Ufuk ÇOKSÜRER
FETULLAH’I DECCÂL(İLLÜMİNATİ) GÖNDERDİ
Daha evvelki yazımda kısaca bahsini ettiğim Fetullah’ın İllüminati ile olan münasebetini bu hafta biraz daha teferruatlı konuşalım. Fakat evveliyetle şunu söylememe müsaade ediniz lütfen: Yıllar sonra bilhassa ABD’li araştırmacılar, neşriyatlarında Fetullah konusunu İllüminati serlevhası altında yazacaklardır. Ve bu durum maalesef henüz Türkiye’de hiç kimsenin esaslı bir şekilde göremediği bir husus. Biz de aklımızın yettiği ve lisânımızın kifayet ettiği kadarıyla yıllar sonra ifşa olunacak bu hakikati, şimdiden birkaç yönüyle anlatmaya gayret gösterelim.
Meş’um 15 Temmuz gecesi halkın üzerine bomba ve kurşun yağdıran zillete duçar olmuş müptezellerin ayak izleri takip edilirse bu yolun Fetullah üzerinden Vatikan’a doğru gittiği görülür. Ama Vatikan kat’iyen son durak değildir. Şayet biraz dikkat buyrulursa, Vatikan’dan sonra bu kanlı ayak izlerinin rengi çok daha kesif bir kan kırmızıyla CIA’e doğru, oradan da “İllüminati” denen dünyayı ele geçirme temin gayesi güden dehşetengiz bir örgüte doğru gittiği görülür.
Hani şu Rusların meşhur “Matruşka” oyuncağını bilirsiniz: Karşınızda bir oyuncak anne görürsünüz; kaldırdığınız zaman içerisinden başka bir tane; sonra bir tane daha ve sonra bir tane daha… İşte Fetullah, bu son derece girift olan ilişkiler yumağının en zahirî dibacesidir! En dışındaki görünen yüzü Fetullah iken en içinde bulunan İllüminati’dir! Bir oyuncaktan ziyade tam bir şer manzumesi yani…
Neyin nesidir peki İllüminati?
Bu suâlin cevabı ciltler dolusu kitaba konu olacak kadar geniştir. Ama çok kısa şöyle söyleyebiliriz: 1776 yılında kurulan bu örgüt 13 aileden mürekkeptir. Bu aileler Rockefeller, Rotschild, Morgan, Habsburg, Russel, Warburg gibi dünyanın iktisadına istikamet verecek kadar zengin ve devletler üzerinde son derece etkili olacak kadar güçlü ailelerden oluşmaktadır. Örgütün inancına göre; Şeytan düşmüş bir melektir. Şeytan insanın yaratılması uğruna kendini feda etmiştir ve bu yüzden nurunu, yani aydınlığını kaybetmiştir. Şeytan mağdur ve cefakar bir çilekeştir. İşbu sebepten ötürü bu örgüt üyeleri ciddi mânâda Şeytan’la işbirliği yapıp ahlâk, din, aile ve sâir gibi bütün müspet değerleri yok edip Şeytanın aydınlığa kavuşması için canhıraş bir şekilde ona yardım etmektedirler. Bu yüzden kendi örgütlerine “aydınlık” mânâsına gelen “İllüminati” ismini vermişlerdir. Kısaca denilebilir ki, bu örgüt, Şeytan’a, şeytanlık işinde yardımcı olup, onu öbür dünyada mutlu ettirmek için insanlığı bozmak ve insanların günahkar olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Ve tabii Şeytana yardımcı oldukları içinde öbür dünyada mükâfatlandırılacaklarına inanmaktadırlar. Bunun için geliştirdikleri sloganlardan biri de “Ruhunu Şeytan’a Sat”tır… Bu sözü en son İllüminati üyesi olan dünyaca ünlü şarkıcı Katty Perry bir röportajında “Ben ruhumu Şeytan’a sattım” şeklinde lisâna büründürmüştü.
