xxxx111
Eski dostlar, eski dostlar...
Ankara Büro'dan Behçet Güngör şu notu gönderdi: “Bugünkü gazetelerde eski Jandarma İstihbarat Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün polisteki ifadeleri yer aldı. Ersöz verdiği ifadede 'Ordu içinde darbe girişimi olduğuna yönelik bir bilgim yok. Gazeteci Nuray Başaran'ın tanıştırdığı Faruk Demir isimli kişi bana 4 sayfalık bir darbe sunumu getirdi. Sunumda kutucuklar içine yazılmış bazı kod isimler vardı. Bu belgeyi komutanım Şener Eruygur'a götürdüm, o da 'Gereğini yaparım' diye teslim aldı. Bu darbe planının Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz veya Eldiven olup olmadığını bilmiyorum' dedi.”
Nuray Babacan da şu açıklamayı yaptı: “Bir hafta 2-3 kişi beni yakın takibe aldı. Adres Ersöz çıkınca üst düzey bir komutandan rica ettim. Randevu alıp görüştüm. (..) Faruk Demir'i yakından tanırım. Siyasi stratejistlik yapıyordu. Ama Ersöz'le Demir'i ben tanıştırmadım. Zaten benim Ersöz'le tanışma şeklim, böyle bir tanıştırmaya aykırı.
Bu konuda Taha Kıvanç'ın üç yazısını hatırlıyorum. Bunları internetten çıkardım.
İlk yazı:
“Adı var kendi yok bir araştırma merkezi tarafından Genelkurmay Başkanlığı için yapıldığı ileri sürülen bir rapor bir süre önce çeşitli kişi ve kurumlara gönderildi. Resmî süsü verilen 'Terörizmle Mücadele ve Hazırlık Merkezi' başlıklı rapor, Türkiye'nin yeniden sivil-dışı ağırlıklı bir hale getirilmesini öngörüyor... 'Genelkurmay tarafından ısmarlandığı' iddiası taşıyan bu metin yüzünden, pek çokları, geçen hafta yapılan Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının olağanüstü hararetli geçeceğini düşünmeye başladı.
Birileri de, 'Bu MGK, tıpkı 28 Şubat türü bir süreci başlatacak' iddiasını ısrarla pompaladı... MGK toplantısı yapıldı, daha bitmeden, 'Yeni 28 Şubat süreci başladı' iddiası ortalığı kaplayıverdi... Bir çevre, ulaşabildiği herkese, 'Tamam, düğmeye basıldı' mesajını iletmeye başladı.
Ali Topuz'un MGK kararı için 'Post-modern uyarı' demesi ve Süleyman Demirel'in sonradan 'Ben öyle demedim' diye geri çektiği 'Nâzik 28 Şubat' benzetmesi, fena halde o söylentilerin etkisi altında kalmalarından... (..) Bir yabancı diplomat, 'Garip bir Amerikalı ile en az onun kadar garip bir Türk'ün olağanüstü garip işbirliği' diye aktardı bana tespitlerini...
Bu söylentiler yalnızca Ak Parti'yi ve hükümeti değil, askerleri de rahatsız etti. Genelkurmay, 'Kendileri tarafından ısmarlandığı' iddia edilen raporla bir ilgileri bulunmadığına dair bir açıklama yapıp yapmamayı ciddi ciddi tartıştı. Soranlara, 'Rapor kisveli uyduruk şeyin bizimle hiçbir ilgisi yok' bilgisini iletmeyi yeğledi askerler...
Yabancı diplomatın 'garip bir Amerikalı' ile 'garip bir Türk' nitelemesine uyan iki kişinin peşindeyim elbette. Kimliklerini öğrenir öğrenmez size de bildireceğim.
İkinci yazı: Önce Sabah'ın Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş'ın önceki günkü yazısının altına iliştirdiği şu notu okuyalım: '11 Ağustos 2005 tarihli 'Genelkurmay'a sunulan rapor' başlıklı yazım bazı yanlış anlamalara neden olmuştur. Sözünü ettiğim rapor Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmış ya da ısmarlanmış değildir. Haliyle Genelkurmay'ın görüşlerini yansıttığı varsayılamaz. Aksine, terörle mücadele stratejilerini içeren bu rapor bağımsız bir kuruluş tarafından hazırlanıp, bir kopyası da Genelkurmay'a gönderilmiştir. Yanlış anlamalar için özür dilerim.'
