xxx09
Eskiden bu işler bakan düşürürdü
MEMLEKETİMİZİN liberal milliyetçi siyasetçisi, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen Bey"in, "Atalar mirasıdır" diyerek bir "Rus dilber"e gönlünü kaptırdığına dair iddiaları okuyunca...
"Eskiden bu işler bakan düşürür idi... Bakalım Kürşad Tüzmen de düşecek mi?" diye bir fikir geliştirdim...
Sonra birden aklıma AKP devrinde bu konuda geliştirilen "yeni yöntem" geldi...
Hani çapkınlık yapan, yani "gözü biraz dışarıda" olan AKP"li azgın tekelerin gözü yaşlı eşlerinin, Emine Hanım"ı ziyaret etmelerine dayanan bir yöntem var ya...
İşte o geldi aklıma...
"Acaba Kürşad Tüzmen de için bu yöntem işleyecek mi?" diye düşündüm... Sonra Tüzmen ailesinin, "AKP"nin çelik çekirdeği"nin dışında kaldığını, bu yüzden "Gözü yaşlı bir eşin Emine Hanım"a gitme ihtimali"nin hayli düşük olduğunu aklıma getirdim...
Sonra da bu lüzumsuz konuyu kafa takmaktan sıkıldım...
* * *
Ama bu sefer de "Peki neden bu işler hep Kürşad Tüzmen"in başına geliyor?" sorusu yakama yapışmasın mı? Sorunun yanıtını bulup kurtulmak için... Çalışma odamdaki kitaplıkta epeydir boynu bükük duran "Kürşad Tüzmen Dosyası"nı çıkardım ortaya...
Ve bu dosyadaki verilerden yola çıkarak, serbest çağrışıma dayalı "9 maddelik Kürşad Tüzmen portresi" çıkardım...
Belki bu maddeler, "Rus dilbere gönül indirme iddiası"nın sağlamasını yapmamıza olanak vermeyebilir. Ama Tüzmen"in "belaya açık" yapısına işaret ettiği kesin...
Buyurun, takdir sizindir:
* * *
BİR: Osmanlı çocuğudur...
İKİ: Açık deniz balığıdır...
ÜÇ: Boynu yiğit boynudur, bükerse sevda büker...
DÖRT: Sevgi dönergecidir, hep sevgi üretir...
BEŞ: Delikanlılık aleminin raconuna vakıf olduğunu iddia eder ama slip mayodan da vazgeçmez...
ALTI: Halden anlar...
YEDİ: DNA"larında devlet adamlığı geni olduğuna inanır...
SEKİZ: AB"ye girince bıyıklarını kesecek...
DOKUZ: Kadınların kendisine 30 santimden fazla yaklaşması durumunda kendini koruyup kollayamıyor, kendine hakim olamıyor.
Çapsız komedyenin sevimsizleşmesine dair
ŞAHAN Gökbakar adlı komedyenimiz, "Recep İvedik" diye bir film yapıp malı götürdü ya...
Bir sevimsizleşti, bir sevimsizleşti... Bu kadar olur...
Yukarıdan konuşmalar, herkesi küçümsemeler, eleştiriye tahammülsüzlük göstermeler, laf çakmalar, "5 milyon kişi filmimizi seyretti... Kimseye laf düşmez" tarzında görgüsüz çıkışlar, hazımsızlıklar falan...
Bence şöyle bir sorunu var Şahan Gökbakar"ın:
Kalitesizliğin mizahını yapmış... "Yellenene gülmek" şeklinde özetleyebileceğimiz bir mizah kültürüne sahip olanları yakalamış... Küçümsenmeyecek bir başarı kazanmış...
Ama yetmiyor Şahan Gökbakar"a bunlar...
İlle de bizden de "Aferin" almak istiyor...
Hem "yellenene gülenler" için film yapıyor, hem de "yellenene gülmeyenler"in kendisini takdir etmesini bekliyor...
Oysa...
Bıraksa bu işleri... Gidip kendi özgün kitlesiyle kaynaşsa... Onlarla yetinmeyi bilse... Yaptığı iş için "Banal ama kárlı" saptamasını yapsa... Kendini bu kadar ciddiye almasa...
Öf... Ben de neler saçmalıyorum böyle...
Bunu kim başardı ki bu memlekette Şahan Gökbakar başarsın....
Gülünç bir dergi: Milli Çözüm dergisi
"ERGENEKON"un İslamcı kanadı" diye takdim edilen Elazığ merkezli "Milli Çözüm dergisi", özünde eğlenceli bir dergidir...
Dün postadan son sayısı çıktı... Stres atmak için şöyle bir göz attım:
Başmakale, "İngiliz Farmasonluğunun Yahudi kolu"ndan söz ediyor... Sayfayı çeviriyorum...
O da ne? Bendenize tam üç sayfa dolusu hakaret...
"Şecere-i Hürriyet"ten Ahmet Hakan"a" başlığı altında kaleme aldıkları makalede saydırmış da saydırmışlar...
Yetinmemişler...
Benim için bir de şiir yazmışlar...
Şiirin müstehcen göndermelerden, açık küfürlerden en uzak bölümü şöyle:
"Bu kahpecik yamuklar / Genleri bozuk yumurtalar gibi / İmam-hatipte horozlanır / Selamette palazlanır / Ama Hürriyet"te / Hizaya dizilip haşlanırmış"...
Neyse... Bu kadar eğlence yetsin... Ben bu adamların "Ergenekon" gibi ciddiye almamız gereken örgüt yapısının neresine denk düştüklerini gerçekten çok merak ediyorum...
