Recep KOÇAK
Hayırdan nasibini alamayanlar
Kısa bir süre önce Türkiye Gönüllü Teşekkülleri Vakfı (TGTV) Ensar Vakfı’nın Süleymaniye’deki merkezinde bir basın açıklaması yapmıştı. TGTV üyesi çok sayıda kuruluşun temsilcilerinin hazır bulunduğu basın açıklamasında, Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik güçlerimizin terörün kökünü kazımak üzere verdiği mücadeleye dikkat çekilmiş, şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza şifa temennileri dile getirilmişti. Mücadeleye tam destek verildiği ifade edilmişti.
Açıklamanın bir bölümünde ise, “Bu açıklamayı yaptığımız mekanın sahibi Ensar Vakfına karşı yürütülen linç kampanyasını kınıyoruz. Ensar Vakfı’nın büyük hizmetlere imza atmış, eğitim alanında çok mühim kuruluşlarımızdan birisidir. Ensar’ın yanındayız, arkasındayız” mealinde bir duyuruya yer verilmişti.
Açıklamanın ertesi günü malum medya, duyurunun sadece Ensar Vakfı hakkında yapıldığı algısını oluşturma yönünde yayın yaparak ülkemizin çok sayıda sivil toplum kuruluşunun Ensar’a sahip çıkmasını “tecavüzcülerin arkasında durdular” gibi iğrenç bir çarpıtma ile vermişti.
Sonrasında bazı üniversitelerde gezici kafaya mensup öğrenciler TGTV üyesi kuruluşların listesinin yer aldığı bir afişe iğrenç hakaretlerini de ekleyerek bir yerlere astı. Onunla da kalmayıp sosyal medyada söz konusu hezeyanlarını yaymaya devam ettiler.
Gezicilerin çırpınışları bitmemiş..
Deniz Feneri Derneği Ankara Şubesinin çalışmalarına yıllardır destek veren bir grup gönüllünün Suriyeli Türkmenler yararına ve Somali’de Vefa Mescidi için Mamak’ta açtığı kermes 13 gün açık kaldıktan sonra tam da kapanacağı gün bir grup militan tarafından basıldı. Kalabalık bir kız ve erkek militan grubu kermesin yapıldığı dükkânın önüne gelerek ağza alınmayacak çirkinlikte hakaretlerini kustular.
Hakaretleri arasına, “Tecavüzcü Ensar Vakfı’nı destekliyorsunuz, IŞID’e yardım ediyorsunuz, hırsızlar, Tayyip’in itleri…” gibi söyleyenlerin seviyesini gösteren bir dizi hezeyan vardı.
Baskının yapıldığı sırada Deniz Feneri gönüllülerinden Selma Kazancı, Medine Başak, Fatma Tok, Şanser Akça, Ayla Demiral ve Iraklı kızımız Hanin kermes alanında bulunuyordu. O iftira, hakaret ve küfür sözler içeren hezeyanlar karşısında gönüllülerimiz sükûnet telkin ediyorlar, “sizden korkmuyoruz” diye haykırıyorlar ve hepsi aynı kararlılıkla, “Derneğimizin arkasındayız” diyorlardı.
Saldırganlarla aynı zihniyetteki başka bir grup militan 2009 yılında sel felaketine maruz kalan Artvin Şavşat’a yardım götüren Deniz Feneri ekibini de taşlamış, yardım aracına saldırmış, arabaya spreyle küfürlü sözler yazmıştı. Karakola sığınan Deniz Feneri görevlileri canlarını zor kurtarmışlardı
Şavşat’taki militanların Halkevleri mensubu olduğu tespit edilmiş ve yapılan yargılama sonrası elebaşları mahkûm edilmişti.
Ankara’daki saldırıyı yapanların da Halkevleri mensubu olduğu anlaşılıyor. Kendi elleriyle çektikleri videoları marifetmiş gibi mecralarında yayınlamışlar.
Geçtiğimiz Perşembe sabahı İstanbul’dan Deniz Feneri’nin Ramazan Ağabeyi İbrahim Uğurlu ve Ankara Şube Koordinatörümüz Hamit Kunt ve Ömer Tüccar Ağabeyle birlikte Ankara’ya gittik. Ankara Şube merkezinde bir basın açıklaması yaparak suç duyurusunda bulunacağımızı kamuoyuna duyurduk.
Kameralar karşısında gönüllülerimizin ortak ifadeleri şöyle idi: “Deniz Feneri Derneğimize olan bağlılığımız daha da arttı. Bizi kimse korkutamaz, yıldıramaz. Bugünden sonra derneğimize desteğimiz artarak devam edecek.”
Basın açıklamasının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Av. Ömer Faruk Sungur’la birlikte suç duyurumuzu yaptık. Bütün bağışçılarımız, gönüllülerimiz ve milyonlarca yardım alan adına konunun takipçisi olacağız.
İyiliğe mani olmaya çalışan ve adeta “köpeksiz köyde değneksiz gezen” militanların yargı eliyle hak ettikleri cezaya çarptırılacaklarına inanıyoruz.
Bazı gönüllülerimizin ailelerini ziyaret ederek “geçmiş olsun” dileklerimizi ilettik. Derneğimize verdikleri destekten ötürü teşekkür ettik. Onların hepsi de aynı samimiyet ve kararlılık içerisinde, “Çalışmalarınızı takdirle takip ediyoruz. Ailece yanınızdayız” dediler.
Gönüllülerimizle Deniz Feneri’ni temsilen adım adım ilgilenen Nur Hanım, hemşehrim Güler hanım, Hanin’in babası Sadık bey de gün boyu bizimleydiler. Hatta bir ara Sadık Beyin evini de ziyaret ettik. Gönüllülerimiz, Sadık kardeşimizin çocuklarının eğitim problemleriyle ilgilenmeye devam ediyorlar.
O gün geç saatte İstanbul’a dönerken Ramazan Ağabey ve Ömer Tüccar Ağabeyle birlikte gönlümüz müsterihti.
Bazı gönüllülerimiz yaptıkları hayır işi sırasında hakarete uğramış, adeta gazi olmuşlardı. Bu, onların daha da şevklenmesine, kararlılıklarının artmasına vesile olmuştu.
Allah bütün gönüllülerimizden, bağışçılarımızdan ve iyilik dostlarından razı olsun.
Dün Deniz Feneri’ne saldırmışlardı, bugün bir bahane bulup Ensar’a saldırıyorlar. Arada bir İHH’ya salvo yapıyorlar. Yarın başka bir kuruluşumuza saldırırlar.. Saldırganlar kendilerine yakışanı yapıyorlar.
İyilik merkezlerimiz saflarını sıklaştırarak yollarına devam etmeliler.
İyiliğe mani olmaya çalışanlar ise varsın zavallılıklarını ve seviyeden yoksunluklarını tekrar tekrar göstermeye devam etsinler.
İnsanlığın hayrına çalışan kuruluşlarımız saldırıya uğradığında herkes üzerine düşeni yapıp tepkisini etkili bir biçimde göstermeli. Sıranın kendilerine gelmesini beklememeli…
“Hayra da mâni olurlar.” (Maun Suresi, 7)
recep.kocak@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.