xxx78
Esas 'beka sorunu'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onaması için dikkatine sunulmuş iki maddelik yasa değişikliğini yeniden görüşülmek üzere Meclis'e göndermesini bekleyenler var. CHP lideri daha da ileri gidip yasanın MGK toplantısından hemen sonra 'veto' edileceği müjdesini bile vermişti. TBMM'den CHP'lilerin de oylarıyla geçen yasa maddeleri onanırsa, CHP iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracakmış…
Eh, Anayasa Mahkemesi'ne giden yasa ve anayasa değişikliklerinin başına gelenleri bildiğimize göre… “Cumhurbaşkanı Gül veto etsin, en iyisi bu” demeye getirenler çok…
Kalemim hakarete alışkın olmadığı için kabaran yüreğimin dilimin ucuna kadar taşıdığı “Yuh” duygusunu yazıya dökmeye kalktığımda ifadeler kibarlaşıyor. Türkiye'de bütün siyasi kadroların çok uzun yıllardır hayalini bile kurmaya cesaret edemedikleri, ancak babalanma arzuları kabardığında mahcup bir edayla teklifte bulunabildikleri bir yanlışlığa son veriyor üzerinde tartıştıkları o iki madde: Bütün demokratik ülkelerde siyasete ait olan alanın bir bölümü daha Türkiye'de siyasiler tarafından geri alınıyor…
Siyasilerin askeri yargının bazı yetkilerinin askeri-olmayan yargıya iade edilmesiyle ilgili iki yasa maddesi için “İptal edilsin” diye ayağa kalkması, o siyasilerin ülkeyi yönetmeye ehil olmadıklarının nişanesidir.
Nedeni belli: Aslında 'yargı' ekseninde tartışma konusu yaptığımız maddeler, Türkiye'deki siyasetin özgürleşmesi ve demokratikleşmesiyle doğrudan ilgilidir. Darbeye teşebbüsün hesabını vermeyi mümkün kılacak maddelerle, Türkiye, askerin yalnızca askerlik görevini yaptığı ve siyasetin dışında kaldığı bir ülke olacaktır çünkü.
Bugün herkesin ağzında “Elini askerin üzerinden çek” tavsiyesi dolaşıyor, ama bu yanlış bir tavsiye: Türkiye'nin bugünkü sorunu sivil siyaset üzerindeki asker gölgesinin kalkmasıdır. Cumhurbaşkanı Gül'e onaması için TBMM tarafından gönderilen maddeler bu yolda atılmış mütevazı bir adım sayılabilir.
CHP'liler sonradan pişman olacakları yanlış bir adım atmadan önce şu soruya cevap aramalılar: Kendilerinin de içinde yer aldıkları demokratik sistemin müdahalelerden uzak olması demokrasinin kanallarını açmanın yanında ülkeyi dışarının oyuncağı olmaktan da kurtaracaktır; bunu istemiyor mu yoksa CHP?
'Dışarının oyuncağı olmak' bir yakıştırma değil. Bugüne kadar 'başarılı' olduğu bilinen bütün askeri müdahalelerde uzak coğrafyaların etkisi var. 12 Eylül'ün (1980) olduğu ABD Başkanı Jimmy Carter'a “Bizim çocuklar darbe yaptı” sözleriyle bildirilmemiş miydi? 12 Mart'ta (1971) düşürülen iktidarın Cumhurbaşkanı Vekili İhsan Sabri Çağlayangil “Bizim altımızı CIA oydu” açıklamasını 'Politika' gazetesine yaptığında kimse itiraz etmemişti. 27 Mayıs'ta (1960) parmakları olduğunu bir tek Barack Obama itiraf etmedi; bütün itibarlı kaynaklar darbe ile ABD arasında doğrudan ilişki kuruyor.
Denklemin tersi de hiç kuşkusuz doğrudur ve başarılı olamayan darbe girişimlerinin boşa çıkması da arkasında yabancı destek olmayışındandır.
İtirazcılar bu tablodan çıkan sonuç üzerinde bir daha düşünmeli. Türkiye'nin normalleşmesi yolunda atılan ilk adımın kalıcılık kazanması, sadece sivil siyaseti güçlendirmekle kalmayacak, Türk Silahlı Kuvvetleri ve ülkemizi de büyük yanlışlıklardan koruyacaktır. İtiraz ediyorlar etmesine, ama TBMM tarafından kabul edilen o iki maddenin yasalaşıp uygulamaya konması, çok münasebetsiz zamanlarda üzerlerinde hissettikleri baskılardan kurtaracağı için en fazla askerleri sevindirmeli...
