Hakan ÖZDENER
Endüstriyel çiftliklerin insan ve çevre sağlığı üzerine etkileri
De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah'tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz (Maide, 100, Diyanet Vakfı Meali).
İslam dininin önemli emirlerinden biri olan, insanların hem ruh hem beden sağlığı için, yedikleri ve içtiklerine dikkat etmeleri çoğu insanlar tarafından bilinmekle birlikte yeterince uygulanmamakta idi. Yaklaşık son 10 yıldır tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insanların ne yediklerine (en azından bunların nasıl üretildiği ve elde edildiği) dikkat etmeye başlamıştır. Bu ümit verici ama henüz yeterli düzeyde değildir. Birkaç bölümden oluşacak bu yazı serimizde insan sağliğini olumsuz etkileyen endüstriyel çiftlikler ve beyaz ve kırmızı etlerdeki problemlerden bahsedeceğiz.Bu yazı dizisinde hiç bir kişi ve kuruluş hedeflenmemiş ama sadece bilinçli vatandaş duyarlılığı ile konunun önemi üzerine bilgi paylaşımı sağlanmaya çalışılmıştır. Konuya ilgi duyan bir vatandaş olarak, bu tür çiftlik ve üretim tarzının insanlar için faydasını bilmekle birlikte, gelecek nesillerin, yaşayan canlıların ve çevre sağlığı ile ilgili tehdit ve tehlikelerini gündeme getirmenin herkese faydası olacağı inancındayım.
Konuyu irdelemeye başlamadan önce “Endüstriyel çiftlik nedir” sorusuna cevap vermemiz gerekmektedir. Öncelikle açıkça söylememiz gerekiyor, her çiftlik, her hayvan besihane, her ahır endüstriyel çiftlik değildir. Endüstriyel çiftlik, genelde insanların kullanımı için, insanların günlük gıda tüketimlerini artırmak amacı ile, mümkün olan en küçük alanları kullanarak, en düşük maliyet ile, en kısa sürede ve en hızlı bir şekilde ve mümkün olan en çok miktarda et (beyaz ve kırmızı), yumurta, süt, ve endüstriyel değeri olan bitki (soya fasulyesi, pamuk. vb),) ve sebze (patates, prinç, vb) ve meyve (çilek, vb) üretiminin yapıldığı yerlerdir. Buralar genelde çok küçük alanlara yüzlerce, binlerce hatta yüzbinlerce hayvanın sıkıştırıldığı çiftçilik uygulamalarıdır. Bu çiftlikler yalnızca halkın sağlığı ile oynamakta, fakat küçük çiftciler, üreticiler ve besicileri de izledikleri ekonomik politikalar sonucu ortadan kaldırma noktasına getirmiştir. Bu yüzden, bu tehlikeyi önceden gören ülkeler, ya endüstriyel çiftliklere izin vermemekte, veya sayılarını kontrol etmekte ve küçük üretici ve besicileri desteklemektedirler. Bizim devletimizinde aşağıda bazılarını sayacağımız ama sayılamıyacak bir sürü nedenden dolayı, bir an önce ülkemizdeki endüstriyel çiftlikleri kontrol altına alması gerektiği gibi küçük çiftlik ve üreticileri destekleyici ve eğitici programları hayata geçirmelidir.
Endüstriyel çiftlik ve çiftçiliğin tarihçesi o kadar eski değildir. 18. yüzyılda zirai üretimde yeni teknikler uygulanmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak zirai üretimdeki artış, sanayi devriminin sonucu şehirlerdeki ani ve aşırı nüfus artışını doyurulmasını sağlamıştır. 19ç yüzyılda nitrogen ve fosforun bitki gelişimi ve üretiminde çok önemli rollerinin olduğunun keşfedilmesi ve bunların sentetik olarak elde edilmesi ile zirai üretimdeki artış ve çeşitlilik artışına sebeb olmuştur. Çiftlik hayvanları içinde tavuk/piliç ilk olarak endüstriyel olarak üretilmeye ve kullanılmaya başlanmıştır. 20. yüzyılın başında vitaminlerin keşfi ve bunların hayvan beslenmesi ve sağlığındaki etkileri anlaşılınca, bu vitaminlerin tavukların dışarı çıkmadan çiftliklerinde kullanılmasını sağlamıştır. Hayvan aşılarının ve antibiyotiklerinin keşfi ve kullanımın artması ile çiftlik hayvanlarının hastalıkları azalmış ve buna paralel olarak et ve hayvan üretimini artırmıştır. 20. yüzyılın ilk yarısına geldiğimizde ilk endüstriyel çiftlikler İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde açılmaya başlamıştır. İlk başta endüstriyel çiftliklerin savunucuları, bu tür üretim anlayışının insanlara daha çok gıda tüketimi imkanı sağladığı, hayvan hastalılarını azalttığı ve daha az yer işgal ettiklerini reklam etmişlerdir. Bugün dünyamızda endüstriyel “fabrika” çiftlikler giderek daha yayılmakta ve sadece et ve et üretimi ile sınırlı kalmayıp, ticari değeri olan (yani büyük şirketlere para kazandırabilecek) her türlü bitki ve sebze ve meyve üretimini de gerceklestirmektedir. Bugün dünya et üretiminin %40 tan fazlası bu tür çiftliklerden elde edilmektedir.
