Aslan DEĞİRMENCİ
Hahamlar Anladı Onlar Anlamadı
Bir garip durum… İçimizdeki İsrailliler ile uğraşırken bir de “Taraf” çıktı karşımıza… Yıldıray Oğur, köşesinden Mavi Marmara Gemisinde Siyonist İsrail askerlerine direnen aktivistleri hedef gösterdi. Bununla da yetinmedi direnenlerin hesap vermesini istedi. Ardından Ahmet Altan aldı kalemini eline; Yıldıray Oğur’a destek verirken, dürüstlük ve cesurluktan söz etti köşesinde. Organizatörleri suçladı, sivil insanların gereksiz bir çatışmanın içine sokulduğunu iddia etti. Yasemin Çongar da duramadı konuya el attı. Derken Mehmet Baransu… Baransu ise Mavi Marmara yolcularının dönüşüne ve Taksim’de karşılanmalarına kafayı takmış. Köşesinden şöyle sesleniyor: “Marmara yolcularının Türkiye'ye getirilecekleri gün, Taksim'de yapılan "kutlamalar" ise içimi acıtmıştı. "Kutlama" diyorum çünkü orada da birileri, dokuz insanın baskında hayatını kaybettiğini unutmuşçasına yok olan imajını düzeltmeye, mücahit kanıyla arınmaya çalışıyordu. Kimsede çıkıp bu kişilere siz neden gemide yoktunuz diye sormuyordu.”
Ahmet Altan ve Yıldıray Oğur’a Yeni Şafak yazarı Hakan Albayrak köşesinden cevap verdi. Söylenecek ne varsa sıraladı. Yüreğine kalemine sağlık… Ancak Baransu, yazılan yazıların ardından yeniden tartışmaya katılınca iyi bir cevabı hak etti. Bak Baransu bu mahallenin seni yaptığın haberlerden dolayı alkışladığı doğru. Hatta o geminin içinde bulunan birçok aktivist sizlere açılan hukuk dışı davalar sonrası açıklama yaparak gazetenize destek verdiği de gerçek. Olması gerekende bu… Ama sen bu mahalleyi tanıyamamışsın. Bu mahalleye soruyorsun; “Siz neden gemide yoktunuz?” diye… O gemiye binmek için müracaat edenlerin sayısını bir araştır. Dahası 2. Gazze filosu için yaklaşık 1 milyon kişinin de müracaat ettiğini bil. Bu mahalle gelip geçici sevdaların peşinden koşmaz. Hedef aldığın Taksim karşılamasında ellerinde Filistin Bayrakları ve İsrail aleyhtarı dövizler taşıyarak 'Kahrolsun İsrail' sloganları atan Hahamlar bile verilen mücadeleyi anladı ama siz anlayamazsınız! Taksim de İHH Başkanı Başkanı Bülent Yıldırım’ın sözlerini de duymamışsın: “Eğer Filistin'de öldürülen Yahudiler olsaydı, Müslümanlar Yahudilere zulmetseydi biz yine Filistin'e giderdik.” İşte bu mahalle böyledir. Bu mahallenin ne onurunu ne de vicdanını sorgulayamazsın. Hataları varsa uyarırsın. Baş göz üstüne… Ama olmayan hatayı zorlayarak üretmeye gayret edersen cevabını alırsın.
Ve diğerleri
Moda oldu uzlaşma barışma, kaynaşma… Kiminle uzlaşma? Katil ile mi? Kiminle barışma; terörist ile mi? Kiminle kaynaşma; Siyonistlerle mi? İlişkileri düzeltmekten söz eder oldular entel dantel kalemler. Kartelin meşhur isimleri… Utanmadan bunu devletin çıkarına diye savunur oldular. 28 Şubat’ı da savunuyordu aynı kalemler. İsrail ile savunma işbirliği de o postmodern darbe ile başlamıştı. Zaten 28 Şubat İsrail’in planı değil miydi? Ama hesaplamadıkları bir şey var. 28 Şubat bin yıl sürecekti, 10 yıl bile sürmedi. Son yaptırımlar ile de tarihe gömüldü.
* Çocuk hastanesini hedef alan onlar,
* Kadınları işkenceden geçiren onlar,
* Mahkûmları hücrelerde katleden onlar,
* Zirai alanları ateşe verip, evleri yıkanlar onlar,
* İşgalci onlar, sivilleri fosfor bombası ile yakan yine onlar.
* Gazze’ye insani yardım malzemesi götürenleri katledenler de onlar.
* Şımarık ve küstah olan yine onlar.
Peki ya siz kimsiniz? Soykırımcı bir terörist devlet ile iyi ilişkiler isteyen sizlerin amacı ne? Hükümetin komşular ile sıfır sorun projesi kapsamında Suriye, İran ve Irak ile yaptığı görüşmelerin ardından ilişkiler düzeldiğinde “Türkiye’nin ekseni kayıyor” diyerek bağıran sizler değil miydiniz? Bu ülkeler ile her yönde ilişkiler geliştikçe tepki gösteren de sizdiniz. Barıştan yanaysanız dün neredeydiniz? Bu ülkeler ile küçük çaplı yaşanan krizlerin ardından savaş tam tamları bile çalacak kadar ileri giderken, Siyonist İsrail’e uygulanan yaptırımlar sonucunda paniklemeniz niye?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.