Bu açıklama 'Genelkurmay'a sunulan rapor' diye takdim edilen çalışmanın, hazırlayan kişi veya kuruluşa ilgili kurum tarafından ısmarlanmadığını belirtiyor. Bu açıklamayı gerektiren önceki yazıya bakıyorum, orada, kendisinden 'Eski MGK görevlisi' ve 'Güvenlik uzmanı' olarak bahsedilen birinin raporuna atıfta bulunuluyor. M. Faruk Demir adlı biri bu. Demek ki, 'Genelkurmay tarafından ısmarlandı' veya 'Genelkurmay'a sunuldu' iddialı, Genelkurmay'ın ise 'Bizim tarafımızdan ısmarlanmış değil, kapımıza bırakıldı' dediği raporun yazarı o... (..)
Ankara'daki puslu havanın sebeplerinden biri Faruk Demir mi gerçekten?
Ona ulaşılınca 'garip' diye adlandırılan Amerikalı'yı tahmin etmek de kolaylaşıyor. (..) Gittiği kasaba ve illerde çektiği fotoğraflarla sergiler de açan diplomat John Kunstadter... Benim bir ara 'Alman soyadlı' diye kendisine atıfta bulunduğum Kunstadter, son görüşmemizde, 'Yakında emekli oluyorum, ama Türkiye'de kalacağım' demişti bana.
Bir zamanlar temsilcisiyle sıkça görüştüğü için 'Emekli olunca Akşam'da yazacak' söylentisi çıkmıştı Amerikalı diplomat için; Nuray Başaran temsilcilikten alındı, bakalım şimdi ne yapacak?
Üçüncü yazı:
Faruk Demir yazıma ilginç bir cevap gönderdi. Bir bölümü şu: “Sayın Aydıntaşbaş'ın vurguladığı gibi bu çalışmam Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu terörizm riski ve tehdidi ile ilgili olarak yaptığım ve tamamen kişisel tasarrufumla hazırlamış olduğum öneriler belgesi olup tarafımdan Genelkurmay Başkanlığı'na 'bir vatandaşlık bilinci kapsamında olmak kaydıyla' takdim edilmiştir. (..) Söz konusu çalışmamı sadece Genelkurmay Başkanlığı'na arz etmemin yegâne nedeni, o günlerde ve bugün bile, Türkiye'de terörizmin hızla büyüyen tehdidini ve riskini görüp hızlı ve kapsamlı tedbirler alınmasını isteyen ve önemseyen tek kuruluşun Genelkurmay Başkanlığı olmasıdır.”
Bu yazıyı Yeni Şafak'tan Behçet Güngör oluşturdu sayılabilir.
Nuray Babacan da şu açıklamayı yaptı: “Bir hafta 2-3 kişi beni yakın takibe aldı. Adres Ersöz çıkınca üst düzey bir komutandan rica ettim. Randevu alıp görüştüm. (..) Faruk Demir'i yakından tanırım. Siyasi stratejistlik yapıyordu. Ama Ersöz'le Demir'i ben tanıştırmadım. Zaten benim Ersöz'le tanışma şeklim, böyle bir tanıştırmaya aykırı.
Bu konuda Taha Kıvanç'ın üç yazısını hatırlıyorum. Bunları internetten çıkardım.
İlk yazı:
“Adı var kendi yok bir araştırma merkezi tarafından Genelkurmay Başkanlığı için yapıldığı ileri sürülen bir rapor bir süre önce çeşitli kişi ve kurumlara gönderildi. Resmî süsü verilen 'Terörizmle Mücadele ve Hazırlık Merkezi' başlıklı rapor, Türkiye'nin yeniden sivil-dışı ağırlıklı bir hale getirilmesini öngörüyor... 'Genelkurmay tarafından ısmarlandığı' iddiası taşıyan bu metin yüzünden, pek çokları, geçen hafta yapılan Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının olağanüstü hararetli geçeceğini düşünmeye başladı.
Birileri de, 'Bu MGK, tıpkı 28 Şubat türü bir süreci başlatacak' iddiasını ısrarla pompaladı... MGK toplantısı yapıldı, daha bitmeden, 'Yeni 28 Şubat süreci başladı' iddiası ortalığı kaplayıverdi... Bir çevre, ulaşabildiği herkese, 'Tamam, düğmeye basıldı' mesajını iletmeye başladı.
