“Halkla kucaklaşma” tehlikesi!

CHP'nin Deniz Baykal'dan kurtulması gerektiğine dair sızlanmalar son dönemde iyice arttı.

Baykal karşıtlığının yükselmesinde CHP'nin tarihi açılımlarından duyulan ciddi rahatsızlığın rolü büyük…

“Bugünkü CHP'ye oy vermek cumhuriyete ihanet etmekle eş anlamlıdır” diyecek kadar ileri giden hınç dolu satırlara rastlanıyor.

Medyadaki kimi CHP'liler, Baykal giderse partilerinin tek başına iktidara geleceğini falan sanıyorlar. Her defasında bu bildik masalı fırına vermek, bu hayalle yaşamak doğrusu çok konforlu…

Son tarihi açılımlardan dolayı Baykal'a öfkelenenler, hani çekinmeseler CHP'nin “halkla kucaklaşma” tehlikesiyle burun buruna olduğunu söyleyecekler…

Biran önce Baykal'ın gitmesini, CHP'deki statükocu dozun yeniden zirveye çıkarılmasını talep ediyorlar. Arzuladıkları olursa halktan tamamen uzaklaşacaklar ve birdenbire tek başına iktidara gelecekler!

*

CHP'de son dönemde ilginç gelişmeler oluyor ve bu durum “çarşaf açılımı” gibi tarihi adımlarla sınırlı değil…

Çarşaf açılımında başat rol oynayan CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'i istifanın eşiğinden döndüren hadiseler; hemen ardından Deniz Baykal'ın “kara kutusu” olarak bilinen Mehmet Sevigen'in istifasıyla sonuçlanan gelişmeler aslında bir bütünün parçaları…

CHP Genel Merkezi'nin İstanbul'daki İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi listelerine müdahalesine tepki gösteren Gürsel Tekin kısa bir süre önce yaşanan parti içi kriz esnasında sisteme isyan ettiğini söylemiş, “Halkı bilmeyenler listede” demişti!

CHP Genel Merkezi, İstanbul'da Gürsel Tekin'i tırpanlamak istemiş ancak Baykal'ın son andaki müdahalesiyle geri adım atılmıştı.

Partinin politbürosu diye tanımlanan CHP MYK'sının değişmez üyelerinden Mehmet Sevigen de Tekin'e yönelik “harekat”ın içinde yer almıştı.

Yerel siyasetin önünü tıkamayı vazife bilen parti politbürosu tanımadıkları adayları parti teşkilatlarına, halka rağmen paraşütle atamak suretiyle CHP'yi “derin dondurucuda” yönetiyor.

Gürsel Tekin Olayı vesilesiyle, CHP'deki “çürümüş siyaset modeli” gol yemiş oldu. Baykal, listeleri tırpanlanan Tekin'in istifası halinde İstanbul seçiminde ne denli zor durumda kalacaklarını görerek ciddi bir sorunun önüne geçti…

Bu bağlamda, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Gürsel Tekin'e destek verip diğer taraftan da Mehmet Sevigen'in istifasına yönelik çıkış yapmış olduğunu hatırlayalım.

Baykal'ın “karakutusu” Mehmet Sevigen'in “İki manşetle istifa edecek değilim” şeklinde hava bastıktan hemen sonra “Baykal'ın ince ayarıyla” kısa süre içinde istifa etmesi CHP'de yıkılmaz denilen bazı iç kalelerin yıkılabileceğini göstermiş oldu.

Gürsel Tekin ve Mehmet Sevigen'le ilgili gelişmeler, içerikleri itibarıyla tamamen farklı iki hadise olsa da; aslında olaylara bütüncül bakıldığında birbirinden çok farklı iki siyaset modelinin “parti içi çarpışması” olarak okunabilir.

Baykal, İstanbul İl Örgütü olayında parti politbürosunu refüze etmek suretiyle “siyasette yıldızı parlayan” Tekin'i harcamadı; istifa yolunu işaretleyerek de karakutusu Sevigen'i kurtarmamış oldu.

Bununla birlikte, Önder Sav CHP'nin statükocu çizgisini her defasında vurgulayan bir portre olarak artı “halka kapalı siyaset modeli”nin önde gelen siması sıfatıyla “politbüro”daki etkisini sürdürüyor.

*

Gürsel Tekin-Mehmet Sevigen Hattı'ndaki son gelişmeleri çarşaf ve Kur'an kursu açılımlarının hemen ardından, “siyasetin yeniden yapılandırılmasına duyulan büyük ihtiyacı işaretlemeye yarayan iyi haberler” olarak görmek mümkün…

Şu aşamada, ancak küçük kıpırdanmalardan söz edebiliriz. CHP'de veya siyaseti çürümüş Türkiye'de elbette iki çiçekle bahar olmaz. Türkiye siyasetinin bütün aşamalarıyla “tepeden tırnağa” yeniden yapılandırılması “mecburi istikamet”tir.

İki yıl önce Çankaya sürecindeki tavrı nedeniyle, adı “Cumhuriyet Halk Seçmesin Partisi”ne dönüşmüş bir CHP'de son aylarda yerleşik kalıpları kıran ve “kimilerinin hala izah edemediği” sıra dışı gelişmelerin yaşanıyor olması “her şeye rağmen” iyiye işarettir.

Önceki ve Sonraki Yazılar