Gazetecilik mi, manavcılık mı?...

Önceki gün Denge Gazetesi Sahibi Adnan Bahadır aradı…

Adnan ağabeyi eski tanır, severim...

Kurduğu “cümlelerde” “yaşamı” gibi “sınırlardadır” hep…

Aklına düşeni, sakınmadan dobra dobra yüzüne çarpar adamın!…

Anlayacağınız “damarına” basanın “of” çektiği çok olmuştur!...

Onu tanıyanlar, “onun için”, yeri geldiğinde “gemileri ateşe vermekten” geri durmaz!… Kim, “Pire’ye kızıp yorganı yakar?” diyene de, hiç tereddüt etmeden “Adnan Bahadır” derler…

“Ama bir şey daha, ‘Sezar’ın hakkı Sezar’a’. Eğer “haklıysanız” gidin, yüzüne, sizde söyleyin söyleyeceğinizi, gocunmaz… ‘Haksız’ olduğunu anlayınca ‘özür’ dilemesini de bilir, gönül almasını da” diye eklerler…

*

O kendine has Karadenizli şivesiyle, dedi, “Hamiiit…Düşündüm taşındım  en iyi iş manavcılıkta…Manav açmaya karar verdim!..”

Güldüm…

O da güldü…

Söylediğinin altında, yine bir “yerlere”, “birilerine” “ince” bir “gönderme” yattığını anladım…

-Dedim, “Abi doğru söylüyorsun, senin yaptığın gazetecilik zor iş… Herkes yapamaz gerçekten... Hele de gazete sahibiysen, mevsimleri unut… Gazeteciliğin mevsimi de yok, dört mevsim yedi-yirmi dört esasına göre çalışacaksın… Birilerinin kuyruğuna basacak, cıyaklatacaksın… “Davut” olup, “doğrucu”, “tanrıları” karşına alıp, “İbrahim” olacak, baltayı kırdığın en son, en büyük “putun” boynuna asacaksın!… Valla yaptığın iş zor… Bence de manav açmak çok daha iyi… İyi olmasına da neden böyle bir düşünceye vardın? dedim”

 

-“Niyesi mi var Hamit” dedi…

-“Cebimizden haricen para veriyoruz, diğer işlerde kazandığımızdan ayakta kalalım diye her ay mali destek aktararak ve de biz onca zorluklara katlanarak  ha bu Samsun’da gazete çıkarıyoruz, hem de kelleyi koltuğa almışız, sessiz çoğunluğun sesi oluyoruz da, “sessiz çoğunluğun sesi”, sayfalarında üç-beş liraya takla atanların yüzde onu kadar çıkmıyor…! Sana bişey diyeyim mi, ha bu millet her şeyin farkındadır ha! İnan cesurca yazdıklarımızla, maskeleri düşürüp açığa çıkardıklarımızla, bizi gönülden destekleyip dua ediyorlar ama sesleri çıkmıyor da!.. O yüzden karar verdim, gazetenin altında boş bi dükkan var, kiralayacağım onu, oraya “manav” açacağım. Hiç olmazsa “patates, soğan, hıyar” satarımda gazeteye bir gelir olur. Hem bana, “Sen bu işi yapma, manav aç, benim gibi hıyarları sat! diyen o kadar çok  “hıyar” var ki, satmakla bitmez, iyi de kar ederim haa...!”

*

Kahkahalarla kapattık telefonlarımızı…

-“Bir muhabbet insandır Adnan Başkan...”

*

E, üzerine söylenecek bir şey yok…Manavcılıkta da   mevsimine göre sebze meyve var ama memleketimin hakikaten “hıyarları” her mevsim!…

Adnan Abi’nin “tezgâhında”, diğer meyve sebzeyi her zaman belki bulamasanız da sizi temin ederim ki her mevsim “hıyar” eksik olmaz…!

Bazen “doğum sancısı” çekenler oluyor hani, kulaklarında bulunsun!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.