Endüstriyel çiftliklerin ve çiftçiliğin başlıca özellikleri şunlardır:
1- Para herşey demektir. Tüm işletme kendisinin yaşaması ve rakiplerin yok edilmesi anlayışı ile yönetilmektedir. Yani en çok üretim ve en az maliyet anlayışının en vahşi,örneğidir.
2- Hayvanların insanların kapalı kapılar ardında onlara yaptıkları işkenceleri anlatabilecek ne dilleri ne de şansları var.Bazen bu çiftliklerde çok küçük alanlarda yüzbinlerce hayvan birlikte yaşamaya zorlanmaktadır. Bu tür çiftliklerde hayvanların hiç bir hareket şansı ve imkanı olmadan yaşamaya zorlanmaktadır. Ne kadar çok hayvan beslenirse o kadar cok kâr demektir.
3- Bitkisel üretim yapan endüstriyel çiftliklerde üretimin korunması, garanti altına alınması, standartlasması ve korunması için gen manipulasyonları ile elde edilmiş tohumlar kullanılmakta ve sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır. Tek amaç, pazar değeri olan ve para kazandıracak sebze ve meyveye şeklen benziyen ama albenisi daha fazla olan (parlak, düzgün, büyük, böcek vs olmadan) ürün geliştirmek ve en az maliyet ile üretip en çok karla satmak.
4- Bu tür çiftliklerde yine yukarıda bahsettiğimiz özelliklerde yine genetiği değiştirilmiş şekilde hayvan yem üretimine yönelik tek tip tarımsal üretim yapılır.
5- Hayvanların ve bitkilerin hızlı ve aşırı büyümesi ve gelişimi ve meyve vermesi için, bu tür çiftliklerde büyümeyi ve olgunlaşmayı hızlandıracak büyüme ve sex hormonları, genetik oynamalar, büyümeyi ve olgunlaşmayı hızlandıracak veya durduracak değişik kimyasal maddeler ve katkı maddeleri çok ve yoğun şekilde kullanılmaktadır. Hemen hemen tüm bu saydıklarımızın hepsi insan ve çevre sağlığı için tehlikeli olabilecek kimyasal maddelerdir.
6- Bu tür çiftliklerde yapılan tek tip ve/veya genetiği değiştirilmiş bitki üretimi çevreye ve çevredeki bitki dengesine (dolayısı ile hayvan dengesi ve yaşamına, biodiversity) çok büyük ve geri dönüşümü olmayan ve tamiri zor ve zahmetli olan zarar ve yıkımlara yol açmaktadır.
7- Endüstriyel çiftliklerde beslenen aşırı sayıdaki hayvanların, aşırı kalabalık, pislik ve uygunsuz, doğal olmayan koşullardaki yaşamlarından dolayı hastalıklara daha açık oldukları için hayvanları hastalıklardan korumak için aşırı miktarda antibiyotik ve ilaç kullanılır. Bunlarn insan ve çevre üzerindeki etkilerini gelecek yazılarımızda detaylı olarak bahsedeceğiz.
8- Bu tür et ve süt hayvanı ve balık çiftliklerindekullanılan yemler, maliyeti azaltmak ve karı artırmak amacı ile, besleyici değeri düşük, ucuz, yemler tercih edilmektedir. Bunun yanında hayvanın hızlı büyümesi için bu yemlerin içine hayvanın doğal olmayan gıda maddeleri (dışkı, kan gibi insanların tüketmediği dinen yasak olabilecek üretim artıkları) katılmaktadır.
Yukarıda saymaya çalıştığımız nedenlerden dolayı endüstriyel çiftlikler ve buralaradakiüretim tarzları ve üretilen mamuller son derece sıkı şekilde kontrol edilmeli ve gerekirse halk sağlığını ve gelecek nesilleri korumak için bu tür üretim anlayışına devlet son verebilmelidir.
Devam edecek....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.