İllüminati’nin kontrolünde olan kişi ve mecralardan sadece bazıları şunlardır:
ABD Başkanları
Bankacılık ve finans sektörünün büyük bölümü
Uluslar arası kuruluşlar(IMF, Dünya Bankası, Unicef)
Popüler Hollywood filmleri
Popüler çizgi filmler
Müzik piyasası (Ünlü şarkıcıların klipleri)
Saygın haber kuruluşları (CNN, BBC gibi)
Sosyal Medya (Facebook, Twitter, Youtube gibi)
Vesâire…
Şahsi kanaatim şudur: "Dinlerarası Diyalog" bir Vatikan projesi değildir. Çünkü Vatikan böyle iddialı projeleri üretmekten aciz olan çok hantal bir kurumdur. "Dinlerarası Diyalog" Vatikan'ın da fevkinde dünyanın selâmetine ve istikbâline kastetmiş son derece tehlikeli bir örgüt olan bir İllüminati projesidir. "Dinlerarası Diyalog" ile maksad evvelâ Müslümanlığı törpülemek ve sonra yozlaştırıp aslî hükmünü icra ettirmekten uzaklaştırmaktı! Çünkü İllüminati’nin bütün dinleri yok etme meramı, İslâmiyet gibi muhkem bir din karşısında aciz kalıyordu. Bu sebeple bu örgütün Vatikan marifetiyle Hıristiyanlık ve Müslümanlığı evvelâ bir "diyalog" projesi ile birbiriyle iç içe sokup daha sonra ise hüviyet-i asliyesinden uzaklaştırmaktı. Öte yandan, kendine bile hayrı olmayan ve daha Hıristiyanları dahi kiliselere sokamayan Vatikan, namaz kılan, oruç tutan ve tevhide inanmış, imanı son derece muhkem olan Doğu'nun bireylerini mi Hıristiyan yapacak! Şaşarım! Zaten Vatikan operasyonel faaliyette bulunma yetisini Orta Çağ’daki Haçlı Seferleri’nde bir daha elde edememek üzere kaybetmiştir.
Ve dahası!.. Fetullah da sözüm ona Vatikan'a hizmet ettiğini zannediyor. Fetullah farkında olmadan 40 yıldır "İllüminati" için çalıştığının farkında bile değil! Nasıl ki, İllüminati CIA’i, CIA Vatikan’ı kullandıysa Vatikan da Fetullah’ı, Fetullah ise etrafımızda bulunan pek çok mütedeyyin insanı kullandı…
Fetullah’ın, İllüminati tarafından kullanıldığı argümanına güçlü bir örnekle payandalamaya çalışalım: Fetullahçıların üzerinden 1 dolarlık banknotların çıkması Fetullah'ın bilerek(ihtimal vermiyorum) veyâhud bilmeyerek "İllüminati"ye hizmet ettiğinin değişik bir tezahürüdür!
Öncelikle şunu söylemek lazım gelir ki; ABD Merkez Bankası(FED), devlete ait bir kurum değildir. Bu kurum, tamamen İllüminati’nin en güçlü iki ailesi olan Rotschild ve Rockefeller ailesinin kontrolü altındadır. Bu durum, sizler de takdir edersiniz ki bir ülkenin bağımsızlığıyla ters düşen hilkat garibesi bir durumdur. ABD’nin 1961’de seçilen ilk Katolik lideri olma unvanı haiz olan vatanperver John. F. Kenneddy, FED’i devletleştirmek sûretiyle bu durumu düzeltmek istemişti. Kendisine gelen uyarıları dikkate almayan Kennedy, 1963’de Texas’da üstü açık arabasıyla onbinlerce kişiyi selâmladığı esnada vurularak öldürülmüştü. Daha sonra cinayetin üzerine giden ve abisi gibi bir Demokrat Partili olan kardeşi Robert Kennedy de başkan adayı olduğu 1968’de tıpkı abisi gibi katledilmişti. İllüminati’nin cinayet listesi bir hayli geniş… Papalar, kardinaller ve Michael Jackson gibi ünlü şarkıcılar vs. Hatta II. Dünya Harbi gibi meşakkatli bir hengâmda ABD Başkanlığı yapmış olan Roosevelt’in de bu örgüt yüzünden intihar ettiğine dâir tevatürler bile mevcut…
Neyse biz devam edelim:
Doları İllüminati basar dedik; evet hattâ 1 dolar, İllüminati"nin güç remzidir. Bu banknotun üzerinde İllüminati'ye dâir onlarca sembol vardır. Bunları uzun uzun burada anlatmak mümkün değil. Ama bir tanesini ele alalım:
Aşağıya eklediğim ve Fetullahçıların da üzerinden çıkan 1 dolarlık banknotların üzerinde bulunan piramidin altında yazılı olan "MDCCLXXVI” harflerini irdeleyelim.