Acaba örgütün "Meczuplar" adlı bir kolu mu var?
"Eskiden bu işler bakan düşürür idi... Bakalım Kürşad Tüzmen de düşecek mi?" diye bir fikir geliştirdim...
Sonra birden aklıma AKP devrinde bu konuda geliştirilen "yeni yöntem" geldi...
Hani çapkınlık yapan, yani "gözü biraz dışarıda" olan AKP"li azgın tekelerin gözü yaşlı eşlerinin, Emine Hanım"ı ziyaret etmelerine dayanan bir yöntem var ya...
İşte o geldi aklıma...
"Acaba Kürşad Tüzmen de için bu yöntem işleyecek mi?" diye düşündüm... Sonra Tüzmen ailesinin, "AKP"nin çelik çekirdeği"nin dışında kaldığını, bu yüzden "Gözü yaşlı bir eşin Emine Hanım"a gitme ihtimali"nin hayli düşük olduğunu aklıma getirdim...
Sonra da bu lüzumsuz konuyu kafa takmaktan sıkıldım...
* * *
Ama bu sefer de "Peki neden bu işler hep Kürşad Tüzmen"in başına geliyor?" sorusu yakama yapışmasın mı? Sorunun yanıtını bulup kurtulmak için... Çalışma odamdaki kitaplıkta epeydir boynu bükük duran "Kürşad Tüzmen Dosyası"nı çıkardım ortaya...
Ve bu dosyadaki verilerden yola çıkarak, serbest çağrışıma dayalı "9 maddelik Kürşad Tüzmen portresi" çıkardım...
Belki bu maddeler, "Rus dilbere gönül indirme iddiası"nın sağlamasını yapmamıza olanak vermeyebilir. Ama Tüzmen"in "belaya açık" yapısına işaret ettiği kesin...
Buyurun, takdir sizindir:
* * *
BİR: Osmanlı çocuğudur...
İKİ: Açık deniz balığıdır...
ÜÇ: Boynu yiğit boynudur, bükerse sevda büker...
DÖRT: Sevgi dönergecidir, hep sevgi üretir...
BEŞ: Delikanlılık aleminin raconuna vakıf olduğunu iddia eder ama slip mayodan da vazgeçmez...
ALTI: Halden anlar...
YEDİ: DNA"larında devlet adamlığı geni olduğuna inanır...
SEKİZ: AB"ye girince bıyıklarını kesecek...
DOKUZ: Kadınların kendisine 30 santimden fazla yaklaşması durumunda kendini koruyup kollayamıyor, kendine hakim olamıyor.
Çapsız komedyenin sevimsizleşmesine dair
ŞAHAN Gökbakar adlı komedyenimiz, "Recep İvedik" diye bir film yapıp malı götürdü ya...
Bir sevimsizleşti, bir sevimsizleşti... Bu kadar olur...
Yukarıdan konuşmalar, herkesi küçümsemeler, eleştiriye tahammülsüzlük göstermeler, laf çakmalar, "5 milyon kişi filmimizi seyretti... Kimseye laf düşmez" tarzında görgüsüz çıkışlar, hazımsızlıklar falan...
Bence şöyle bir sorunu var Şahan Gökbakar"ın:
Kalitesizliğin mizahını yapmış... "Yellenene gülmek" şeklinde özetleyebileceğimiz bir mizah kültürüne sahip olanları yakalamış... Küçümsenmeyecek bir başarı kazanmış...
Ama yetmiyor Şahan Gökbakar"a bunlar...
İlle de bizden de "Aferin" almak istiyor...
Hem "yellenene gülenler" için film yapıyor, hem de "yellenene gülmeyenler"in kendisini takdir etmesini bekliyor...
Oysa...
Bıraksa bu işleri... Gidip kendi özgün kitlesiyle kaynaşsa... Onlarla yetinmeyi bilse... Yaptığı iş için "Banal ama kárlı" saptamasını yapsa... Kendini bu kadar ciddiye almasa...
Öf... Ben de neler saçmalıyorum böyle...
Bunu kim başardı ki bu memlekette Şahan Gökbakar başarsın....
Gülünç bir dergi: Milli Çözüm dergisi
"ERGENEKON"un İslamcı kanadı" diye takdim edilen Elazığ merkezli "Milli Çözüm dergisi", özünde eğlenceli bir dergidir...
Dün postadan son sayısı çıktı... Stres atmak için şöyle bir göz attım:
Başmakale, "İngiliz Farmasonluğunun Yahudi kolu"ndan söz ediyor... Sayfayı çeviriyorum...
O da ne? Bendenize tam üç sayfa dolusu hakaret...
"Şecere-i Hürriyet"ten Ahmet Hakan"a" başlığı altında kaleme aldıkları makalede saydırmış da saydırmışlar...
Yetinmemişler...
Benim için bir de şiir yazmışlar...
Şiirin müstehcen göndermelerden, açık küfürlerden en uzak bölümü şöyle:
"Bu kahpecik yamuklar / Genleri bozuk yumurtalar gibi / İmam-hatipte horozlanır / Selamette palazlanır / Ama Hürriyet"te / Hizaya dizilip haşlanırmış"...
Neyse... Bu kadar eğlence yetsin... Ben bu adamların "Ergenekon" gibi ciddiye almamız gereken örgüt yapısının neresine denk düştüklerini gerçekten çok merak ediyorum...
Acaba örgütün "Meczuplar" adlı bir kolu mu var?