Cumhurbaşkanı Gül ne yapar bilemem, ancak Türkiye'nin daha demokratik ve bağımsız bir ülke olması için o iki maddeye çok ihtiyacı var.
Eh, Anayasa Mahkemesi'ne giden yasa ve anayasa değişikliklerinin başına gelenleri bildiğimize göre… “Cumhurbaşkanı Gül veto etsin, en iyisi bu” demeye getirenler çok…
Kalemim hakarete alışkın olmadığı için kabaran yüreğimin dilimin ucuna kadar taşıdığı “Yuh” duygusunu yazıya dökmeye kalktığımda ifadeler kibarlaşıyor. Türkiye'de bütün siyasi kadroların çok uzun yıllardır hayalini bile kurmaya cesaret edemedikleri, ancak babalanma arzuları kabardığında mahcup bir edayla teklifte bulunabildikleri bir yanlışlığa son veriyor üzerinde tartıştıkları o iki madde: Bütün demokratik ülkelerde siyasete ait olan alanın bir bölümü daha Türkiye'de siyasiler tarafından geri alınıyor…
Siyasilerin askeri yargının bazı yetkilerinin askeri-olmayan yargıya iade edilmesiyle ilgili iki yasa maddesi için “İptal edilsin” diye ayağa kalkması, o siyasilerin ülkeyi yönetmeye ehil olmadıklarının nişanesidir.
Nedeni belli: Aslında 'yargı' ekseninde tartışma konusu yaptığımız maddeler, Türkiye'deki siyasetin özgürleşmesi ve demokratikleşmesiyle doğrudan ilgilidir. Darbeye teşebbüsün hesabını vermeyi mümkün kılacak maddelerle, Türkiye, askerin yalnızca askerlik görevini yaptığı ve siyasetin dışında kaldığı bir ülke olacaktır çünkü.
Bugün herkesin ağzında “Elini askerin üzerinden çek” tavsiyesi dolaşıyor, ama bu yanlış bir tavsiye: Türkiye'nin bugünkü sorunu sivil siyaset üzerindeki asker gölgesinin kalkmasıdır. Cumhurbaşkanı Gül'e onaması için TBMM tarafından gönderilen maddeler bu yolda atılmış mütevazı bir adım sayılabilir.
CHP'liler sonradan pişman olacakları yanlış bir adım atmadan önce şu soruya cevap aramalılar: Kendilerinin de içinde yer aldıkları demokratik sistemin müdahalelerden uzak olması demokrasinin kanallarını açmanın yanında ülkeyi dışarının oyuncağı olmaktan da kurtaracaktır; bunu istemiyor mu yoksa CHP?
'Dışarının oyuncağı olmak' bir yakıştırma değil. Bugüne kadar 'başarılı' olduğu bilinen bütün askeri müdahalelerde uzak coğrafyaların etkisi var. 12 Eylül'ün (1980) olduğu ABD Başkanı Jimmy Carter'a “Bizim çocuklar darbe yaptı” sözleriyle bildirilmemiş miydi? 12 Mart'ta (1971) düşürülen iktidarın Cumhurbaşkanı Vekili İhsan Sabri Çağlayangil “Bizim altımızı CIA oydu” açıklamasını 'Politika' gazetesine yaptığında kimse itiraz etmemişti. 27 Mayıs'ta (1960) parmakları olduğunu bir tek Barack Obama itiraf etmedi; bütün itibarlı kaynaklar darbe ile ABD arasında doğrudan ilişki kuruyor.
Denklemin tersi de hiç kuşkusuz doğrudur ve başarılı olamayan darbe girişimlerinin boşa çıkması da arkasında yabancı destek olmayışındandır.
İtirazcılar bu tablodan çıkan sonuç üzerinde bir daha düşünmeli. Türkiye'nin normalleşmesi yolunda atılan ilk adımın kalıcılık kazanması, sadece sivil siyaseti güçlendirmekle kalmayacak, Türk Silahlı Kuvvetleri ve ülkemizi de büyük yanlışlıklardan koruyacaktır. İtiraz ediyorlar etmesine, ama TBMM tarafından kabul edilen o iki maddenin yasalaşıp uygulamaya konması, çok münasebetsiz zamanlarda üzerlerinde hissettikleri baskılardan kurtaracağı için en fazla askerleri sevindirmeli...
Cumhurbaşkanı Gül ne yapar bilemem, ancak Türkiye'nin daha demokratik ve bağımsız bir ülke olması için o iki maddeye çok ihtiyacı var.