Bildiğiniz üzere bu büyük harflerin Roma rakamlarında hepsinin bir karşılığı mevcuttur.
M: 1000
D: 500
C: 100
C: 100
L: 50
X: 10
X: 10
V: 5
I: 1
Bu sayılar toplanıldığı vakit 1776'ya ulaşılır. Bu tarih her ne kadar Amerika’nın kuruluş tarihi olarak bilinse de esasen Yukarı Bavyera'da (Bugünün Almanya'sı) kurulan İllüminati'nin kuruluş yılından başka bir şey değildir.
Tam da 15 Temmuz gecesiyle alakalı olarak bu noktada şu söylenebilir: Fetullahçı örgüt elemanları arasında hiyerarşik bir emir komuta zinciri tahsis etmek için geliştirilmiş olan şifreleme yöntemi tam da İllüminati’nin güç remzi olan 1 dolar üzerinden yapılmıştır. Çünkü, son yılların çok maruf olan tabiriyle söylemek gerekirse “üst akıl” böyle buyurmuştu.
İşi daha da karmaşık hâle getirelim.
Şahs-i kanaatim şudur ki, kökü 18. yy’a dayanan ve 2006’dan bu yana kendisini aleni bir sûrette ifşaata başlayıp çok daha belirgin bir hale getiren İllüminati örgütü “Deccâl”dir. Bu konu da başlı başına bir kitaba konu olacak kadar geniş bir konudur. Hepinizin malumudur, İslâmiyet inancında kıyamet kopmadan önce “Deccâl” zuhur edecek ve onun idaresindeki ordu ile Müslümanların ordusu arasında “Armageddon Savaşı” cereyan edecektir. Hıristiyanlık’ta da bunu teyit etmektedir.
Deccâl, aldatıcı ve inkârcı, dehşetli fitne dolaplarını döndüren bir kimsedir. Fitnesinin en dehşetli tarafı, dinsizliğe dayalı bir sistem kurup insanları imansız yaparak hem dünya, hem de ebedî hayatlarını mahvetmeye çalışmasıdır. O, ateizme, ahlâksızlığa, yalana dayanan saltanatını tek başına değil, kendisine gönül veren komitesiyle, temsil ettiği kâfirane ve münafıkâne sistemiyle birlikte yürütür.
Evet, Deccâl böyle biri işte…İllüminati’nin amaçlarıyla ne kadar örtüşüyor değil mi!
İllüminati’nin Deccâl olduğunu gösteren işaretler şunlardır:
Fetullahçıların da üzerinden çıkan ve İllüminati’nin sembolü olan 1 doların üzerindeki piramidin hemen altındaki roma rakamlarında geçen “DCCL” ibaresi “Deccâl” kelimesinin ünsüzleridir.
Sadece bu kadar değil tabii ki!
