FETH-İ KELÂM

Mevsimlerden ilkbahar, aylardan Mayıs ise merhaba diyen ve Mayıs"ın sonunu görebilmek lütfuna erişebildiysek bu yıl da, vakit fetih vaktidir, demektir. Ve belki de feth-i kelâm eylemek için en münasip zamandır.

Ülkelerin fethi, şehirlerin fethi, kalelerin fethidir, evvelemirde akla gelen. Ve asıl talip olunan elbette yüreklerin fethidir.

Fetih taze bir başlangıç gibidir. Heyecan verir, neşe verir. Fetih ruhu bir cemrenin toprağa düşüşü misali gönüllere düşer, orada yeşerir, neşv ü nemâ bulur. Fetih ruhu kaybedildiğinde veya ona bîgâne kalındığında ise çoraklaşır gönüller…

Fetih kelimesinin menşei ilâhîdir. Neş"et ettiği kaynak itibariyle şereflidir, mübarektir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem"in mübarek isimlerinden birisi de Fatih"tir. İşte tam da bu sebeple millet olarak fethi baş tacı etmiş, seve seve dilimize dahil eylemişiz.

Fetihlerle dolu tarihimizde İstanbul"un fethi özel bir önemi haizdir; çünkü bu fetih, Peygamber diliyle işaret edilen o mâlum ve meşhur “Fetih Hadisi”nin gösterdiği hedef ve motive edici mânevî güçle gerçekleşmiştir.

Le-tüftehanne"l-Kostantîniyye. Ve le-ni"me"l-emîru emîruhâ ve le-ni"me"l-ceyşu zâlike"l-ceyş.

 “Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır; ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur!”

Bu müjde ile bizzat ashâb-ı kirâm tarafından edinilen ideal Emevîler, Abbâsîler, Selçuklular ve nihayet Osmanlılar"ın İstanbul"a karşı dur durak bilmeyen sefer ve kuşatmalarının tetikleyicisi olmuştur. Çünkü İsmail Hami Danişmend"in isabetle ifade ettiği gibi, “İstunbul"un fethi münferit ve mücerret bir hadise değil, âdeta İslâmiyet"le beraber teşekkül etmiş kudsî bir idealin tahakkuku demektir.”

Hayır ve fazilet yarışında öncü olan büyüklerimizden edindiğimiz miras yalnızca kazanılan topraklar olmasa gerek…

Asırlarca önce sırf bu müjdeye nail olabilmek için ilerlemiş yaşına rağmen İstanbul"u fethe gelen orduya dahil olan Mihmandâr-ı Resûl Ebâ Eyyûb el-Ensârî hazretleri, bir fetih tohumu misali toprağına düştüğünden bugüne, İstanbul"a da mânevî ev sahipliği yapmaktadır.

Osmanlı döneminde “Hz. Hâlid”, bugün ise halkımız arasında “Eyüb Sultan” diye meşhur olmuştur. Bulunduğu semt de, yanıbaşındaki cami de aynı adla anılmaktadır. O, halkımızın asırlardır değişmeyen, gönülden benimseyip sevdiği “sultanı”dır.

Fetih Hadisi millet olarak bize büyük vazifeler ve sorumluluklar yüklemektedir. İstanbul"a ve İstanbul"un temsil ettiği kıymet hükümlerine sahip çıkmak; bize kazandırılan şeref madalyasını şeref kürsüsünde korumak…

Şerefi korumak, onu elde etmekten daha güçtür. Baba hatırı ile itibarını sürdüren itibarsız evlatlar durumuna düşülürse, arkamızdaki bu ilâhî destek bizi ne kadar daha ayakta tutabilir? Dedelerimizin îlâ-yı kelimetullah uğrunda verdikleri can, sarf ettikleri mal ve harcadıkları emek daha ne kadar bize sermaye olabilir?

Gönül fethinin mimarlarından Merhum M. Esad Coşan Hocaefendi fethi anlatan bir konferansını şu müjdelerle nihayetlendiriyor:

“Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul"u fethetti. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Roma"nın da fetholunacağını müjdeliyor.

Allah fethimizi mübarek eylesin!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.