Ali Topuz'un MGK kararı için 'Post-modern uyarı' demesi ve Süleyman Demirel'in sonradan 'Ben öyle demedim' diye geri çektiği 'Nâzik 28 Şubat' benzetmesi, fena halde o söylentilerin etkisi altında kalmalarından... (..) Bir yabancı diplomat, 'Garip bir Amerikalı ile en az onun kadar garip bir Türk'ün olağanüstü garip işbirliği' diye aktardı bana tespitlerini...
Bu söylentiler yalnızca Ak Parti'yi ve hükümeti değil, askerleri de rahatsız etti. Genelkurmay, 'Kendileri tarafından ısmarlandığı' iddia edilen raporla bir ilgileri bulunmadığına dair bir açıklama yapıp yapmamayı ciddi ciddi tartıştı. Soranlara, 'Rapor kisveli uyduruk şeyin bizimle hiçbir ilgisi yok' bilgisini iletmeyi yeğledi askerler...
Yabancı diplomatın 'garip bir Amerikalı' ile 'garip bir Türk' nitelemesine uyan iki kişinin peşindeyim elbette. Kimliklerini öğrenir öğrenmez size de bildireceğim.
İkinci yazı: Önce Sabah'ın Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş'ın önceki günkü yazısının altına iliştirdiği şu notu okuyalım: '11 Ağustos 2005 tarihli 'Genelkurmay'a sunulan rapor' başlıklı yazım bazı yanlış anlamalara neden olmuştur. Sözünü ettiğim rapor Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmış ya da ısmarlanmış değildir. Haliyle Genelkurmay'ın görüşlerini yansıttığı varsayılamaz. Aksine, terörle mücadele stratejilerini içeren bu rapor bağımsız bir kuruluş tarafından hazırlanıp, bir kopyası da Genelkurmay'a gönderilmiştir. Yanlış anlamalar için özür dilerim.'
Bu açıklama 'Genelkurmay'a sunulan rapor' diye takdim edilen çalışmanın, hazırlayan kişi veya kuruluşa ilgili kurum tarafından ısmarlanmadığını belirtiyor. Bu açıklamayı gerektiren önceki yazıya bakıyorum, orada, kendisinden 'Eski MGK görevlisi' ve 'Güvenlik uzmanı' olarak bahsedilen birinin raporuna atıfta bulunuluyor. M. Faruk Demir adlı biri bu. Demek ki, 'Genelkurmay tarafından ısmarlandı' veya 'Genelkurmay'a sunuldu' iddialı, Genelkurmay'ın ise 'Bizim tarafımızdan ısmarlanmış değil, kapımıza bırakıldı' dediği raporun yazarı o... (..)
Ankara'daki puslu havanın sebeplerinden biri Faruk Demir mi gerçekten?
Ona ulaşılınca 'garip' diye adlandırılan Amerikalı'yı tahmin etmek de kolaylaşıyor. (..) Gittiği kasaba ve illerde çektiği fotoğraflarla sergiler de açan diplomat John Kunstadter... Benim bir ara 'Alman soyadlı' diye kendisine atıfta bulunduğum Kunstadter, son görüşmemizde, 'Yakında emekli oluyorum, ama Türkiye'de kalacağım' demişti bana.
Bir zamanlar temsilcisiyle sıkça görüştüğü için 'Emekli olunca Akşam'da yazacak' söylentisi çıkmıştı Amerikalı diplomat için; Nuray Başaran temsilcilikten alındı, bakalım şimdi ne yapacak?
Üçüncü yazı:
Faruk Demir yazıma ilginç bir cevap gönderdi. Bir bölümü şu: “Sayın Aydıntaşbaş'ın vurguladığı gibi bu çalışmam Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu terörizm riski ve tehdidi ile ilgili olarak yaptığım ve tamamen kişisel tasarrufumla hazırlamış olduğum öneriler belgesi olup tarafımdan Genelkurmay Başkanlığı'na 'bir vatandaşlık bilinci kapsamında olmak kaydıyla' takdim edilmiştir. (..) Söz konusu çalışmamı sadece Genelkurmay Başkanlığı'na arz etmemin yegâne nedeni, o günlerde ve bugün bile, Türkiye'de terörizmin hızla büyüyen tehdidini ve riskini görüp hızlı ve kapsamlı tedbirler alınmasını isteyen ve önemseyen tek kuruluşun Genelkurmay Başkanlığı olmasıdır.”
Bu yazıyı Yeni Şafak'tan Behçet Güngör oluşturdu sayılabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.