Yüce peygamberimiz Deccâl’in hususiyetlerini zikrederken şöyle der:
Hadisten rahatlıkla anlaşıldığı üzere, Deccâl’in tek gözü vardır. Bugün İllüminati’nin en yaygın sembolü işte bu tam da bu hadiste belirtilen o tek gözdür. Bu “uğursuz göz”ü her yerde rahatlıkla görmeniz mümkündür. Tv ekranlarında filmlerde, çizgi filmlerde, reklamlarda, oyuncakların üzerinde, firma logolarında hattâ Mekke’de Kâbe’nin hemen dışına çıktığınızda güvenlik görevlilerin sırtında dahi bu “tek göz”ü görebilirsiniz. Bu “hepinizi gözetliyoruz, gözümüz üzerinizde ve bizlere itaat ediniz” mesajı vermektir…
Ee sadece bu kadar mı? Değil tabii ki…Devam edelim.
Diğer bir hadis şu şekilde : “Deccâl’in gözü cam gibi yeşildir.” Doların renginin ağırlıklı olarak yeşil olması, bu hadise aykırı bir durum teşkil etmemektedir.
Bitmedi dahası var: Ne diyor yüce peygamberimiz diğer bir hadisinde
Enes b. Mâlik aktarıyor: “Resulullah (s.a.v.):
“Deccâl, gözünün nuru silinmiş olandır. İki gözünün arasında “Kafir” yazılıdır”buyurdu. Sonra “Kafir” kelimesini, Ke fe re” şeklinde heceleyip: “Bunu her müslüman okuyacaktır” buyurdu.
Bu hadisin muhatabı ise İllüminati’nin en güçlü alt kurumu ve bütün mühim kararların alındığı konsey olan CFR (Council on Foreign Relations – Dış İlişkiler Konseyi)’dir.
CFR örgütü, İllüminati’nin güdümünde olan ve 1920’lerde New York’da kurulmuş bir konseydir. Dünya kaynaklarını tahakküm altına almayı, uluslararası karar alma mekanizmalarında tek söz sahibi olmayı, kısacası bütün stratejik noktaları ele geçirmek için kurulmuş bir alt örgüttür. Pek çok darbe, terör örgütü kurma, savaş başlatma gibi kararlar bu konseyden çıkmıştır. Bu konuda David Rockfeller’in itiraflarını internette bulup okuyabilirsiniz. Bosna savaşı esnasında uluslararası müdahaleyi engelleyen ABD Dışişleri Eski Bakanı olan Yahudi Kissinger ve ABD Eski Başkanı Nixon da bu konseyin üyelerinden sadece ikisiydi…
CFR, Fetullah darbe girişiminden birkaç ay önce bakınız Türkiye hakkında neler öngörmüş:
Küresel Çetenin ABD merkezi CFR (Council on Foreign Relations – Dış İlişkiler Konseyi) 30 Mayıs 2016’da Foreign Affairs sitesinde, “Türkiye’nin bir sonraki Askeri Darbesi” başlıklı bir yazısında şunları yazıyor:
“Devletin PKK ile savaşı kontrolden çıkarsa, batı şehirlerinde toplu şiddet olayları güvenliği çökertir ve ekonomik bir bunalıma yol açarsa ve hükümet daha da otoriter tavır alırsa, ordu harekete geçebilir.
Bu şartlar çok sert hükümet karşıtı protestoları ateşleyebilir.
Eğer Erdoğan acımasız bir polis hareketi ile bunların üzerine giderse ve kargaşa ve kan dökülmesi devam ederse, toplumun generalleri harekete çağrısı gittikçe büyüyebilir.
Böylesine tehlikeli ve arzu edilmeyen ortamda bile, generaller askeri değil de siyasi yollardan hükümeti istifaya zorlama yolunu tercih edecekler.
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gelişmesi, askeri bir cunta ile idare edilmesine izin vermeyecek yere varmıştır.”
Bu yazıdan da anlaşılacağı üzere Türkiye’de bir darbe olabileceği sinyalleri aylar öncesinden “CFR” tarafından dolaylı bir şekilde söylenmiş.
