Lütfi AYHAN
GÜNEŞ TUTULMASI, KADEŞ ANTLAŞMASI, DEPREM, PKK…
“Tarihin ilk yazılı antlaşması Kadeş, bir güneş tutulmasından sonra imzalandı. Kadeş; Mısır Firavunu II. Ramses ile, Hitit Kralı Mutavallis arasında yapılan ve galibi belli olmayan bir savaştan sonra yapıldı. Tarihçiler, savaşın sona ermesinin sebebinin o gün meydana gelen Güneş tutulmasından korkarak, tanrıları kızdırdığını düşünen tarafların savaşmak istememesi olduğunu söyler…”
Her depremden sonra Türkiye’deki birçok insanın aklına gelen ilk şeyler şunlardır; “Acaba bu deprem niye oldu? Bu neyin cezası? Ha Bunlar şöyle şöyle yaptı Allah da bu cezayı verdi…”
Bu sorular, bu hükümler doğru mu yanlış mı? Dine, ilme, akla uygun mu değil mi? Bu uzun uzadıya tartışılacak bir konu. Uzmanları bunu tartışır ve bir sonuca varır. Benim dikkatimi çeken ise milletimizin aldığı “genelleşitirme eğitiminin” nasıl kötü sonuçlar verdiğidir. Analitik düşünceden mahrum, ince muhakemeden ırak, alternatifli bakıştan yoksun bir eğitim sisteminin farklı meyveler vermesi zaten beklenemezdi.
Aile de başlayan, okulda, sokakta, medyada kısaca hayatın her anında devam eden bu yanlış ve eksik anlayıştır ki her sahada bizi geri bırakıyor. Ne dini tam biliyoruz ne de akli bilimlerle mücehheziz. Bu yanlış ve sakat anlayışa göre; Hayat ve olaylar tek renktir. Kafa yormaya gerek yok; “Fener iyidir, falan takım kötü! Falan şehrin insanları şöyledir falan şehrin insanları böyle, Falan ırk şöyledir falan mezhep böyle…” Bu genellemeler, bu analitik düşünceden mahrum ve ırak “toplu düşünmeler” çok sakat sonuçlar veriyor. (Bu yaklaşıma göre Avrupalılar bir bütündür ve bizi mahvedeceklerdir. Etmeyin eylemeyin! Bu hüküm doğru olsaydı Avrupalılar 1. Ve 2. Dünya savaşlarında birbirlerini yemezlerdi. 2. Dünya savaşında 50 milyona yakın insan öldü bunların yüzde 90 nı Hristiyandır, Avrupalıdır. Peygamberimiz de (as) Mekkelidir, Araptır, Ebu cehilde. Firavun da, Musa da (as)Mısırlıdır. Musa, Harun, Zekeriya… bir çok peygamber de Yahudidir; bu günkü İsrailliler de . İbrahim (as) de, Nemrutta aynı toprakların çocuğudur. Habil de, Kabil de aynı toprağın, aynı karnın ürünüdür. Üstelik ikisinin de babası ADEM (as) dir...)
Bu tezlerimizi son tabi afete uyralayalım: Bazılarına göre bu deprem o yöre halkına şu şu yanlış davranışlarından ötürü “Allah tarafından verilen bir cezadır.” (Bazı yazarların ve bazı yorumcuların bu hadise ile PKK meselesi arasında bir bağ kurması hadisesinden bahsediyorum) Pekiyi bunu böyle düşünen, böyle söyleyen, böyle yorumlayan bir vatandaş, PKK lılar şöyle derse ne cevap verecek; “Onlar bize yardım etmediler sonuç bu oldu.” Veya; “Bakın Türk askeri bizi öldürmeye başladı orada deprem oldu…”
Bu iki yaklaşımda genelleştirme hastalığının bir ürünüdür. Bir müslüma şuna inanır;” Ezelden ebede kadar, bir sineğin kanadının kıpırdanmasından, gözle göremediğimiz bir yaprağın dalından düşmesine kadar her şey, her hadise ALLAH(cc) ın bilgisi dahilindedir ve kaderde yazılmıştır. Onun yarattığı her şey de elbette bir hikmet vardır. Bizim şer gördüğümüzde bir hayır, hayır gördüğümüzde de bir şer olabilir… ”
Müslüman için Hadiseleri hayra yorumlamak temel esastır. Bu depremi de hayra yorumlarsak şu güzel hikmetleri görebiliriz; Bu hadise ile görüldü ki; doğudan batıya, kuzeyden güneye, Türküyle Kürdüyle, sunnisi ile alevisi ile biz bir aileyiz bir milletiz. Devlet hepimizİn devletidir. Devlet, Kürt halkı ile PKK yı kesinlikle ayırt etmekte. Kan döken, asker, sivil, kadın, çoluk çocuk öldüren teröristle, Kürt halkını hiçbir zaman aynı kefeye koymamakta. PKK’ yı dağda öldüren devlet Van’da, Erciş’de yıkıntı altında kalan halka, evsiz barksız kalan vatandaşa şefkat elini uzatmakta.
Eskiden devlet adına bir çok kesime (Dindar, ülkücü, solcu, alevi, Kürt) çok hatalı davranışlar uygulayan devlet bu hataları kabul edip düzelme yoluna girmekte. O zaman biz vatandaşlar da eskiyi unutup yepyeni bir başlangıçla devletle barışıp bu güzel ülkede refah, huzur, adalet, eşitlik içinde yarınlara taptaze umutlarla bakmanın yollarını aramalıyız. Güneş tutulması iki büyük devleti barıştırmış. Bu depremde inşallah güçlü bir Türkiyenin yolunu açacaktır. Allahü zülcelal kullarına mesajlarını KURAN ile iletmiş.Yüce yaratıcının sözünü anlamak için Kurana bakalım.O kuranda buyurdu; "İnnemel mü'minune ihvetün=Tüm mü'minler kardeştir"
Not: Kaddafinin ölümüne sevinmek emperyalistlere sempati duymakla eş değerdir. Kaddafi gitmeliydi ama onu “GAVURLAR” değil halk göndermeliydi. Gaddafi, Suud ve körfezdeki sözde krallar gibi petrollerini AKBABALARLA paylaşasaydı bu işler başına gelmeyecekti. Fakat bundan da bir hayır çıkacak.Baksanıza yeni gelen yönetimin başı ilginç şeyler söylüyor yeni yönetim tarzı ve şekli ile ilgili.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.