xxx78
Halkoylaması fırsata dönüşebilir
En doğrusunu, CHP'nin 'Hayır' oyunun faziletlerini anlatmak için İstanbul sokaklarını donattığı garip duvar panoları hakkında görüşü sorulan genç kadın söyledi. Kendisinden beklenen, CHP'nin başörtülü kadınları rahibelere benzetmesini kınamak olduğu halde, genç kadın, "Hepinize buradan sesleniyorum, ne olur başımızın örtüsünden elinizi çekiniz" dedi.
Türkiye birçok yönden ilginç bir ülke; en ilginç yönü de bir türlü çözüme kavuşturulamayan gündem maddeleri... Siyaseti yakından izlemeye çalıştığım uzun yıllar boyunca konuşulup duran, fakat bir türlü kalıcı çözüme kavuşturulamayan o kadar çok konu başlığı var ki... Görevi çözüm üretmek olan siyasi kadroların biri gitti diğeri geldi bu kadar uzun süre içerisinde, hiçbiri çözüm getiremedi o sorunlara...
CHP'nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Sizin sorununuzu da Kemal kardeşiniz çözecek" vaadinde bulunduğu kesimler arsasında başörtülü oldukları için üniversitelere gidemeyen genç kızlar da var.
'Çözmek' niyetinde olmadığını bilmek için kâhinlik gerekmiyor CHP liderinin. Ak Parti ile MHP'nin birleşerek Meclis'ten 411 oyla geçirdikleri anayasa değişikliğini iptal ettiren başvurunun altında bizzat Kemal Kılıçdaroğlu'nun imzası vardı çünkü. Hem de grup başkan vekili olarak ilk imza onun...
Peki de, çözmek niyetinde olmadığı halde, bir genel başkan, sorundan mağdur olanlara neden tam tersi bir izlenim vermeye kalkar?
Bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz; en çok da 12 Eylül (1980) darbesi ertesinde başlayan 'yasakçı' uygulamanın mağdur ettiği gençkızlar, onların aileleri, dostları, arkadaşları biliyor. Bir de başörtüsünü 'tehlike' sayan, başörtülüye 'rahibe kılıklı' gözüyle bakan ve sorunun çözüme kavuşturulması çabalarını sürekli akamete uğratmayı görev bilenler...
Şimdi gelin de Kılıçdaroğlu'nun "Bu sorunu da biz çözeriz" sözüne inanın bakalım. CHP'nin sorun çözmek gibi bir derdi yok, CHP sorunları üreten ve çözülmemelerini sağlamayı görev bilen bir parti.
Halkoylaması 'Evet' oylarının önde gitmesiyle sonuçlanacak olursa, bunda en ikna edici rolü bu kampanyadan olur olmaz vaatler vererek 'kazançlı' çıkacağını sanan tavrı oynayacak Kılıçdaroğlu'nun...
1991 seçim kampanyasında Süleyman Demirel tarafından denenmiş ve başarılı olmuş "İktidar partisi ne veriyorsa beş lira fazla verme" vaadinin 2010 Türkiye'sinde de aynı etkiyi yapacağına inanmak büyük bir hayalcilik...
Zaten o yüzden, zihninde "Bu sorunu çözse çözse onu içinden çıkılmaz hale sokan parti çözer" düşüncesini taşısa bile, konunun meydanlara taşınmasından duyduğu rahatsızlığı, "Ne olur, başörtümden elinizi çekiniz" çağrısıyla dile getirdi genç kadın...
Benzer bir durum ülkenin hemen her sorunu için de söz konusu. 'Kürt sorunu' çok mu farklı sanki? CHP o konuda da çözümün değil sorunun parçası; CHP'nin siyasi hayattaki varlığı sorunun devamını garanti etti bugüne kadar...
Ülkeye bir türlü gerçek anlamda 'demokrasi' gelmiyorsa, sorumlusu yine CHP'dir. Düşünün: Ak Parti'nin getirdiği kısmi iyileştirmeyi bile çok gördüğü için ölümüne bir 'Hayır' kampanyası yürütüyor CHP anayasa değişikliği paketine karşı...
MHP ve BDP ise 'çözümsüzlükten beslenen' CHP'nin safında yer almalarının kendi tabanları gözünde inanılırlıklarını kaybetmeye yol açtığını bir türlü fark edemedi.