Bir de şu var tabii. İllüminati "aydınlanma" demek. Yani karanlıkta olan bir şey aydınlanmaya muhtaçtır. Peki, karanlık bir şeyi aydınlatmak için neye ihtiyaç duyarsınız? Tabii ki "ışık."
"Işık evleri"nin isimleri bu hakikâtten mülhemdir!
Bu örgüt, isminden de anlaşılacağı üzere Avrupa'da reform ve rönesans hareketleriyle hâsıl olan "Aydınlanma Dönemi"nde de etkin rol oynadılar. Aydınlanma Dönemi entelijensiyasından pek çoğu İllüminati üyesiydi.
Netice olarak şunları söyleyebiliriz; Deccâl artık zuhur etmiştir. Deccâl sanıldığının aksine bir şahıs olarak değil bir örgüt olarak bütün korkutucu ihtişamıyla karşımızdadır. Ve bu örgüt heyhattır ki her geçen gün servetine servet, kudretine kudret katmaktadır; bütün köşe başlarını tutmuştur…
Kurduğu terör örgütlerinin ardı arkası kesilmemektedir; CIA, MOSSAD arka bahçesidir; savaşların daha birisini bitirmeden öbürünü başlatmaktadır; I. Ve II. Dünya Harbi’nin müsebbibleri bunlardır; Pearl Harbour’ı vurmak için gelen Japon uçaklarının saldırısını içeren istihbarat raporlarını gizleyip Japonya’nın ABD’ye saldırmasına göz yuman ve hemen akabinde ABD’yi savaşa sokanlar gene bunlardır; Japonya’yı ABD’ye karşı kışkırtıp istihsal ettikleri atom bombalarının yıkıcı etkisini müşahede etmek için bombalayanlar bunlardır; dünyayı yok edebilecek teknoloji olan H.A.A.R.P. silahı bunların başının altından çıkmıştır; Bolşevik İhtilalini, Komünist Rusya’yı kuranlar bunlardır; kurdukları bu rejimi 90’da yıkanlar gene bunlardır; Berlin duvarını da yıkanlar bunlardır; Irak’a petrol için saldıran iflah olmazlar gene bunlardır; Abdülhamid’i İsrail’i kurdurmak için indiren güruh bunlardır; Batı’da fâsid ettiği ahlâk-ı milliyeyi, bu sefer de Doğu’da gerçekleştirmek isteyenler bunlardır; bu işlere yüksek paralar harcamaktadır; servetinin ne kadar olduğunu kendisi dahi bilememektedir; aile mefhumunu yozlaştırmaktadır; porno sektörü onların elindedir; doğum kontrolü için var gücüyle çalışmaktadır; bunun için yerli işbirlikçilerle çalışmaktadır; eşcinselliği özendirmektedir; uluslararası diplomaside istediğini al aşağı edip istediğine itibar kazandırabilmektedir. Ve daha onlarca mühim hadisenin arkasında gene bu Deccâl bulunmaktadır. Tam da bir “şer manzumesi” değil mi!..
Tekrar etmekte fayda var; yedi başlı ejderha olan Faustçu İllüminati, üç yüz yıldır var olan ama son 20 yılda daha çok hissedilir hâle gelmiş olan Deccâl’dir. Fetullah, Deccâl’in yaktığı dehşetli ateşten ülkemize sıçrayan küçük bir kıvılcımdır. Dünyayı iyi bir gelecek beklemiyor… Lâkin “Armageddon Savaşı”nda Deccâl’e karşı husule gelecek olan iman ordusunun bayraktarlığı vazifesini hiç şeksiz şüphesiz necip Türk milleti deruhte edecektir. Darbecilerin, 15 Temmuz gecesinde akamete uğramalarının esbab-ı mucibesi bu hikmette mahfuzdur. Onların bir hesabı varsa, Cenab-ı Hâlik’in de bir hesabı var elbette…
Birkaç yıla kadar araştırmacılar İllüminati ve Fetullah arasındaki münasebeti çok daha tafsilatlı bir şekilde ele alıp bizlere sunacaklardır muhakkak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.