “muhafazakar medya” diyebileceğimiz medya organlarının çoğu temsilcisi bile, Deniz Feneri’ne kendini ifade etme ve saldırılar karşısında verebileceği makul ve ikna edici açıklamalarını kamuoyuyla paylaşma fırsatı tanımadı. Buna, hükümete yakın ve Recep Tayyip Erdoğan’ı destekler görünen medya da dahildir. Onlar da ya susmuşlar ya da fırsat buldukça Deniz Feneri üzerinden hükümeti, dönemin Başbakanı Erdoğan’ı yıpratmak isteyen çevrelerin ekmeğine yağ sürecek haberler yapmaktan geri durmamışlardır.

“Muhafazakar medyamız”ın anlı şanlı köşe yazarlarının birkaçı hariç neredeyse tamamı Deniz Feneri hakkında yapılan yayınların etkisi altında kalmış, büyük oyunu görememiş, başlarını kuma sokmayı tercih etmişlerdir.

Geçenlerde Prof. Dr. Ersan Şen Veyis Ateş’in Habertük’te yayınlanan Akılda Kalanlar programında Deniz Feneri konusuna azıcık girdi ve mealen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı ilk önemli saldırı Deniz Feneri üzerinden Almanya’dan başlatılmıştır. 2011’de ise FETÖ ile bu konu üzerinden ciddi bir çatışma yaşandı” dedi. (Habertük TV, Akılda Kalanlar, 01.09.2016)

Kumpasa maruz kalmamış, iftiraya uğramamış kişi ya da çevreler Deniz Feneri gerçeğini anlamakta hep zorluk çektiler.

FETÖ 2007 yılında Almanya üzerinden Türrkiye’ye, Türkiye’nin yardım kuruluşlarının tamamına ve Başbakan Erdoğan’a karşı başlatılan saldırının gerisindeki örgüt idi. Işin içinde Alman istihbaratı ve Alman derin devleti vardı. Türkiye’de başta Doğan medyası olmak üzere ciddi bir medya desteği ile topyekün “yardım anlayışı”na karşı aylar, hatta yıllar süren bir saldırı süreci yaşandı.

Deniz Feneri meselesinde işin siyasi ayağında CHP’nin başı çektiği bir dizi siyasi grup Tayyip Erdoğan nefreti ortak paydaşında buluşup hazırlanan kumpasta gönüllü yer aldılar.

15 Temmuz’la birlikte Türkiye’ye karşı oynanan oyunlar büyük ölçüde ortaya çıktı. İhanet şebekelerinin Türkiye karşıtlığında ve Erdoğan düşmanlığında nasıl biraraya geldikleri ve işbirliği yaptıkları görüldü.

Şimdi bütün bu ihanet şebekelerine karşı ciddi bir mücadele dönemi başlamış bulunuyor. Bu mücadele yürütülürken bazı fırsatçıların “at iziyle it izi”nin birbirine karışması için ellerinden geleni yaptığını görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Çin ziyareti dönüşünde bu konunun önemine ve oynanan kirli oyunlara dikkat çekti. FETÖ ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan ya da 17-25 Aralık öncesine ait olan izah edilebilir seviyede bir ilişkiyi FETÖ’cü olmak için yeterli sayıp, eski hesaplarının devamı olarak kullanmaya çalışan ve intikam için kullanan kötü niyetli kimselerin çabaları boşa çıkarılmalı.

FETÖ ihanetinin bütün çıplaklığıyla ortaya çıkması sonucu bu yılki vekaletle kurban bağışlarında düşme olduğu yönünde bilgiler geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım Kızılay’a ve Diyanet Vakfı’na yaptıkları kurban bağışlarıyla, “vekaletle kurban kesimi” konusunda kafası karışan vatandaşlarımıza güvenlerinin yeniden ciddi yardım kuruluşlarıyla ilgili olarak tazelenmesine destek olmuşlardır.

Bütün yardım kuruluşlarımıza karşı sergilenecek bir güvensizilik tavrı FETÖ’cülerin ve ülkemize karşı sürekli operasyon yapma girişiminde bulunan malum ülke ve çevrelerin sevinmesine ve mevzi kazanmalarına sebep olacaktır.

Bizler dünyanın dört bir yanında yolumuzu bekleyen yetim, öksüz ve çaresiz insanları gözü yolda bırakamayız. Onlar bizden sadece et beklemiyorlar. Onlar bizim yanlarında olduğumuzu hep görmek ve moral bulmak, Türkiye’nin daha da güçlenerek onların da kurtuluşlarına bir umut reçetesi, bir model olmasını arzu ediyorlar.

Bendeniz geçtiğimiz yıllarda Yemen, Sri Lanka ve Kenya’da Deniz Feneri’nin kurbanlarının kesilmesinde görevli olarak bulundum. Bu yıl ise nasipse ata diyarı Kazakistan’da Deniz Feneri adına görev üstleneceğim. Kazakistan’ın dulları, yetimleri ve yoksulları keseceğimiz kurbanların etleriyle sevinecekler. Elbette onları kurban etlerinden daha fazla, bizim yanlarında olmamız, götürdüğümz selamlar mutlu edecek.

(Deniz Feneri Derneği’ne kurban bağışlamak için 0212 414 60 60 nolu çağrı merkezinden geniş bilgi alınabilir. www.denizfeneri.org.tr adresinden kredi kartı ile online bağış yapılabilir.)

Bayramınızı şimdiden tebrik ederim. Bütün Müslümanların zulümden uzak, adil ve müreffeh şartlarda nice bayramlara kavuşmasını dilerim.

 

recep.kocakk@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.