xxxx3331
Gazze katliamı ve Türkiye
Sevgili okuyucular, bu Pazar çok dertliyim. Gazze'de, bir haftadır gazetelerde, televizyonlarda yayınlanan, o sevmeye kıyamayacağınız melek yüzlü çocukların, azgın siyonist saldırganların bombardımanı altında parçalanmış cesetlerini ve...
Sevgili okuyucular, bu Pazar çok dertliyim. Gazze'de, bir haftadır gazetelerde, televizyonlarda yayınlanan, o sevmeye kıyamayacağınız melek yüzlü çocukların, azgın siyonist saldırganların bombardımanı altında parçalanmış cesetlerini ve minicik yaralıların hâllerini görüp de üzülmemek için, insanın Ehud Barak gibi eli kanlı câni olması lâzım...
Allah kimsenin başına vermesin; bu çocuklardan birinin kendi çocuğunuz, torununuz ya da tanıyıp sevdiğiniz bir çocuk olduğunu hiç düşündünüz mü?..
Gazze'de alçakça şehit edilen Fâtımaların , Muhammedlerin , aslında bizim Fatmalarımızdan ve Mehmetlerimizden ne farkı vardır ki?... Sadece insan olmak ve aynı dinden olmak değil, 85 sene önce aynı devletin tebaasının torunları olmak da bizi birbirimize bağlıyor.
Bu gani gönüllü millet...
Geçen Cuma Namazı'ndan önce, merkezî sistemden Ankara'daki bütün camilere hitap eden vaiz, Gazze'deki insanlık dramını -politikaya hiç girmeden- anlattıktan sonra, Diyanet İşleri'nin başlattığı yardım kampanyasından bahsederek cemaate şunları söyledi: Size, gönlünüzden ne koparsa verin demiyorum, cebinizde ne varsa tamamını veriniz...
Bu sözleri dinlerken gözlerim yaşardı. 'Şimdi' diye düşündüm, 'şu anda milyonlarca yürek Gazze için kan ağlıyor; namazdan sonra kendi fakirliklerine bakmadan çıkarıp verecekler...' Nitekim, cemaat dağılırken bağış toplayan din görevlisinin önünde, özellikle kâğıt paralardan bir yığın birikmişti...
Bu gani gönüllü, fukara milletin asaletini ve faziletini düşünebiliyor musunuz?..
İslâmiyeti kabulden sonra on asır boyunca inancının bayraktarlığını yap; dünyanın en büyük imparatorluğunu, en muhteşem medeniyetini kur; Hz. Peygamber'in kavmi olduğu için Arapları 'kavm-i necib' diye bağrına bas; 1517'den itibaren dört asır boyunca Hicaz ahalisini, sürre alaylarıyla besle;
1. Dünya Savaşı'nda 3 milyon şehit ver; Yemen'de bile 220 bin şehidin olsun; Hz. Peygamber'in Medine'sini Fahrettin Paşa ile kanının son damlasına kadar müdafaa et; Filistin'i, Gazze'yi, Kudüs'ü terketmemek için arslanlar gibi çarpış; Şeria Nehri Mehmetçiklerin kanıyla günlerce kıpkırmızı aksın; bir de İngilizlerin kışkırttığı Şerif Hüseyin sırtından hançerlesin...
Aradan 90 yıl geçtikten sonra, bu mazlum milletin evlâtları, birer Fahrettin Paşa şuuru ve imanıyla, o sevgiyle titreyen tertemiz yürekleriyle, gene varını, yoğunu ortaya koysun; hattâ gene savaşmaya dahi talip olsun...
Bu tablo karşısında nasıl duygulanmazsınız, nasıl böyle bir milletin evlâdı olmakla şeref duymazsınız?!..
Palavracılar!..
Efendim, Gazze'deki mazlumlara yardım için en fazla sesini yükselten (daha doğrusu sesini tek yükselten) Türkiye oldu. Devlet ve millet olarak mağdur Filistin halkının yanında
yer aldık. Hattâ, Başbakan Erdoğan, o derece sert bir tavır ortaya koydu ki, Türkiye'nin arabuluculuğu, bu konuda rekabet hâlinde olan Mısır'a kaymaya başladı.
Gazze halkına yardım için Başbakanlık Genelgesi yayınlandı. Bölgeye 15 ambulans, 25 ton ilaç ve 9 jeneratör ulaştırıldı. Ayrıca, Kızılay 10 TIR dolusu yardım malzemesi sevketti. Kızılay'ın başlattığı yardım kampanyası dışında, çeşitli sivil toplum kuruluşları (ki 50 TIR da bunlar gönderdiler) ve özellikle Diyanet'in kampanyası devam ediyor. Bu fakir millet, Filistin halkına yardım için âdeta çırpınıyor.
Peki biz böyle çırpınırken, Arap Ülkeleri, İslâmî rejim iddiasında bulunan ülkeler, petrol zenginleri ne yapıyorlar dersiniz? Kocaman bir 'HİÇ'!..
Suudî Arabistan'ın ABD bankalarındaki sadece bilinen parası 100 milyar dolar... Mangalda kül bırakmayan İran, dünya petrol üretiminin önemli bir kısmına sahip bulunuyor. Ya körfez ülkeleri? Kuveyt, Abu Dabi, Dubai ve diğerleri... Aslına bakarsanız Mısır, Ürdün ve Suriye de, kıllarını kıpırdatmayan ülkeler arasında. Bunların palavraları çok ama icraatları sıfır...
Hâsılı, Ortadoğu'da, Arap Dünyası'nda Yahudi korkusu ve neme lâzımcılık alıp yürümüş. Gazze'nin yanında olmak da gene biz Osmanlı torunlarına kalmış...