Suna KARTAL
GURURLUYUM ÇÜNKÜ İMAM HATİP'LİYİM!
Hemen, hemen herkes okul yıllarını büyük bir özlem ve tebessüm ile yâd eder. Kime sorsam o yıllar da yaşananlar bir başkaydı hiç unutulmuyor diyor. Evet ben de aynı düşüncedeyim özellikle lise yılları hiç unutulmuyor. Lise yılları dediğimde o yaşlarda âşık olunur, deli çağlardır her şey tozpembe gelir insana. Diye düşündünüz belki de. Benim kast ettiğim bunlar değil tabi ki. Lise yıllarını andığım da yüzüm de tebessüm yerine gözlerim dolu, dolu oluyor özlemden çok derin bir acı hissediyorum yüreğimde. Neden mi? Çünkü eğitimdeki tercihimi düz lise yerine din ağırlıklı bir okuldan (İmam Hatip Lisesi’nden) yana yaptığım için. Okul eğitiminin yanı sıra din eğitimini de almak istediğim için…
İmam Hatip Lisesi’nde okumaya karar verdiğim de aklımda soru işaretleri vardı elbet. Nasıl bir ortam? Eğitimi nasıl? Merak ediyordum. Fakat kısa süre de tüm soru işaretlerinden kurtuldum. Okulum, hocalarım ve arkadaşlarım mükemmeldi, beklediğimden çok daha güzeldi. Bizim sıkıntımız dışarıdandı, bir yandan İmam Hatip Okullarını kapatmak için yapılan girişimler, diğer yandan okulda hocalarımızın başörtülerini açmaları için gördükleri baskı, başlarını açmadıkları için derslere giremiyorlardı, milli güvenlik derslerinde aynı baskı bize de yapılıyordu.
Dersimize askeriyeden gelen albay, bize başörtülerimizi çıkarmamız gerektiğini aksi halde o dersten kalacağımızı söylüyordu. Bunlar okulun içindeki durumlar bir de okulumuzun dışındakiler var elbet… Eğitimimizi kâbusa çevirmek psikolojik olarak bizi (imam hatip liselileri) çökertmek için ellerinden geleni yaptılar çok uğraştılar ama bizi yıldıramadılar! Bir gün okulda biraz hava alayım diye pencereden bakayım dedim dışarı baktığım da neye uğradığımı şaşırdım. Okulumuzun tam karşısında ne kadar apartman var ise hepsinin en üst katına keskin nişancılar yerleştirilmiş ve hepsi okula nişan almış vaziyetteydiler şoke oldum ne yapacağımı bilemedim karşıdan gelen hocam yüzümden anladı dışarıdaki durumu gördüğümü ve seslendi.
“Herkes pencerelerden uzak dursun kim dışarı bakarsa disiplin cezası alacak” dedi ve beni yanına çağırdı. “ Korkma kızım, onların derdi sizleri, bizleri yıldırmak okula saldıracak değiller amaçları psikolojinizi bozmak gördüklerini hiçbir arkadaşınla paylaşma sakın” dedi. Henüz 15-16 yaşlarındaydım içinde bulunduğum durum ve imtihanım öyle ağırdı ki bunun farkındaydım. O psikolojiyle derslerimize yine de devam ediyorduk. Eve dönerken de bir gurup gazetecinin akınına uğruyorduk. “ Başörtünüz siyasi bir simge mi? Niçin örtünüyorsunuz? Aile baskısıyla mı bu okuldasınız?” gibi sinir bozucu sorular da yaşadıklarımızın çabasıydı…
Kız çocuklarının okuması için çeşitli kampanyalar yapılıyor bir yandan da okumak isteyen başörtülü kızlara başörtülüsün diyerek eğitim haklarını ellerinden almaya çalışıyorlar ne garip değil mi? Suçumuz neydi ki bizim? Bizi diğer liselerde okuyan arkadaşlardan ayıran kendi ülkemizde ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüren neydi? Başımız da gururla taşıdığımız ne siyasi simge ne de aile baskıyla, Allah’ın emri olduğu için taktığımız başörtümüzdü. Başımızı açmayı başarmış olsalardı da beynimizi nasıl değiştireceklerdi? Merak ediyorum.
Yıllarca irtica geliyor, ülkemiz İran gibi olacak, tüm kadınlar örtünecek, laiklik elden gidiyor diyerek bizlere olmadık zulümler yaptılar mağdur ettiler. Düz lisedeki arkadaşlardan çok daha fazla ders gördüğümüz halde katsayı mağduru olduk eğitimimiz engellendi, psikolojik baskılar gördük. Hepimizin idealleri vardı, yılmadan ideallerimizin peşinde koşmak da ısrarlıydık. Kimimiz avukat olmak istiyorduk, kimimiz mimar, kimimiz de gazeteci… Ne kadar dışlansak, ezilmeye çalışılan taraf olsak da arkadaşlarımdan avukat olan da var, mimar, öğretmen olanlar da var elhamdülillah! En çok istediğim basın da yer almak, gazeteci-yazar olmaktı. Mevla lütfetti hiç ummadığım bir an da bu isteğim gerçekleşti.
Şimdi düşünüyorum da şuan ki Türkiye ile benim lise de okuduğum zaman ki Türkiye ne kadar farklı. Tabi bundan 50 yıl öncesinden bahsetmiyorum. 13-14 yıl önce lise 1 ve 2.sınıf öğrencisiyken yaşadıklarımdan bahsediyorum. Artık özgürlük ise herkese özgürlük! Eşitlik ise herkese eşitlik var. Hem de ülkemize bu düzeni getiren, Başbakan İmam Hatip Lisesi mezunu bir Başbakan… Yıllarca yaşadığımız mağduriyeti ortadan kaldırırken başkalarını mağdur etmeyi düşünmedi. Kimseyi tercihlerinden dolayı farklı saymadı. Çünkü o da bir İmam Hatip Lisesi mezunu.Bizlere okullarımız da hak, hukuk, adalet ve hoşgörü tohumları ekildi yüreklerimize...
Zamanın da çok zor günler yaşadık ben ve diğer okul arkadaşlarım, fakat şimdi Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız’a baktığım da öyle çok gururlanıyorum öyle çok mutlu oluyorum ki tüm o kötü günleri unutuyorum neden mi? Yıllarca tabiri caiz ise insan yerine koyulmadık, olmadık hakaretlere maruz kaldık, ezildik, dışlandık güzel olan hiçbir makama layık görülmedik neden? Çünkü İmam Hatip’li idik. Yok saymaya çalıştıkları insanlar şimdi ülkemizi yönetiyorlar. Bir İmam Hatip’li olarak farklı bir gurur yaşıyorum. Kim bilir ülkemiz de daha kaç tane İmam Hatip’li Cumhurbaşkanı ve Başbakan olacak öyle değil mi?
SELAM OLSUN TÜM İMAM HATİP'LİLERE, SELAM OLSUN GURURLUYUM ÇÜNKÜ İMAM HATİP’LİYİM DİYENLERE…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.